KISMET
Ben Esra. 18 yaşındayım. Lise 4. Sınıf öğrencisiyim. Doğruyu söylemek gerekirse derslerde çok başarılı değilim. Ben daha çok gezmeyi, tozmayı, eğlenmeyi seviyorum. Bu benim suçum değil. Sadece ders çalışmakla geçen sıkıcı bir yaşam istemedim hiçbir zaman. Okulda popüler biriyim. Bunda birazcık açık giyinmemin de etkisi olabilir :)
İkinci dönemin son haftalarıydı. Müdür sıcaklardan dolayı okul kılık kıyafet kurallarını biraz esnetebileceğini söyledi. Ben bu fırsatı kaçırır mıyım? Ertesi gün erkenden uyandım. Makyajımı yaptım. Bulabildiğim en şık eteği giydim. Gömlek yerine okul kurallarına uygun beyaz bir tişört giydim. Artık hazırım.
Yolda yaşlı teyzeler bana kötü kötü bakıyor. Olsun. Bu benim hayatım kimse karışamaz. Okula vardığımda herkesin gözü benim üzerimdeydi. Gerçekten herkesin... Müdür yardımcısı denen o gaddar karının da...
''Kızım buraya gel! '' diye bağırdı okul bahçesinde bunak kadın.
''Efendim hocam''
''Mankenlik ajansı yan binadaydı yanlış geldin her halde!''
''Hocam ne alakası var yaa'' (Kıskanç karııı)
''Bak bakalım etrafına senin gibi giyinen bir öğrenci var mı Esra?''
''Hocam müdür serbest bıraktı ya.''
''Müdür beyaz tişört giyebilirsiniz dedi bir karış etek değil. Ayrıca bu makyaj ne?!''
''Bilmiyordum hocam bir dahakine böyle gelmem.''
''Gelirsen disipline gidersin. Şimdi sınıfına hadi bakayım.''
Bu kadından nefret ediyorum. Neyse bu kadın için günümü mahvedemem. Sınıfa girdim. Sırama oturdum.
''Günaydın Rümeysa.''
''Günaydın''
Rümeysa benim en yakın arkadaşım. Çocukluktan beri beraber büyüdük. O biraz dindar bir insan. Asla erkeklerle konuşmaz. Asla makyaj yapmaz. Kıyafetleri genellikle boldur. Biz bu farklılıkları pek sorun etmeyiz ama bugün Rümeysa'da bir farklılık var sanki.
''Bu ne hal?''
''Ne?''
''Bu kıyafetler? Bu makyaj?''
''Yakışmamış mı?''
''Esra biraz daha iffetli olman gerekmez mi çok açık giyiniyorsun. Senin için üzülüyorum. Herkes sana yiyecekmiş gibi bakıyor.''
''Üzülüyor musun? Asıl ben sana üzülüyorum. İstediğini giyemiyorsun.''
''Hayır. Aksine, sen hep diğer insanların ne diyeceğiyle ilgilendiğin için istediğini giyemiyorsun.''
Artık sinirimi bozmaya başlamıştı.
''Uzatma istersen''
''Uzatmazsam ne olur? Bu giyimin yanlış.''
''İstersen din hocasına soralım he?''
''Olur tabii ki. Din hocası böyle giyinmemen gerektiğini söyler.''
''Baksana ne diyeceğim. Eğer hoca giymemem gerektiğini söylerse ben bir gün boyunca senin istediğin gibi yaşayacağım. Daha bol giyip, makyajımı sileceğim. Eğer hoca karışmazsa sen bir gün boyunca benim gibi yaşayacaksın. Kabul mu?''
Rümeysa kendinden çok emindi.
''Hahah din hocası tabii ki izin vermeyecek. Kabul!''
''Göreceğiz canım.''
Din hocasının yanına gittik. Rümeysa atıldı hemen.
