Sabah Figen Abla'nın sesiyle uyandım. Gözlerimi yavaşça açıp telefonumu saate bakmak için elime aldım.
6.30
Normalde bu saatte uyanmam ama bugün babama gideceğim için hazırlamam gerekiyor. Hem birazdan gelir.
Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Bütün kitaplarımı bavula doldurdum. Çünkü her an lazım oluyorlar. Kulaklığımı ve şarj aletimi de okul çantama attım. Okul formamı giyip saçlarımı örmesi için annemin yanına gittim. Açık kumral saçlarımı büyük bir dikkatle örüp "çok güzel oldun canım." dedi.
"Ee kimin kızıyım." dedim gülerek. Bana sıkıca sarılıp "beni mutlaka ara. Ben arayınca da aç. Tamam mı güzelim." dedi. Kafamı olumlu anlamada sallayıp kahvaltı için aşağı indim. Hep birlikte kahvaltımızı yaptıktan sonra babam beni almak için geldi.
Kapıyı koşarak açtım ve kocaman gülümsedim.
"Hoş geldin baba."
"Hoş bulduk canım içi." dedi ve alnımdan öpüp "çantan nerede?" dedi. Annem içinde çokça kitap olan çantayı babama uzattı.
Babam şakayla karışık "taş mı doldurdun bunun içine?" dedi.
"Sadece kitaplarım var."
Çantayı yere bırakıp "sana benim ev için test kitabı falanda alalım o zaman olmuyor böyle." dedi. Gözlerimi devirip "abartma baba! Burada yeterince var. Hem bütün derslerden sadece bir tane koydum." dedim.
"Hadi Defne okula geç kalacaksın." dedi annem. Kafamı olumlu anlamada sallayıp anneme ve Figen Abla'ya sarıldım. O arada babam çoktan çantamı alıp arabaya geçti.
"Dikkat et." dedi her ikisi de. El sallayarak arabanın ön koltuğuna binip emniyet kemerini taktım. Babam annem gibi değil. Çok takmaz böyle şeyleri.
"Direkt okula mı?"
"Evet."
"Tamam o zaman çıkışta seni ben alırım."
"Gerek yok. Hem Halil Amca'yla konuşmam gerek."
"Ne konuşacaksın?"
"Yarın beni senden almasını söyleyeceğim."
Kafasını olumlu anlamda sallayıp gaza bastı. Yolculuk boyunca görüşmeyeli neler yaptığımızı anlattık. O da bende öyle çok abartılacak maceralar yaşamamışız. Her zamanki sıkıcı hayatımız işte.
Okula geldiğimizde beni öptü ve "iyi dersler." dedi. Gülümseyerek "sana da iyi günler." dedim ve indim. Hızlıca bahçeyi taradım ama bizimkileri bulamadım. Sınıfa çıktım. Kızlar ve Batu sınıftaydı.
"Günaydın!"
""Günaydın." dediler hep bir ağızdan. Batu sıkıntıyla nefes verip "Emre, Aras, Pamir, Tuna, Selim hepsi basketbol sahasındalar ve ben burada sıkıntıdan ölüyorum. Çünkü bunlar beni aralarına almıyorlar Defne!" dedi. Küçük bir çocuk gibiydi Batu.
"Ne alakası var Batu? Biz seni aramıza alıyoruz ama sen muhabbete katılmıyorsun!" dedi Ezgi itiraz edip.
Derin bir nefes alıp "hayır ben varım diye kendi aranızda konuştuğunuz konuları konuşmuyorsunuz!" dedi. Kaşlarımı çatıp "peki siz, bizimle kendi aranızda konuştuğunuz her konuyu konuşuyor musunuz Batu?" dedim ve sırama oturup cevap vermesini bekledim.
"Hayır ama..."
"Aması falan yok Batu." dedi Ezgi ve gülümseyerek.
"Hadi sen git bize kahve alda gel hem sıkıntın geçer biraz." dedi Nehir Batu'yu uzaklaştırmak için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakip Okullar
Teen FictionÖğrencileri ve hocaları büyük bir rekabet içinde olan iki okul. İki okulunda birbirlerini görmeye kesinlikle tahamülü yok.Birbirleriyle ölesiye rakip olan iki okul basketbol maçında karşı karşıya gelirse neler olur?