Yemekten sonra odama çekildiğimde içimde planların hiç de dilediğim şekilde ilerlemeyeceğini söyleyen sıkıntılı bir his vardı. Üzerimdeki rahatsız edici kıyafetten kurtulur kurtulmaz kendimi büyük, siyah kadife çarşaflarla bezenmiş yatağın üzerine attım. Uzun zamandır bu kadar lüks içinde yaşamıyordum ve bedenim buna karşı huzurla dolu vermişti. Maalesef ki işler istediğim gibi yürümedi.
Gözlerim istemsizce kırpıştı ve kontrolüm dışında bir anda karşıma bir hologram yansıdı. Neler olduğunu anlamıyordum fakat izlemeye devam ettim. Uzun laboratuvar koridorunda kendinden emin bir şekilde, elinde parlak bir dosya ile yürüyen yaşlı bir adam vardı. Gözlerimi kıstığımda bunun Bay Kensley olduğunu fark etmem sadece birkaç saniyemi almıştı. Hologram dosyanın üzerinde iri puntolarla Refleks Testi Sonuçları yazıyordu ve hemen altına Hasta: C453 diye kaydedilmişti. Bir an sonra şahit olduğum sahne ile Bay Kensley'nin küçük intikamını kavradım. Gözlerimi kapatıp açtığımda karşıma yansıyan hologram yok oluverdi. Bay Kensley şüphesiz ki zekice davranıyor ve bana karşı iyi hamleler yaparak oyun oynuyordu. Sessiz kalmam gerektiğini biliyordum, stratejim sessiz oynamaktan yanaydı. Bu yüzden kendimi hazır hissetmek için derin bir nefes aldım ve siyah çarşafın içine girerek gözlerimi kapattım.
Üzerinden ne kadar geçti bilmiyordum fakat çimdiklendiğimi hissederek uyandığımda, karşımda -tıpkı beklediğim gibi- Bayan Vanderlope vardı. ''Beni hayal kırıklığına uğrattınız, Bayan Lynn,'' işittiğim son ses buydu, ardından göz kapaklarım ağırlaştı ve beklemeden kapanıverdi.
Kendime geldiğimde, geniş ve serin bir laboratuvarın içindeydim. Kollarım ile ayaklarım metal kulpların arasındaydı ve bir sedyenin üzerinde uzanıyordum. Gözlerimi yavaşça açarak etrafı seyrettim. Sersemlemiş gibi hissetmem gerekiyordu, fakat aksine oldukça dinçtim. Etrafımda ameliyat malzemeleri duruyordu ve bir diğer köşede uzun bir raf yer alıyordu; rafın üzerindeyse birbiriyle aynı boyutta farklı kafesler ve bu kafeslerin içinde radyasyon nedeniyle mutantlaşmış kudurmuşcasına bağıran şempanzeler vardı. ''Uyandığınıza sevindim, Bayan Lynn,'' dedi Bayan Vanderlope, yüzünde sahte bir gülümsemeyle. Bayan Vanderlope'un hemen ardında Bay Kensley ve Profesör Bayan Emmanuel vardı. Bay Kensley, benimle göz göze gelir gelmez, tıpkı dün akşam yaptığı gibi, başını hafifçe öne eğerek ukalaca selam verdi. İşte ben buna deja vu derdim.
''Misafirlerinize hep bu şekilde mi davranırsınız?'' diye dalga geçtim Bayan Vanderlope'ın ciddiyetini önemsemeden.
''Bay Kensley bizimle hakkınızda ufak bir sır paylaştı,'' diyerek devam etti, beni görmezden gelip elindeki hologram dosyayı açarak. ''Duyduğum kadarıyla kuantum ışınlarıyla oldukça iyi anlaşıyormuşsunuz.'' Alayla bir tavırla bana baktı. ''Bunu doğrulamak istiyoruz.''
Sessiz kalarak doğru şeyi yapıyorsun, Felicia.
Bayan Vanderlope, Profesör Bayan Emmanuel'e belli belirsiz bir baş hareketiyle emir verdiğinde, yaşlı kadın sedyenin yanına yaklaşarak hologram bilgisayarının monitörüne parmak kodunu girdi. Cihazın kontrol panelinden küçük bir bellek kartı çıkardıktan sonra minik kartı baş parmağıma hafifçe bastırdı ve bilgisayar kasasının bellek yuvasına oturttu. Monitörde yüzde sayımı başladı. Sayım hızlı bir şekilde artmaya devam ederken birkaç saniye içinde metalik bir kadın sesinin konuşmaya başlamasıyla duraksadı. Yüzde yüz. ''IQ testi sonucu: ölümcül.''
''Haklıymışsınız,'' dedi Profesör Bayan Emmanuel, şaşkın bir ses ile Bay Kensley'e dönerek.
Bay Kensley, yüzüne tatmin olmuş bir gülümseme takındı. ''Neyse ki belgeleri çöpe atmıyorum,'' diyerek bana baktı ve soğukkanlı bir şekilde ekledi. ''Kuantum enerjisi tüm evren için hasar verici ve tamamen yok edilmesini savunuyorum.''
![](https://img.wattpad.com/cover/24898173-288-k840099.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌌Yankılıvadi Galaksisi
Fiksi Ilmiah''Bayan Lynn,'' geri cevap kısa sürede geldi. ''Her şey yolunda, değil mi?'' ''Evet, her şey yolunda,'' camın ardından ufku seyrettim. Çöl yapayalnız kalmış gibiydi. ''Bu koca çölün ortasında terk edilmiş bir uzay üssünün olması oldukça tuhaf,'' diy...