Vampir ◆KSJ◆

12 Tıkaç

Ve bugünüm

"Koğuş kalk! Kalk kalk kalk kalk!" Diye bağırarak odaya giren Barbara ile başladı. Herkesi masaya birden götürünce sövmeye başladık.

Daha sonra vampir olmayanlari kaldırıldığını fark edince Barbara yataklarına gidebileceklerini söyledi. Masada Jin, ben Barbara ve Taehyung vardı ama Taehyung uyuyakaldığı için masada, Barbara onu rahatlıkla odasına götürdü.

Jin ile masada otururken Barbara geldi ve bugün ilk önce beni masayı toplamamı istedi. Yarın da Derin yapacakmış.
Jim ve Barbara mutfaktan çıkınca masayı toplamaya başladım. Merdivenlerden çıkıp odaya girince Jin'in benim yatağımda uyuduğunu gördüm.

Jin'i burda pataklayasım vardı. Benim yatağım! Benim kurallarım!

Tam kulağından çekip çıkaracakken zaten yeterince canını yaktığım aklıma geldi. Ve Hoseok'un dedikleri. Aman neyse. Beni yatağıma gelen oydu ve kendisi Derin ile sevgili. Sanırım.

Gidip kapıyı çalmadan odanın kapısını açtım ve onların da birlikte uyuduğunu gördüm. Tatlı derdimde birbirine yapışık patates gibi duruyorlardı.

Tekrar odama girip yatağa zor bir şekilde girdim ve en uç köşeye gidecekken belimden tutuldum. Belim yanarken Jin kendine çekti beni.

"Gitmeni istemiyorum." Uykusunda konuşuyor olmalıydı.

"Uykumda konuşmuyorum. Sadece uyumak istiyorum ve oda çok uzak." Oysa yan odaydı. Garipsemiyorum. Çünkü ben de öyleyim.

"Biliyorsun. Uyanınca ağzından getiricem."

"Sende önce uyanıp saklanırsam... tabi neden olmasın?" Görmesemde gülümsediğini hissediyorum. Beni iyice çekerken karşı gelmedim. Burnunu saçıma gömüp kokluyordu ama karşı gelemiyorum ya. Güzel hissettiriyordu.

#########

"İkindi oldu ya! Hatta saat 6 oldu. Eğer daha fazla uyuyacaksanız gitmiyoruz ve sabaha kadar uyuyamazsınız. Sonra her gününüz böyle geçer! Kalkın artık."

Her zaman Barbara'nın bağırması ile mi kalkmak zorundaydık?

Yataktan kalkacakken belimde ki eli hissettim. Tekrar onu uyandırmak için gıdıklamayı düşünsemde en son bunu yaptığımda olanlar yüzünden vazgeçtim. (Jin'in vampir olduğu an var ya hani uyanmıyordu falan.)

Elini nazikçe çekerken birden havalanıp yatağa sırtımın değmesine şaşırdım. Ben mi yavaşım onlar mı hızlı ya?

"Noldu?" Diye sordum. Ardından

"Noldu?" Diye oda bana sordu.

"Sen beni altına aldın. Ben hem sana bunu sordum."

"Ne diyosun ya?" Diyip dudaklarıma bakmaya başladı.

"Anlamıyor musun?" Gülerek kulağında ki tıkaçları çıkardı.

"Ah öyle rahatlar ki çıkarmayı unutmuşum."

"Bana da vermelisin dostum! Burda Barbara'nın sesi ile uyanmak istemiyorum."

"Veririm vermesine de zaten Hoseok'un beni uyandırmasına önlem olarak almıştım. Ama kısmet burayamış. Saat kaç?"

"Altı dedi Barbara. Hadi kalkta hazırlanalım."

"Bence sen kallacaksın çünkü burası benim odam." He bok.

"He bok."

"Ne anlamadım?" Türkçe söylemiştim iyiki de. Bunların yanında küfür etmek daha kolay olurdu.