B2 ATAKAN ABİ!

375 212 100
                                    

İçeri girdiğim sırada Melis de merdivenlerden iniyordu. Bana doğru koşup sıkıca sarıldı.

Valizleri yardımcının çıkaracağını söyledi ve beni konuşmak için kafeteryaya götürdü.

"Nazlı seni o kadar özledim ki.. Sonunda aynı okulda ve aynı yurtta kalacağız" Melisin sesindeki heyecan beni de heyecanlandırıyordu. Hiç bölmeden konuşmasına devam etmesini bekledim.

"Öncelikle bana kızmayacaksın ve beni yargılamayacaksın. Sadece dinle lütfen." Konuşmaya böyle başlaması beni biraz tedirgin etmişti. Bir işler çevirdiğini düşünmeye başlamıştım bile.

"Nazlı ben sana öncelik tanımaları için bazı yetkililerle görüştüm. Yani tam öncelik de denemez aslında."

"Ne yani okula torpille mi alındım?" İtiraz etmeye hazırlanırken Melis eliyle ağzımı kapayıp susmamı söyledi.

"İşimizi şansa bırakamazdım." Ciddi olup olmadığını sorgularcasına ona bakıyordum. Gözünü karartmış gibiydi.

"Bunu kabul etmemi bekleme benden. Beni ne kadar sevdiğini biliyorum ama bu doğru değil. Lütfen her ne yaptıysan konuş ve bunu düzelt." İyi niyetli olduğunu biliyordum ama bu başkasının hakkına girmem demekti.

"Böyle söyleyeceğini tahmin ettiğim için başka bir seçeneği denedim bende. Gelen başvurularda sekizinci sıradaydın. Açılan kontenjan ise sadece beşti. Bizde biraz uğraştık ve müdürü kontenjanı ona çekmesi için ikna ettik. Bu durumda kimsenin de hakkına girmemiş olduk."

"Sen tüm bunların altından nasıl kalktın peki? Yaptığın çocuk oyuncağı bir şey değil." Melis daha sonra konuşmak şartıyla her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatacağına söz vermişti. Tam konuyu değiştirmek üzere karşımda çırpınırken telefonuma gelen mesajla derin bir oh çekti.

"Bak bakalım kimdenmiş?" Melis meraklı gözlerle bana bakarken gelen kutusunu açtım.

"DESCARTES KOLEJİNDEN BİR YENİ MESAJ"

Telefonun ekranını hemen Melis'e çevirdim.

"Bu kadar erken bende beklemiyordum Nazlı." dedi parlayan gözlerle. Mesajı okumak üzere ekrana dokundum.

"Sevgili öğrencimiz;

Girdiğiniz bursluluk sınavında sergilediğiniz üstün başarıyla okulumuza girmeye hak kazandınız. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz."

Titreyen ellerimden telefonu düşürmüştüm. Melis telefonu eline alıp "biliyordum biliyordum" diye bağırarak mesajı tekrar tekrar okudu. Artık İstanbul'un en iyi kolejlerinden birinde öğrenciydim. Odama kadar her şey planlanmıştı. Tabi Melis önceden haberi olduğu için her şeyi ayarlamıştı. Gezmek içinse sabırsızlanıyordum. İçtiğimizin sodaları ödemek için Melis'den yanında duran küçük bavulumu uzatmasını rica ettim. Bozuklukları almak için elimi çantanın gözüne attığımda çantada bir sürü kağıt parçaları hissettim. Biriken market fişler olduğunu düşünerek çantamdan çıkardığımda bunların bir sürü yüzlük ve iki yüzlükten oluşan paralar olduğunu fark ettim.

"Nazlı o kadar parayı neden yanında taşıyorsun?" Melis de benim kadar şaşkındı ama sorun şu ki bu paralar bana ait değildi.

"Bunlar benim değil bir yanlışlık olmalı." dedim düşünceli tavırla.

"Çantalar mı karıştı?" diye sordu Melis ama içindeki her şey bana aitti.

"İnanmıyorum" dedim aklıma gelen ilk ihtimalle. Bunu kesinlikle Atakan yapmıştı. Yemek parasını ödediğim için bavullarımı alırken parayı gizlice içine bırakmış olmalıydı. Ve çok daha fazlasını bırakmıştı..

PERESTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin