1. Bölüm: Güven Koleji.

391 27 10
                                    

Başladığınız tarihi buraya yazın. 🤗😍

Derin bir nefes alıp yataktan kalktım. Odamdaki banyoda elimi yüzümü yıkadım ve okul formamı giydim. Klasik bir formaydı. Pek sevmezdim giymeyi ama okulun ve annemin bazı katı kuralları var. Bu da onlardan biri. Sıkıntıyla benim için hazırlanan kahvaltıya indim.

Figen Abla tatlı gülümsemesiyle "günaydın Defne." dedi. Gülümseyip "günaydın Figen Abla. Annem çıktı mı?" dedim.

"Evet. Bugün önemli bir toplantısı var."

Kafamı 'anladım' anlamında sallayıp bardağıma doldurulan taze sıkılmış portakal suyundan bir yudum aldım ve servis gelene kadar oyalana oyalana kahvaltı yaptım.

Figen Abla'yı öpüp servise bindim. Figen Abla uzun bir zamandır bizimle. Beni en az annem kadar sever. Bende onu çok severim. Bütün zor zamanlarımızda yanımızda oldu. Asla yarı yolda bırakmadı. Her zaman bizi motive etti. Ailemizden biri gibi. İyi ki bizimle...

Servis Pamir'i almak için durdu. Saniyeler içerisinde Pamir servise bindi ve o muhteşem gülümsemesiyle "herkese günaydın." diye bağırdı ve yanıma oturdu.

Bal rengi gözlerine bakıp "bazen o kadar neşeli oluyorsun ki senin yanında sönük kalıyorum." dedim.

"Bazen o kadar güzel oluyorsun ki senin yanında sönük kalıyorum."

Hafifçe gülümseyip omzuna yattım. Pamir 1.86 boylarında, hafif yapılı bir çocuk. Pembe dudakları ve ona çok yakışan güzel bir burun var. Birde bal rengi gözleri... Okulun basket takımında ama resimde de yetenekli ama bir ben değil. Birde gitar çalıyor ama sesi... Tam anlamıyla berbat ama bir türlü kabul etmiyor.

Servisin durmasıyla başımı kaldırdım ve camdan baktım. Okula gelmişiz. Hızlı bir şekilde indik.

"Bugün maç var gelecek misin?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım. Suratını astı.

"Söz vermiştin."

Gülümseyip elimi kumral uzun saçlarının arasına attım ve " senin için deneyeceğim Pamir." dedim.

Bizimkileri bulup yanlarına gittik. Okul bahçesinin en köşesindeki çardağa oturmuşlar.

"Günaydın!" dedi büyük bir neşeyle Pamir. Arkadaş grubumuzda hep bir ağızdan bize "günaydın." dedi. çantalarımızı bizimkilerin çantasının üzerine atıp oturduk. Havadan sudan konuşurken Ezgi acı içinde kıvrandığını yeni fark ettiğimiz Nehir'e "canım sen iyi misin?" diye sordu. Ellerini karnına koyup "karnım çok ağrıyor galiba regl olacağım." dedi.

Batuhan yüzünü buruşturup "iğrenç!" dedi.

"Bunun neresi iğrenç Batu! Gayet normal bir şey!" dedim sert bir şekilde.

"Senin gibi bir çocukla niçin çıktığımı hâlâ anlayamıyorum Batu!" dedi Ezgi sert tınısıyla.

"Özür dilerim. Ben öyle demek istemedim." dedi Batu mahcup bir sesle. Ezgi hiç oralı olmayarak "seni lavaboya götüreyim mi canım?" dedi Nehir'e. Nehir kafasını olumlu anlamda sallayıp ayağa kalktı. Hızlı bir şekilde çantamdan çıkardığım ağrı kesiciyi Nehir'e uzattım. Teşekkür ederek aldı ve Ezgi'nin koluna girip yavaşça uzaklaştı.

"Bu maçta karşı tarafın canına okuyacağız!" dedi Pamir Emre'ye. Yüzündeki büyük gülümsemeyle "aynen öyle kardeşim." dedi Emre.

Emre Pamir'den 2 cm uzun, zayıf bir çocuk. Koyu kahverengi gözleri ve simsiyah saçlarıyla oldukça yakışıklı bir çocuk. Ama fazla gevşek. Daha doğrusu benim için öyle ama yine de çok iyi bir çocuk. Hele arkadaşlığı mükemmel ötesi. Batu sarışın ve ela gözlü bir çocuk. Hafif tombul. Aynı zamanda çok patavatsız! Ve acayip kötü şakaları olan bir arkadaşımız. Ve tam bir bela paratoneri ve sanırım onunla tek ve en önemli ortak noktamız bu. Onunla yan yana gelince başımız kesinlikle belâdan kurtulmuyor. Ezgi ve Nehir karakter olarak nerdeyse aynılar ama fiziksel olarak farklı. Ezgi zayıf ve kısa. Yani minyon tipli olan o tatlı ve içten kızlardan. Esmer, simsiyah ve küt saçları var. Nehir uzun boylu ve zayıf. Kumral saçları ve yeşil gözleriyle ben dâhil herkesi büyüleyen bir kızdı. Ama hayatında hiçbir erkek yer almıyor. 'Bana siz yetersiniz.' deyip duruyor. Ezgi ve Nehir karakter olarak iyi ve vicdanlı insanlar. Ve en önemlisi mantıklılar. Bu yüzden bir şeye karar vermeden önce mutlaka onlara danışırım.

Rakip OkullarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin