Sevgili Fatih,
Sana mektup yazmayalı iki ay geçti, kalemi elime almamak için direndiğim iki ay. Ama sen bana 'yazma' dediğin bir mektup göndermedin. Direndim, sana mektup yazmamak istedim. Çünkü evlenmiş olabilirsin ve eşin ile aranı bozuyordur bu mektuplar. Bilmiyorum, ama sen yazma diye bir mektup göndermediğin için ben de yazmaya devam etmek istiyorum. Senin için uygun mudur bilmiyorum. Her neyse ben kalemim elimden kendi isteğiyle kayıp gider gibi yazacağım. Kalbimden gelen bir armağanı olarak. Sana olan aşkım günden güne büyüyor, sen gittikten sonra artık aşkımın biteceğini düşünüyordum. Yani öyle olmalıydı, ama bitmiyor geçmiyor. Kalbim günden güne eriyor. Seni düşünmediğim bir anımın olmadığına yemin bile edebilirim. Ama sanki bu beni günden güne eritiyor. Artık seni görmeyeli sekiz ay oldu, zaman neden bu kadar hızlı ve acımasız ki. Mahallede çocuklar ile takılmanı izlemeyi o kadar çok özledim ki, onlara gülen gözler ile bakmanı izlemeyi çok ama çok özledim. Gülerken eğdiğin kafanı, ve ellerini birbirlerini kenetleyişini. Bunları hep camımdan gördüm, gerçi hep camdaydım ya. Dışarı çıkarsın diye, hep oradaydım. Arada göz göze bile gelirdik, gerçi bunlar senin hatırlamadığın şeyler ama benim kalbimi yerinden çıkaracak gibi attıran anılar. Daha fazla bir şey yazmayacağım, şimdilik bu kadar.
Sevgilerle, Ela gözlü
29/04/1950
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mektup •bxb•
Ficção Adolescente~Sene 1950, Fatih kendine gelen bu aşk mektubunu bir erkekten geldiğini bilmeden okumaya başladı ve böyle bir aşka hayran kaldı.~