Akşam olmuş olan doğum günü partisi bitmiş, etrafı toplamalarına yardım ettikten sonra küçük bedene tekrar sıkı bir şekilde sarılmıştım. Sarıldıktan sonra olduğum yerde doğrulmuş, gözlerim tekrar bize gülümseyerek bakan bedeni bulmuştu.
Gözlerimiz buluştuğunda ise, yüzümde oluşan minik tebessüm onun gülümsemesini büyütmüştü.
"Sonra görüşürüz." diyebilmiştim zorla. Kullanacağım kelimeler, boğazımda kalmış, söylemek istediğim cümleyi zar zor söyleyebilmiştim.
"Görüşürüz."
Küçük kardeşine el salladıktan sonra arkamı dönmüş, ellerimi ceplerime koyarak evimin yolunu almaya başlamıştım. Eski anılarımız bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken, yönümü evden değiştirmiş, sahil kenarına doğru düzeltmiştim.
Her zaman, bu yolda beraber yürüyorduk. Ellerimizi tutuyor, gülümsüyor ve birbirimize iltifat ediyorduk. Bazen ise, sesli bir şekilde şarkı söylüyor ve gülerek sahile varıyorduk.
Sahile geldiğimizde, denize doğru yaklaşmıştım bir keresinde. O ise, sanki küçük bir çocuğa bakar gibi benim peşimden geliyordu gülümseyerek. Ben ise, suya doğru eğiliyor ve ellerimi suya sokuyordum.
Bir keresinde bunu yaptığım zaman arkamdan sinsi bir şekilde gelmiş ve beni suya doğru itmişti. Dönüp ne olduğunu anlamaya çalışırken bir yandan oturmama rağmen suda dengemi toplamaya çalışıyor, şaşkın bir şekilde etrafa bakınıyordum.
O ise, sesli bir şekilde kahkaha atıyor, ayakta durmaya çalışıyordu. Ama en sonunda dengesini kaybetmiş ve kumların üzerine düşmüştü.
O zaman, ben de ona gülmeye başlamıştım.
Kumlardan kalkıp üstünü silkelemiş, bana doğru yaklaşarak elini uzatmıştı. Elini tutmuş, ayağa kalkmıştım. Üzerinde olan ceketi çıkararak bana giydirmiş, bir elini belime koyarak yanından yürümemi sağlamıştı.
Hava yavaş bir şekilde kararmaya başlamıştı o zaman. Yıldızlar kendini belli etmeye başlamış, Güneş ise yerini Ay'a bırakmaya başlamıştı. O an olan manzarayı kumlara oturup izlemiştik, o an ise, geri dönmek isteyeceğim anlardan sadece bir tanesiydi.
Çok güzel anılarımız olmuştu onunla. Bu şekilde olan kumsal maceralarımız bunlardan sadece bir tanesiydi.
Kumsala geldiğimiz zaman, genelde kimsenin bizi göremeyeceği yere giderdik. Kayalıklar vardı, o kayaların arkasında da, plajın en güzel manzarası vardı. Fazla kişi bilmezdi orayı, çünkü kayalıkları tırmanmak ve oradan inmek, zordu. Korku veriyordu.
Ama, biz inatla o kayaları çıkmıştık. Sırf o arka plajı görmek için.
Sahile vardığım zaman direk o kayaların oraya gitmiş, kayalara tırmanmaya başlamıştım. Tırmandıktan sonra ise inmiş, kimsenin olmadığı kısma bakınmaya başlamıştım.
Burası, hem benim hem onun için bir cennetti.
Buraya ilk beni getirdiği zaman gelmişti aklıma. Kayaların oraya bakmıştım gülümseyerek. O an, tekrar film şeridi gibi geçmişti gözümün önünden.
Kayalardan inememiştim. Korkmuştum çünkü basabilecek belirli bir alan yoktu benim için. O ise çoktan kumsala inmiş, gülerek benimle dalga geçmeye başlamıştı.
Bendeki de inattı o zaman, inmeye kalkışmıştım.
Ayağım kaydığında ise, telaşlanmış ve ona bağırmaya başlamıştım. O an ellerim kaymış ve geriye doğru bırakmıştım kendimi.
Ah hayır, kendimi ona güvenerek bırakmamıştım. Ellerim kaymıştı ve en son çare beni tutmasını dilemek olmuştu.
Ve tutmuştu da.
İlk defa o an göz göze gelmiştik. Evet, o an sevgili olsak bile birbirimizden utanıyorduk, kaçıyorduk. Ergenlik gibiydi bu. Veya diğer bir deyişle, kaçan kovalanır taktiği.
Ve ben ondan kaçarken, o beni yakalamıştı. Ve yakaladığı gibi kolları arasına almıştı beni. O an, gerçek evimi bulduğumu düşünmüştüm.
Aklıma gelen anılar ile dolan gözlerimi silmiş, başımı sağa sola sallayarak kendime gelmiştim. Kayalara bakmayı bırakmış, tekrar ellerimi ceplerime koyarak sahil boyunca yürümeye başlamıştım.
"Şu an dileğim, onun da yanımda olması olabilirdi."
Kendi kendime mırıldanmaya başladığımda gökyüzü dikkatimi çekmişti. Mavi hariç her rengi gördüğümde, yüzüme geniş bir gülümseme yerleşmeye başlamıştı.
Denize yakın bir yere oturmuş, ayaklarımı kendime çekip kollarımı dolamıştım. Bir yandan olan manzarayı izlemeye devam ederken, bir yandan da aklıma anıların gelmesine izin vermiştim.
Gözlerimde olan yaşlar, yavaş yavaş artmaya başlarken artık bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi. Gözyaşlarım, yavaş bir şekilde yanaklarımdan aşağı doğru süzülürken, silme zahmetine girişmemiş ve dolu olan gözler ile manzarayı izlemeye devam etmiştim.
Ağladığımı görseydi, ellerini yanaklarıma koyar ve nazik bir şekilde gözlerimi silerdi. Hafif bir buse kondurur alnıma, ondan sonra ise beni tekrar kolları arasına alırdı. Ve ben iyi hissedene kadar saçlarımı okşar, yanaklarıma minik öpücükler kondurur, sımsıkı sarılırdı.
"Belki de, benim gerçekten sana ihtiyacım vardır, Jung Yoonoh."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ex Boyfriend •DoJae
Fanfiction"Eski erkek arkadaş olabiliriz, ama yeni başlangıç da yapabiliriz." Jung YoonOh + Kim DongYoung