18 Noona

182 20 6
                                    


"Hadi Derin. Yapsana." Elini boğazına götürmüş derin nefes alıyordu. Sabahtan beri bir şey yememiş boş midesi yüzünden midesi bulanıyordu. Daha doğrusu kusamıyordu.

"Kusamıyorum Su. Ama midem bulanıyor."

"Bir şey yemedin de ondan. Ye daha sonra kus. Rahatlarsın." Başını olumsuz anlamda salladı ve eğildiği lavabodan kalktı. Aynada bana baktı.

"Ben hayvan yemek istemiyorum. Kan iğrenç tadıyor." Morarmış gözlerine baktım.

"Hayvan yemene gerek yok. Yemek ye."

"Canım bir şey istemiyor."

"Artık çıkmayacak mısınız?" Hoseok ve Jin kapının önünde bizi bekliyordu.

"Çıkıyoruz birazdan." dedim.

"Derin sen cidden Hoseok ile böyle bir şey yapmadığından emin misin?" Elimi belime koymuş vereceği tepkiyi merak ediyordum. Sinirle bana döndü.

"Her kusan hamile değil Su. Belki de dün et yüzünden oldu. Ya da rahatsızlığım vardır."

"Tamam haklısın. Gerçi yapsan da benim içn önemli değil. Sadece vampirsin ve vampirler için nasıl karşılanır bilmiyorum. Acı çekersin."

"Yeter Su! Hamile değilim!" Banyodan hışımla çıktı. Hoseok bana sinirle bakıp peşinden çıkarken Jin gülümseme ile bana bakıyordu.

"Düşün ki sen Derin'sin. Bende sen. Dün bizde böyleydik. Ben sana hamile olabileceğini söylemiştim ve sen bana kızmıştın." Elimi saçımdan çekirdim ve yere dönen bakışlarımı ona çevirdim.

"Kalbini kırdıysam özür dilerim Jin. Ama hamile olmak hele ki evli olmadan, ailemden habersiz hamile olmak beni kötü hissettiriyor. Anlıyor musun?" Yanından sıyrılıp yatağıma oturdum. Jin'de yanıma oturdu ve bana sıcacık bir gülümseme bahşetti. Kendime engel olmadan bende ona gülümsedim.

"Hah. Birazcık gül Su. Seni üzgün görünce benim içimde deprem oluyor. Kalbim bir ev gibi enkaza dönüyor ve tek başıma o enkazın üstünde duramıyorum.
Ve sen gülünce kalbim bir güneş görmüş buz gibi eriyor.  Ama sen yanımdan gidince o Su, buhar oluyor ve yine ıslanıp gözümden akıyor."

"Peki gözünden akan su ne zaman buz oluyor?" (Açın fen defterleri!)
Kollarını bana sardı ve kafamı göğsüne koydu. Kokusunu almak beni başka bir diyardaymış gibi hissettirirken dinlemeye devam ettim. Ne güzel konuşuyordu böyle.

"Sen benden uzak durmaya başladığında o su kutuptaymış gibi buz tutuyor.

Gülümsediğini hissedince yüzümde anlamadığım bir sırıtma olmuştu.
Derin nefes alıp devam etti.

"Ben evimde bekleyen bir gülüm."

"Neyi bekleyen?" Gözlerimi kapattım ve devamını dinledim.

"Yaşamak için en tatlı Su'yu bekleyen bir gülüm."

#########

Barbara'nın zoruyla geldiğimiz hastanede herkes oturuyordu. Derin ise bir doktorun yanındaydı. İçime öyle bir korku dolmuştu ki. Hamile olduğunu hissediyordum. Bu karmaşada zaten birde o küçük vampirle mi uğraşacaktık? Bir demiyorum ama Jacob'ın ne yapacağı belli olmazdı. Yeni doğan bir bebeğin kokusunu alacaktır elbet. Ve bizim peşimizi bırakmayıp savaş başlatacaktı kesin. Hiç kimse henüz alıştırma yapmadı. Hatta Hose ve Derin daha güçlerine kavuşmadı.

Aish! Sinirden ağlamak istiyorum! Ne boka Kore'ye geldik ki? Ne güzel Türkiye vardı. Brownilerin olduğu bir Türkiye.

Herkesin ayaklandığını görünce bende gelen doktora doğru ilerledim.

Vampir ◆KSJ◆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin