B1 TESADÜF

494 226 172
                                    


Feyza Aksoy

Doğum Tarihi: 24.01.1975

Ölüm Tarihi:27.06.2005

Dakikalarca gözümü ayırmadan bu yazıya bakıyor ve vücudumun buz kestiğini hissediyordum. Ne zaman bu mezarın başına gelsem böyle hissederdim. Zaman kavramını yitirir saatlerce burada o soğuk mezar taşına bakıp bomboş gözlerle otururdum. Ailemi kaybettiğimde daha beş yaşımdaydım. Onlarla olan anılarımı bir rüya gibi belli belirsiz hatırlıyordum. Ailemi benden koparan kazayı da öyle. Babamın sesi gelirdi kulaklarıma ve direksiyona şiddetle vuruşları. Annemin sessizce ağladığını anımsıyordum ama tek bir şey söylemiyordu. O sırada babam direksiyon hakimiyetini kaybetmiş ve araba defalarca takla atmıştı. Bu kısımlar kaldığım yurttan çok sonra öğrendiğim bilgilerdi. Tek tesellim elimde kalan bir iki tane mutlu aile fotoğraflarımızdı. Kaldığım çocuk esirgeme kurumlarında baş ucumda duran, annemle babamın beni gördüklerine ve desteklediklerine inandığım herkesin mutlu olduğu fotoğraflardı bunlar.

"Bugün on sekiz yaşıma girdim anne." dedim titreyen sesimle.

Yurtla ilişkim artık kesilmişti. Ne yapacağım ya da ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Öğretmenlerimin isteğiyle burs veren bazı özel liselerin sınavlarına girmiştim. Başarılı bir öğrenci olduğumu düşündükleri için bu konu da beni oldukça yüreklendirmişlerdi. Son sınıfta da olsa kaliteli bir liseye nakil olursam güzel bir üniversiteyi kazanacağımı ve burslar sayesinde zorluk çekmeyeceğime inanıyorlardı. Bende kendimin ve öğretmenlerimin çabalarını boşa çıkarmamak için bursluluk sınavında elimden geleni yapmış sonuçları bekliyordum.

"Sonuçlar belli olana kadar Melisin teyzesinde kalacağım anne. Beni merak etme."

Melis yurttan arkadaşımdı ve neredeyse onunla birlikte büyümüştük. Birbirimizin annesi, babası, ablası, her şeyi olmuştuk. Melis benden daha şanslıydı ve başvurduğum okullardan biri olan Descartes Kolejinin geçen yıl yaptığı sınavlara katılıp okula tam burslu girmişti. Okulun kendi yurdu olduğu için de son bir yıldır Melis ile ayrılmıştık. Bu yüzden özellikle Descartes Kolejine olan başvurumun olumlu sonuçlanmasını istiyordum. Benim sonuçlarım açıklanana kadar da Melis teyzesine onda kalmam içim rica etmişti.

Mezardan ayrılıp elimdeki adrese doğru yola çıktım. Ayaklarım sanki geriye doğru gidiyordu. Melis'e sahip çıkmayan teyzesi beni ne kadar idare ederdi bilmiyordum. Bu belirsizlikten fazlaca korkuyordum. Eğer burs başvurularım olumlu sonuçlanmazsa üniversite benim için sadece bir hayal olarak kalırdı ve iş bulup başımın çaresine bakmam gerekirdi. Kafamda bir sürü düşünceyle dalgın dalgın yürürken derin bir of çektim. Her gecenin bir sabahı vardı ama gece hiç bitmeyecek gibiydi. Her şey üst üste geliyordu ve bunları taşıyabilecek cesarette değildim.

Mezarlığın çıkış kapısına doğru yürüdüğüm sırada gözlerim dolmuştu. Bütün vücudumun önce sıcak bastığını sonra buz gibi soğuduğunu fark ettim. Bayılmak üzere gibi hissediyordum. Kendimi kaldırımın yanına atmak istedim. Ama sadece olduğum yerde kilitlenmiştim. Bulanık gözlerimle bir arabanın yaklaştığı görüyordum. Korkunç bir fren korna karışımı ses kulaklarıma gelirken başımdaki ağrıyla birlikte bayıldığımı anlamıştım.

"Hanımefendi iyi misiniz?"

Bu endişe dolu soruyu işitsem de konuşmak istiyor fakat konuşamıyordum.

Tekrar gözlerim aralanırken nerede olduğumu anlayamadım. Yüzüme çarpan kolonya damlacıklarıyla iyice ayıldığımda bir araba da olduğumu fark ettim ve hızlıca arabanın kapısına yöneldim. Kapı kilitli miydi yoksa benim açacak kadar gücüm mü kalmamıştı anlayamadım.

PERESTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin