ANDAÇ
01 Mayıs 2016 Pazar
Sabaha kadar rüyalarımda bir çift hüzünlü göz ile uğraşıp durdum. Doğru dürüst uyuyamamıştım zaten, sabaha karşı daldığım bir iki saatlik uykumdan bahçeden gelen sesler ile sıçradım. Kalkıp pencereden baktığımda Ege'nin arkadaşlarıyla bahçede ki masada kahvaltı yaptıklarını gördüm.
Iyk! Berk gelmiş! Bu çocuktan bir türlü hoşlanamadım. Babası ile birçok ortak işimiz olduğu için; onun şımarık hareketlerine (ara sıra) mecburen katlanıyorum. Çünkü babası çok kaliteli, akıllı bir adam ve ben o adama gerçekten değer verdiğim için hiç üzmek istemiyorum. Berk hiç babasına çekmemiş. Sorumsuz bir şımarıktan başka bir şey değil. Ege de bu çocuktan çok hoşlanmıyordu aslında her ne kadar itiraf etmemiş olsa da bunu anlamak çok zor değildi.
Yanlarında tanımadığım bir kaç kız ve oğlanda vardı. Bir avuç genç bu kadar çok sesi nasıl çıkarabiliyor? Anlayamadım. Berk'in yanında oturan arkası dönük kızıl saçlı kız bana kızıl perimi hatırlattı. O olabilir miydi ki? Neden olmasın sonuçta aynı fakültenin aynı dönem öğrencileriymiş. Merakla yüzünü görmeye çalıştım. Berk bu kıza neden bu kadar yakındı? Sevgililer miydi ki? Sanki kız uzak durmaya çalışıyor gibiydi. Bir süre bu ikiliden gözlerimi alamadım. Her fırsatta kıza yaklaşma çabası ve kızın bir bahane bulup uzaklaşması gerçekten görülmeye değerdi. Hahah! Bunu izlemek çok keyifli. Bu bir kaç kere daha tekrarlanınca kendimi tutamadım sesli bir kahkaha patlattım. Tüm gözler bana çevrilince bir anda göz göze geldim kızıl saçlı kızla ve o an beynimden vurulmuşa döndüm. Evet oydu!
Yok artık!
Yaşadığım şokla, hızlı bir selam verip perdeyi çektim ve kendimi yatağa fırlattım. Tüm gece düşündüğüm kız şu anda benim evimin bahçesinde hem de Berk'le birlikte olamazdı değil mi? Benim kızıl saçlı perimin Dangalak Berk ile ne işi var!? Yani teknik olarak hiç benim olmamıştı ama olmasını istiyordum. Fotoğrafta güzeldi fakat gerçekte kat be kat daha güzeldi. Hayal mi görmüştüm yoksa? Evet evet hayal kesin! O kız değildir ya. Tüm gece aynı kızla uğraşınca olacağı bu! Her kızılı kendi perime benzetmem normal. Ama yine de emin olmam şart. Kalkıp, tekrar baktım pencereden gitmişlerdi. Hemen üzerime siyah salaş bir t-shirt ile altıma da bir jean geçirdim dışarı çıktım.
"Günaydın oğlum"
"Günaydın Hatice Sultan! Çocuklar nerde?"
Huysuz bir şekilde "Ece'nin arkadaşları ile planı varmış erkenden çıktı. Ege de arkadaşları ile at binmeye gitti." dedi.
Anlaşılan o da Ege'nin arkadaşlarından pek haz etmiyordu. Hatice Sultan ve kocası Mehmet Amca ben kendimi bildim bileli bizimle birlikte yaşıyor. Kocası ile beraber tüm çiftliği onlar çekip çeviriyorlar. O kadar uzun zamandır bir aradayız ki onlar da ailemizin bir parçası oldular. Çiftlikte kim çalışıyor, ne iş yapıyor, ne lazım hepsi ile Mehmet Amca ilgilenir. Onlar olmasaydı bu çiftlik ile annemler olmadan nasıl başa çıkardım hiç bir fikrim yok.
"Valla şu şımarıkların nesini seviyor benim Ege'm hiç anlamıyorum."
Hatice Sultan'ımın sözleri ile daldığım düşüncelerden çıktım.
"Genç onlar, genç! Zamanı gelince anlar kimin ne mal olduğunu sen hiç canını sıkma."
"Sende genç oldun, hiç böyle şeyler yapmadın. Gencecik yaşından beri çalışıp duruyorsun."
Güldüm, sarılıp yanağından bir makas aldım hemen git başımdan git diye yalandan bağırmaya başladı. Gülüşüm daha da arttı.
"Benimde abim olsaydı ben de onlar gibi yarını düşünmeden gezer eğlenirdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NESİM
RomanceNumaranın gelmesini beklerken içimi heyecan kapladı. Beklemek zor geldi. Elimde telefonu çevirirken mesaj sesini duydum ve hemen açıp gelen numaraya mesaj at dedim. Saat çok geç olmuştu ama sabaha kadar da bekleyemezdim. Bu çılgın fikirden vazgeçmek...