''Hocam şunun giydiği kıyafetlere, yaptığı makyaja bakar mısınız ya? Sizce de bu çok uygunsuz değil mi?''
Din hocamız hiç tereddüt etmeden cevap verdi.
''İnsanların tercihlerini yargılamak bize düşmez Rümeysa. O Allah'la kul arasındaki bir meseledir.''
''Hahaha gördün mü Rümeysa! Bir gün boyunca benimsin artık.''
''Hayır hocam yaa ufffff..''
Rümeysa baya hayal kırıklığına uğradı. Ama onun için çok güzel planlarım var.
''Seni bugün bara götüreceğim.''
''Bar mı? O ne?''
''Hahahah gidince görürsün canım.''
''İyi madem.''
Sürekli gittiğim bu bara Rümeysa ile gideceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Caddedeki girişten bar koridoruna girdik. Biraz karanlıktı. Hafiften müzik sesi geliyordu. Rümeysa'nın endişesi yüzünden belliydi. Mekana ulaşınca Rümeysa çılgına döndü.
''Kız pavyona mı getirdin benii!?''
''Hahahhah yok bura bar bar. Gel benle''
Herkes dans ediyordu. Ortam yıkılıyordu. Dans eden insanların arasından geçerek bir boş masa bulduk. Rümeysa çok gergindi.
''Beni nasıl böyle bir yere getirirsin?''
''Korkma, eğlencene bak.''
Ne eğlence ama Rümeysa sadece masaya bakıyordu. Onu sakinleştirmeye çalışırken bir arkadaşım geldi ve beni dansa davet etti. Mecbur kabul ettim. Dans ederken bir yandan da Rümeysa'ya bakıyordum. Yerinden bile kımıldamıyordu. Dans bitince yorgun bir şekilde masaya geri döndüm.
''Sana iddia kaybettiğim güne lanet olsun.''
''Hahah rahatla biraz. İçki ister misin?''
Cevap bile vermedi.
Onunla ilgilenirken arkada tek başına oturan bir çocuğa gözüm ilişti. Sürekli bu tarafa bakıyordu. Oldukça da yakışıklı görünüyordu. Ancak bana mı yoksa yan masadaki kızlara mı bakıyordu anlayamadım. Anlamak için biraz daha yaklaşmam gerekiyordu. Rümeysa'ya tuvalete gideceğim dedim ve masadan kalktım çocuğa doğru yaklaştım.
Evet, evet bizim masaya bakıyordu. Tabii ben yaklaşınca hemen önüne döndü. Tuvalete gittim makyajımı düzelttim. Dönünce direkt oğlanın masasına oturup konuşacaktım. Hazırlandım ve çıktım özgüven tavan. Yine bir yağız delikanlının gönlünü çeldim diye düşünüyordum ancak çıktığımda çocuk masada değildi.
Şöyle bir etrafıma baktım bir de ne göreyim. Bizim oğlan Rümeysa'nın masasına oturmuş konuşuyor! Gayet de eğleniyor gibiydiler hem de. Sen bizim sümüklü Rümeysa'ya bak! Oğlanı kaptı. Hatta birkaç gün sonra da sevgili oldular bizimkiler.
Şu an gayet güzel bir ilişkileri var. İkisi de çok mutlu. Ve her gün bana dua ediyor. Utanmasa bara götürdüğüm için dua edecek hahahah. Tabii ki bir daha oraya adımını atmadı ama bu hayatının aşkını barda bulduğu gerçeğini değiştirmiyor. Kısmetin nereden geleceği belli oluyor işte.
Allah ayırmasın ne diyeyim! Yere bakan yürek yakan seni!
-SON-
Tek isteğim, hikayeyi beğendiyseniz lütfen arkadaşlarınıza da okutun :)
![](https://img.wattpad.com/cover/194170859-288-k412893.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİKÂYELER KİTABI
Literatura FemininaEtkileyici gençlik öyküleri arşivi. HER HAFTA YENİ BİR HİKÂYE.