JULIA
1 Mayıs 2016 Pazar, Saat 22:10
Berbat bir günün sonunda çatıdaydım...
Tabi ki amacım kendimi aşağı atmak değildi. Sadece biraz yalnız kalıp, düşünmek istiyordum. Ne zaman çıkmazda olduğumu düşünsem, nefes alamadığımı hissetsem kendimi hep çatıda bulurdum. Bu bir çeşit terapiydi benim için. Eski bir alışkanlıktı. Gözlerimi kapatıp rüzgarı tenimde hissettim.
"Şu anda sakinleşmem şart! Sakinleşip, hemen bir çıkış yolu bulmam lazım!!" dedim kendi kendime.
Küçük yaşta annemi ve babamı trafik kazasında kaybettikten sonra hayatım tepetaklak olmuştu. Onlar öldükten sonra güçsüzlüğün ne demek olduğunu çok acı bir şekilde öğrendim ve o zamanlar en büyük hayalim büyüyüp ''güçlü olmak'' olmuştu. Çocukluk işte... Gücün o zamanlar sadece fiziksel bir şey olduğunu düşünüyordum. Büyünce kimse bana dokunamaz canımı acıtamaz sanıyordum. Yaşım büyüdükçe anladım ki hayatta ki en büyük yaralar ruhumuzda açılan yaralarmış. Zamanla hayat, aklın ve ruhun gücünün her şeyden üstün olduğunu öğretti.
Ne zaman güçsüz hissetsem rüzgara koştum. Rüzgar beni sarıp sarmaladıkça, annemi hissettim, rahatladım... Tenimi kucaklayan her esintide yenilenip, güçlendim. Şimdi de o yüzden burdayım.
Birden kapı sesini duyunca daldığım düşüncelerden sıyrılıp yerimden sıçradım ve kapıya baktım. Elinde mum yakılmış bir brovniyle Kemal gelmişti.
"Doğru ya bugün benim doğum günümdü. Ah! Ne doğum günüydü ama!" diye düşündüm. Acı bir kahkaha yükseldi içimden. Kemal beni gördüğünde endişeyle yanıma koştu.
"Güzelim ne oldu neden ağlıyorsun?" derken sıkıca sarıldı.
Ağlıyor muydum ki? Elimi yüzüme götürdüm, gerçekten de gözümden yaşlar süzülüyordu. Kemal'in sarılması geriye kalan son gücümü de benden almıştı sanki...
Akacak gözyaşım kalmayana kadar ağladım.
Kemal'le Yeditepe Üniversitesi'nin yetenek sınavlarına girebilmek için Antalya'dan İstanbul'a ilk gelişimde tanıştık. Sınav çıkışında bir kediye araba çarptığını gördüm. Koşarak yanına gittiğimde o kadar yavaş nefes alıyordu ki ölmeden onu veterinere yetiştiremeyeceğimden çok korktum. İstanbul'un hiç bir yerini bilmediğim için elimde kedi ile ordan oraya koşturup yardım isterken, Kemal ile tanıştım. O gün Kemal'in yardımı ile kediyi tedavi ettirmek için bir veteriner bulduk. Veteriner çok uğraşsa da kediyi kurtaramadı. O günde bugün olduğu gibi ağlamam bitene kadar sessizce yanımda kaldı ve başımı okşadı.
Ben hazır olana kadar asla bir şey sormaz ve sessizce yanımda kalıp sadece bekler. Çünkü bilir ki anlatmak istersem zaten onun sormasına gerek olmadan anlatırım.
Kemal'le biz böyleyizdir. Ne zaman susup ne zaman konuşacağımızı bilir, birbirimizi zorlamadan anlarız.
İkimizde sınavı derece ile kazandık ve dört sene iç mimarlık bölümünde burslu okuduk. Şimdi ise son sınavlarımızı başarı ile vermenin mutluluğunu yaşarken resmi olarak mezun olmayı bekliyoruz. Mezuniyet törenimize de çok az kaldı.
Tanıştığımız günden beri bu koca şehirde onun sayesinde hiç yalnız hissetmedim. Kumral, uzun boylu, yakışıklı bir çocuk fakat; ne o ne de ben asla birbirimize karşı en ufacık bir şey hissetmedik. Benim için her zaman dürüst, sevecen, güvenilir bir dost oldu.
Gözyaşlarım tükendiğinde yorgun gözlerle Kemal'e baktım. Endişeli gözlerle bana bakıyordu. Onu daha fazla endişelendirmemek için kendimi konuşmaya zorladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NESİM
RomanceNumaranın gelmesini beklerken içimi heyecan kapladı. Beklemek zor geldi. Elimde telefonu çevirirken mesaj sesini duydum ve hemen açıp gelen numaraya mesaj at dedim. Saat çok geç olmuştu ama sabaha kadar da bekleyemezdim. Bu çılgın fikirden vazgeçmek...