Zhao Yunlan'ın bir haftalık yokluğu onu zor bir duruma düşürmüştü. Hala tam olarak ısınamadığı cinayet büro ahalisi onu şevkle karşılamışlardı fakat amirleri olacak düdük gidişi kadar dönüşünden de memnun olmamıştı. Büronun ortasında ona sağlam bir azar kaymıştı. Zhao Yunlan her zamanki sakinliği ile adamın sözünü bitirmesini beklemiş ve bittikten sonra pişkin bir şekilde gülümseyip çekip çıkmıştı.
Hız kurallarını hiçe sayarak sürdüğü motor nereye doğru gidiyordu bilmiyordu. İçindeki sinir her saniye daha da artarken ezbere bildiği yollarda kafasındaki ilk rotaya ilerliyordu.
Sonunda çıkmaz yola girip motoru durdurduğunda ÖSD'nin önünde olduğunu fark etti. Kendi kendisine güldükten sonra motordan indi ve ellerini cebine sokup içeri daldı. Çalışanlar onu görünce birkaç saniye sessizliğe bürünselerde merdivenlerden inen Shen Wei'nin boğazını temizlemesi üzerine hepsi işlerine geri döndü."Mesai saatleri içerisindesin sanıyordum." dedi Shen Wei onu kendi odasına doğru yönlendirirken.
"Öyleyim, ama değilim de." Shen Wei bir an durup omzunun üzerinden ona baktı sorgularcasına. Yunlan pes edercesine güldü. "Dangalak amir azar kaydı, kafam bozulunca çıktım." Shen Wei onaylamaz bir şekilde başını salladı ve kendi koltuğuna oturmak yerine Yunlan'ın karşısına oturdu. Bu hareket kısa bir an için Yunlan'ın içini titretti çünkü kendisi, bu hareketi Shen Wei'yi kendisine denk görmeye başladığı ilk zamanlar yapmıştı.
"Madem geldin o zaman bilmeye hakkın var." dedi Shen Wei öne doğru eğilirken. Zhao Yunlan, karşısındaki adama bakıp iç geçirmeyi bıraktı ve doğruldu. "Haklıydın, yadigarlar yüksek ihtimalle Yashou'dalar. Sen gardiyan feneri getirdiğinden beri, yani üç gündür, saldırılar arttı. İki tanesini zamanında durdurup saldırganları göz altına aldık ama kendilerini öldürdüler. Diğerleri için ise çok geçti."
"Feneri dediğim şekilde korumaya aldınız mı?" diye sordu yeni açtığı lolipopu ağzında çevirirken. Shen Wei sıkıntı ile başını iki yana salladı.
"Bahsettiğin yazılımı hiçbir elemanım yazamadı. Onlar için bu yazılım ütopik bir seviyede." Zhao Yunlan kendi evrenindeki Ling Jing'in kolaylıkla yazdığı bu yazılımı beceremeyen kişilerin ÖSD'de çalıştığını duyunca bir miktar hayal kırıklığına uğradı fakat aklına gelen fikir ile düşen yüzü aydınlandı.
Geldiğinden beri tüm üyelerini itinayla incelemişti cinayet büronun. Ling Jing hala bir teknoloji dahisiydi, Lao Chu bir Dixing insanı olmasa da mükemmel dövüşüyordu ve zekiydi. Zhu Hong biraz daha sakin bir karakter olmasına rağmen eskisi kadar sivri bir karakterdi ve sinsiydi. Da Qing hala bilgi toplama konusunda bir uzman, Xiao Cheng ise aynıydı. Minik, pozitif bir sevgi yumağı."Ekibimdeki Ling Jing." dedi kararlı bir gülümseyişle. "O bu işi halledebilir." ardından ekledi. "Hatta ÖSD'nin her türlü teknolojik ihtiyacını tek başına karşılayabilir." başını çevirip laboratuvarda telaşla dolaşan üç çalışanı kafasıyla işret etti. "Şu üç salağın yerine tek başına Ling Jing. Hem yerden tasarruf hem de maaştan."
Shen Wei düşüncelere dalmıştı. Zhao Yunlan, yüzündeki ifadeden fikrin kafasına yattığını anlayabiliyordu. Kendi ekibini yavaş yavaş ÖSD'ye dahil etmenin ilk adımını gerçekleştirmek üzereydi. Shen Wei başını olumluca salladı. "Üstlerime danışıp biraz araştırma yapacağım. Eğer uygunsa bu ÖSD için çok iyi bir fırsat." Zhao Yunlan sevinçle sırıttı. Çok sevgili işini geri alması an meselesiydi.
*
"Ben mi?" dedi Ling Jing heyecanla. "ÖSD'ye mi?" sevinçle oturduğu yerde zıpladıktan sonra heyecanla Zhao Yunlan'ın yakasını tuttu. "Nasıl oldu bu?"
"Bilirsin dostum, Shen Wei teknik elemanlarının salaklığından yakınıyordu, ben de senden ve yeteneklerinden bahsettim o kadar." Ling Jing yüzündeki minnettar ifadeyi saklayamıyordu. Neşeyle geriye doğru zıpladı.
"Zhao Yunlan, seni ne kadar sevdiğimi anlatamıyorum." dedi eşyalarını toparlarken. Bürodaki bayram havası ona eskisi gibi hissettiriyordu. Herkes arkadaşları için mutluydu. "Hey." dedi Ling Jing kapıdan çıkmak üzereyken. "Bunu bir kez söyleyeceğim iyi dinle." ardından saygıyla eğildi Yunlan'ın önünde. "Bağlılığımı verdiğim tek şef sensin Zhao Yunlan." ardından el sallayıp onu ÖSD'ye götürecek olan arabaya gitti.
Ling Jing'in ani ve neşeli gidişinin ardından bürodaki herkes içlerindeki boşlukla birlikte işlerine dönmüşlerdi. Yunlan yapması gereken işleri halletmiş, Yashou işini nasıl çözeceğini düşünüyordu. Kafasında oluşan planları tek tek elediği sırada bir anda odasına dalan Zhu Hong yüzünden oturduğu yerde zıpladı.
"Acil!" dedi Zhu Hong nefes nefese. "ÖSD...Shen Wei...saldırı..." diye kekelediğinde Yunlan devamını dinlemedi. Oturduğu yerden fırlayıp motoruna atladı. Normalde kısacık gelen yol ona yıllar gibi gelmişti. İçinde sıkışıp duran duygular dışa gözyaşı olarak vuruyorlardı. İçi titriyordu.
Bir kere kaybettiği sevgilisini bir daha kaybedemezdi. Tamam, tanıdığı kişi sevgilisi değildi, paralel evrendeki yansımasıydı falan ama kalbi deli gibi çırpınıyordu onun için. Derinlerde bir yerde o da aynı kişiydi, biliyordu.Sonunda yol bitip de kendisini dumanlar fışkıran ÖSD'nin önünde bulduğunda hızla çalışanların arasına daldı. "Nerede o?!" diye sorunun cevabını öznenin ta kendisinden almayı umarak.
"İçeride." dedi birisi. Zaman durmuş gibi hissetti. Beyni çalışmayı bıraktı fakat bedeni hızla içeri atıldı. Boğazını yakan dumanların ve bedenini kavuran sıcağın pençelerinden sıyrılıp kendisini laboratuvara attı. Biricik Shen Wei'i orada, yaralı bir şekilde doğrulmaya çalışıyordu. Göz göze geldiklerinde gözlerindeki ışıltıyı gördü Yunlan. Shen Wei'yi altına sıkıştığı kolondan kurtardı ve beline sarıldı. İkisi birlikte doğrulduklarında Zhao Yunlan kolunu kaldırıp üzerlerine düşmek üzere olan beton parçasını ittirdi.
Birbirlerini sürükleyerek kendilerini kapıdan dışarıya attılar. İtfaiye daha yeni gelmişti. Zhao Yunlan öfke kusma eylemini sonraya sakladı ve Shen Wei'yi hazır bekleyen ambulansa oturttu. Kendisi de yanına oturduğunda ambulans görevlileri yaralarını kontrole geldiler. İkisi de hafif yaralar almışlardı."Nasıl?" diye sordu Shen Wei sonunda kendisine gelebildiğinde.
"Ling Jing Zhu Hong'a haber vermiş." dedi derin nefesler alırken. "Nasıl oldu?"
"Yashou. Herşey bir anda oldu. Ortalığı yakıp feneri alıp gitti." Yunlan kırkırdadı.
"Plan işliyor." dedi ve ambulanstan aşağı atladı. "Aksiyona katılacak kadar sağlamsan ekibini topla, kaybedecek vaktimiz yok. Fenere yerleştirdiğimiz cihazı takip ederek onu bulacağız." ardından bu dünyadaki Yunlan'a ait olan cep telefonunu çıkarttı ve bir numara tuşladı. "Zhu Hong, ekibi topla. Gitme vakti."
Shen Wei gerekli emirleri vermişti. Yanan binaya rağmen tüm ekip emirleri yerine getirmek için koşuşturuyorlardı. "Bunun intikamını alacağım." dedi Shen Wei binayı işaret ederek. Yunlan kırkırdadı. Tam o sırada bir cep telefonu melodisi kulağını doldurdu. Gözleri dehşet içerisinde açıldı.
Zhao Yunlan, Shen Wei'nin şaşkın bakışları eşliğinde titreyen elini cebine sokup ısrarla çalan kendi telefonunu çıkarttı ve onayla tuşuna basıp kulağına götürdü."Şef? Şef Zhao? Sen misin?"
Dırırım! Neler oluyor acaba? Acaba telefondaki kim? Acaba Ling Jing paraleller arası hat mı keşfetti? sjnfmafkskd
Haftaya görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One More Time (Weilan BxB)
Fanfiction"Bir kere daha..." dedi Zhao Yunlan yalvarırcasına bir ses ile. Parlak bir alevin yeni yeni kıvılcımlandığı fenere bakarak gülümsedi, gözlerini kapattı. "Bir kere daha seni gülümserken görmek isterdim." Shen Wei'nin güzel yüzü göz kapaklarına yansıd...