Az önce cayır cayır yanmış olan binanın önünde toplanan huzursuz kalabalık Zhao Yunlan'ın artık bir moloz haline gelen kolonun üzerine tek zıplayışta çıkışını seyretti. Yunlan nazik bir şekilde yorgun ve yaralı Shen Wei'ye elini uzattı ve onu yanına çekti. Hem Cinayet Büro hem de ÖSD bir arada, ikilinin biraz sonra yapacakları konuşmayı büyük bir merakla bekliyorlardı. En az ÖSD çalışanları kadar Cinayet Büro çalışanları da neden orada olduklarını merak ediyorlardı.
"Dragon Şehri için, hatta dünya için büyük bir tehdit oluşturan suçlu, 'Efendi Yashou' olarak bilinen kişinin yerini tespit ettik." dedi Shen Wei yanı başındaki Zhao Yunlan'dan güç alarak. Yunlan elini Shen Wei'nin omzuna koydu nazikçe. Bu dokunuş dostçaydı. Güç vermek istiyor gibiydi.
"Bu kişinin ne kadar tehlikeli olduğunu veya emrinde kaç kişi bulunduğunu bilmiyoruz. Bu sebeple oraya temkinli gitmemiz gerekiyor." diye devam etti Zhao Yunlan. Shen Wei'ye baktığında konuşacak kadar güçlü olmadığını gördü. Cesaret veren bir gülümseme takındı ve kalabalığa geri döndü. "Sizler, ÖSD çalışanları, bu departman için özel olarak seçilmiş kalifiye kişilersiniz. Önümüzdeki görev çok tehlikeli ve karanlık. Her türlü tehlikeye karşı ekibime bilgi vermenizi rica ediyorum. Ve siz, cinayet büro ahalisi, burada yardım etmek için varız. Elinizden geleni esirgemeyin."
"Hep birlikte güçlüyüz." dedi Shen Wei ciddi bir ifade ile. "Bu belirsiz savaşa omuz omuza gideceğiz." kalabalıktan onaylar mırıltılar yükseldi. Az önceki huzursuz kalabalığın gözleri parıldıyordu şimdi.
Zhao Yunlan önden aşağı indi ve Shen Wei'ye inmesi için yardımcı oldu. Hazırlıklar için koşuşturan kalabalığın arasından sıyrıldı ve teknik ekiple birlikte duran Ling Jing'i buldu."Vericinin yerini tespit edebildiniz mi?" diye sordu ciddi bir ifadeyle. Ling Jing elindeki telefonu gösterip başını onaylar bir şekilde salladı.
"Güzel, Ling Jing sen bizimle geliyorsun. Önü biz çekeceğiz, diğerleri peşimizden gelecek."
"Konvoy halinde gidersek çok dikkat çekeriz." dedi ÖSD çalışanlarından bir tanesi. Yunlan tam cevap verecekken Shen Wei araya girdi.
"Geleceğimizi tahmin ediyorlardır. Şu durumda ne kadar dikkat çekersek o kadar paniğe kapılırlar." Shen Wei kelimenin tam manasıyla lafı ağzından almıştı. Yunlan şaşkınca gülümsedi.
"Pekala herkes arabalara! Gidiyoruz. Önü biz çekeceğiz. Ne olursa olsun konvoydan ayrılmayın!" diye bağırdı Zhao Yunlan Shen Wei'yi Ling Jing'in sürücü koltuğuna geçtiği arabanın arka koltuğuna yönlendirirken. Arabaya bindikten sonra hareket etmek için herkesin hazır olmasını beklediler.
"Yolumuz biraz uzun." dedi Ling Jing sıkıntıyla. Zhao Yunlan arkadan doğru omzuna dostça vurdu.
"Endişelenme." dedi ve yanında oturan Shen Wei'ye döndü. Yangın yüzünden ise bulanmış olmasına ve ufak tefek yaralarına rağmen naif güzelliği hala ışıldıyordu. İtiraz etmesine fırsat vermeden Shen Wei'yi tuttu ve kendisine çekip kolunun altına aldı. "Dinlen biraz. Neyle karşılaşacağımız belirsiz." Shen Wei şaşırtıcı bir şekilde itiraz etmedi. Edemeyecek kadar yorgundu ve Yunlan'ın kolları hayal edemeyeceği kadar huzur doluydu. Bir yandan bu hissin neden nostaljik geldiğini düşünüyor, diğer yandan birazdan içine düşecekleri tehlikeyi kafasında kuruyordu. Sonunda daha fazla dayanamadı ve uykuya daldı.
Shen Wei, uyuduğu rüyasız uykudan öfkeli bir fısıltıyla uyandı. Zhao Yunlan telefonda konuşuyordu. Gözlerini açmadı ve dinledi.
"...evet. Hayır, beş dakikalık yürüme mesafesinde gizlendik. Çabuk olun." genç adam sıkıntıyla telefonu kapattı.
"Neler oluyor?" diye sordu Shen Wei doğrulurken. Yunlan iç geçirdi.
"Konvoy dağıldı ama yakınlar. Beş dakikaya burada olurlar." ardından sinirle saçlarını dağıttı. "Beş dakika boyunca burada kös kös beklersek bizi fark ederler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One More Time (Weilan BxB)
Fanfic"Bir kere daha..." dedi Zhao Yunlan yalvarırcasına bir ses ile. Parlak bir alevin yeni yeni kıvılcımlandığı fenere bakarak gülümsedi, gözlerini kapattı. "Bir kere daha seni gülümserken görmek isterdim." Shen Wei'nin güzel yüzü göz kapaklarına yansıd...