5 "Su Ateş"

328 42 2
                                    


Geldiğimiz yer ürkütücü gözüküyordu ki Derin koluma kualalar gibi yapışmıştı. Bende korkmuyor değilim. İçimde dünden kalan nefret ve şimdi ki korku birleşince yine cam ve bitmiş bir parfüm olmasını istedim. Hiç değilse rahatlardım.

Kolum iyice sıkılınca geri çektim kolumu. Dik dik bakmaya başladım.

"Yaah! Niye tutmama izin vermiyorsun?"

"Niye kolumu tutuyorsun?"

"Çünkü korkuyorum."

"E bende korkuyorum. Senin kolunu tutuyor muyum?"

"Tut. Bana ne!" Kollarını birleştirdi trip atarak.

"Şu kolunu versene?" Diyip şirince gülümsedi. Gülerek kolumu ona uzattım. Yine koluma kualalar gibi yapıştı.

Biraz daha bekleyince sinirlenmiştim.

"Gel gidiyoruz Derin. Bu lanet şeyin bizi buradan almayacağını bilmeliydim." Tuttuğu kolumda ki elini tutup bavulumu sürüklemeye başladım. Oda bavulunu sürüklerken hızlıca ilerliyordum. Köprüden inip bir kaç adım attık. O İpli köprülerden değildi. Taş, yarısı yuvarlak köprülerden biriydi.

"Ya yavaş Su. Ben vampir değilim." Etrafa sinirlice bakarken köprüye sırtında ki çantalarla çıkan iki işe yaramazı gördüm. Derin nefes alıp durdum.

Bir rahat nefes alamadım! Onlarda kurtulmak isterken dibimde bittiler. Oldu mu?!

Tek omuzlarında olan kamp çantaları görünce ne olduğunu anlamıştım zaten. Derin'de benim gibi onlara bakarken bizi görüp hızlıca yanımıza geldiler. Jin etrafa bakarken umursamaz şekilde, Hoseok söze başladı.

"Biz de sizi arıyorduk. Tanrı bizi buluşturdu."

"Şimdi de Tanrı bizi ayıracak. Şimdi gidin." Dedim sinirle. Hoseok ise dudaklarını öne almış bana bakıyordu. Duyduğum ses ile sinirlerim gerilmeye başladı.

"Biz senin emrettiklerin ile hiç bir şey yapmıyoruz." Hâlâ Hoseok'a bakarken sustum.

"O zaman emretmiyorum. Lütfen gidin" Gözlerine baka baka söylemiştim.

"Şunu kısaca söyleyeyim. Senin dediğin hiç bir şeyi yapmıyoruz. Sadece yanınıza geldik."

"O zaman şimdi de eve gittiğimiz için yanımızda gelin. Çünkü siz tatil yapmaya geldiniz değil mi?" Jin'e bakarken konuşması ile Hoseok'a baktım.

"Hyung bunu bilerek söylemedi Su. O an O vampir kız yüzünden sinirlenmişti senden çıkardı. Şu an sinirlenmenin bir anlamı yok. O yüzden sakinleş."

"O an o sinirliydi şimdi de ben sinirliyim ve onun benden çıkarması gibi bende ondan çıkarıyorum Hoseok! Benden her sinirlendiğinde sinirini benden çıkaramaz." Diyip yanlarından geçtim.

"O an sinirliydim diye senden çıkardım. Ne diye bunu büyütüyorsun ki?" Arkamı tekrar onlara döndüm.

"Bende şimdi sinirliyim Jin. Neden bu kadar büyütüyorsun ki?"

"Doğru. Senin gibi çaylakları nasıl büyütebilirim ki?" Diyince kahkahasını duydum. Bana çaylak diyemezdi.

Gözüm seğirmeye başlayınca Derin'in sesini duydum.

"Bence öyle söylemeseydin."

"Çaylağı sana gösteririm ben!" Arkasında olan ağaca yaslayıp boğazını sıktım. Evet evet. Boğazını!

Bütün hırsımı ondan çıkarmak istiyordum çünkü o beni çok sinirlendirmişti!

Çaylak demişti!

Vampir ◆KSJ◆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin