Işınlanma testleri oldukça iyi gitmişti, tek bir hamlede yüz metre ilerlemeyi başarmıştık. Mide bulantısız, ağrısız ve baş dönmesi olmadan. Işınlanma bende daima etki yapardı, ancak sanki bu şey sonlanmıştı. Nasa'nın bana yardım etmesine gerek yoktu, çünkü kendi yolumu bulacaktım.
Vücudumda dolaşan her ne enerjisiyse beni tamamen koruyordu, bunu hissedebiliyordum. Bay Kensley bu enerjinin ismini biliyordu, bildiğine emindim ancak benden kaçmakla yetinmişti. Testlerin tek amacı tepkimi ya da gücümü öğrenmek değildi, aynı zamanda enerjiyi tespit etmekti. Bu enerji bir şekilde duyularımı güçlendirmişti. İki metre gerimde ilerleyen bir adamın nefesini ensemde hissedebilecek bir şekilde her şeyi öncekinden daha iyi algılıyordum. Bazen beynimin içinden geçen düşünceler karışıyordu, düşüncelerimin içinde başka düşünceleri duyuyordum. Etrafımdaki insanların enerjilerini hissediyordum ve belki saçmaydı ama her şeyi hissedebilmek iyi hissettirmiyordu. Eski halime dönmeyi dilerdim, bu şeyden kurtulabilmeyi. Ancak bu mümkün olsaydı bile yaşamayacağımı biliyordum. Sekiz gün boyunca kısmen komada kalmış sayılırdım ve vücudumu ele geçiren enerji sayesinde hayattaydım.
Nasa binasından ayrılıp tıpkı diğer günlerde olduğu gibi hızlı trenle hücreme döndüğümde üzerimde büyük bir rahatlık hissediyordum. Soru işaretlerinden kurtulmak beni iyi hissettirmişti.
Üzerimdeki rahatsız edici kıyafetlerden kurtulup daha rahat bir şeyler giydim ve ses kaydedici cihazı elime alarak yer yatağına oturdum. ''24 Mart 3027, saat 08.54. Bay Kensley'ninde bahsettiği gibi bugün refleks testlerine katıldım. Test esnasında tuhaf bir şey oldu. Her şey normal ilerlerken bedenime fırlatılan hologram halindeki oklardan biri, karnımın içinden geçmesi gerekirken, tam karşımda duraksayıverdi. Profesör testi durdurduğunda bana bedenimdeki enerjinin beni her şeyden koruduğunu açıkladı, ışıklardan bile,'' hafifçe esnedim. ''Bana ne olduğunu söylemedi ya da bu enerjinin nasıl bir şey olduğunu. Sadece beni geçiştirmekle yetindi ve odadan hızla ayrıldı.'' Duraksadım. Bir an için Bay Kensley'nin bana neden bu ışınların kimliğini söylemediğini merak ettim. ''Öte yandan,'' diye devam ettim. ''Nedenini bildiğimden beri baş ağrılarına sahip değilim. Her şeye karşı daha farkında hissediyorum, sanki hayatı ağır çekimle yaşamaya başlamışım gibi. Artık her şeyi daha net görebiliyorum.'' Cihazın kaydını durdurdum ve masaya geri bıraktım. Protein haplarından aldıktan sonra yer yatağının içine kıvrıldım. Deli gibi yorgun hissediyordum, tek isteğim buradan ayrılmak ve her şeyin yoluna girmesiydi. Gözlerimi yumdum.
Üstünden ne kadar geçti bilmiyorum, ancak gözlerimi araladığımda karşılaştığım şey beni bir anda afallatmıştı. Karşımda daha önce hiç karşılaşmadığım kızıl saçlı bir kadın duruyordu. Hücreme girebildiğine göre Nasa'dan olduğu sonucuna ulaştım. ''Her şey yoluna girecek, Felicia,'' diye fısıldadı, gözlerim istemsizce kapanmadan hemen önceyse damarıma enjekte edilen sıvının ısısını hissettim.
***
Gözlerim aralandığında algıladığım ilk şey yoğun beyaz bir ışıktı. Kaşlarımı çatarak nerede olduğumu ve neler döndüğünü anlamaya çalıştım. Hatırladığım son şey kızıl saçlı bir kadının silik görüntüsüydü. Beynimin bir kısmı... boş gibiydi. Yavaşça başımı eğerek ellerime bakındım. Hareket etmeye çalıştığımda onların bağlı olduğunu fark ettim. Laboratuvar tanıdıktı. Burası Nasa'nın -2'nci katı, İnsan Anatomisi bölümüydü. Burada ne halt ettiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sürgülü kapı açıldığında Bayan Ridley'le karşılaştım. ''Ayıldığına sevindim, C453. Son dört saattir baygındın,'' diyerek konuştu pozitif tavrından ödün vermeden.
''Burada ne halt dönüyor?'' diye sordum kaba bir ses tonuyla. Beni istedikleri zaman bir deney faresiymiş gibi ele geçirip bir labaratuvara bağlayabileceklerini mi düşünüyordular? Ah, üstüne üstlük bu projenin sözleşmesinde yazıyor olsa da, hatırladığım kadarıyla, ortada medikal bir tedavi gereksinimi falan da yoktu. ''Neden ismim ve Nasa dışında hiçbir halt hatırlamıyorum?!''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌌Yankılıvadi Galaksisi
Science-Fiction''Bayan Lynn,'' geri cevap kısa sürede geldi. ''Her şey yolunda, değil mi?'' ''Evet, her şey yolunda,'' camın ardından ufku seyrettim. Çöl yapayalnız kalmış gibiydi. ''Bu koca çölün ortasında terk edilmiş bir uzay üssünün olması oldukça tuhaf,'' diy...