"Demek dün gece beraberdiniz..."
Dün gece olanları, sabah çalışmak için geldiğim dükkanda Yuta'yı görür görmez ona anlatmıştım büyük bir heyecan ile. Dediğim gibi, aramızda gizli bir şey yoktu, birbirimiz ile her şeyi paylaşıyorduk.
Ama, bununla büyük bir hata yapıyor gibi hissetmeden duramıyordum. Sonuçta, anlattıklarım ile benimle dalga geçebilen biriydi o. Her zaman bunu yapar ve kendi kendine gülerdi. Ama, kimseye de anlatmazdı.
Şu an ise, yüzünde bir sırıtma ifadesi ile beraber bana bakıyordu.
"Anlat," demişti aynı ifade ile bana bakarken. "Başka ne yaptınız hm? Geceleri pek mantıklı düşünemezsin sen, beraber mi uyudunuz yoksa?"
Duyduklarım ile beraber omzuna hafif bir şekilde vurmuştum. Vurmam ile beraber kahkaha atarak gülmeye başlamıştı. Hayır o kadar komik bir şey bile anlatmamıştım. Gayet ciddi bir şey anlatıyordum burada ve o ise bunu alaya alıp benimle dalga geçiyordu.
Gerçi, şu an yüzümün kızardığına adım kadar emindim.
İçeriye Kun'un girmesi ile beraber gülmeyi kesmiş ve ikimizin de bakışları onu bulmuştu. Kun, buranın sahibiydi ve bizim en yakın ortak arkadaşımızdı. Bu olanlardan ise, onun da haberi vardı ve yanımdaki şahıs gibi dalga geçmek yerine, bana mantıklı bir şekilde tavsiye veriyordu.
Ve, bazen bu tavsiyeleri de işe yarar derecedeydi.
"Doyoung."
Bana seslenmesi ile beraber bir sipariş olduğunu anlamış ve ayağa kalkmıştım. O da gülümsemiş, hazır olan paketi bana uzatmıştı. Paketi alarak motora ilerlemiş ve paketi koyduktan sonra yanlarına geri gelmiştim.
Keşke gelmez olaydım.
Yuta'nın sırıtarak bana bakması ile beraber bir şeyler olduğunu anlamam pek fazla uzun sürmemişti. Kun ise, elindeki minik kağıdı bana uzatmış, yüzünde kurnaz bir gülümseme ifadesi vardı.
Onun hakkında dediklerimi şu an geri alıyordum. Melek gibi görünse de, o da diğeri gibi kurnazdı. Gerçi kim değildi ki?
"Dalga geçiyor olmalısınız," demiştim elimdeki kağıda bakarak. Başımı kağıttan kaldırmış ve ikisine bakmıştım. "Neden ben? Buraya Johnny de gidebilir, biliyorsunuz değil mi?"
"Üzgünüm tavşancık, ama Johnny bugün mutfak ile ilgileniyor benimle."
Sıkıntı ile beraber nefes alıp vermiş, ondan sonra da kaskı alarak üstümdeki giysiyi düzeltmiştim. Kaskı takarken ikisinin de bana şans dilediğini duyduğumda, istemsiz olarak yüzümde bir gülümseme oluşmuştu.
Bizi birleştirmeye çalışıyorlardı. Ve sanırım bunda başarılı da olacaklardı.
Motora doğru ilerlemiş, bindikten sonra çalıştırarak verilen siparişi götürmek için yola koyulmuştum. Adım gibi bildiğim adrese, yine gidiyordum. Bu sefer ilk gidişime göre, bayağı sakindim.
Yüzümde oluşan ve gitmeyen geniş gülümseme hariç.
Yaklaşık on dakika sonra eve varmış, motoru kapıya yakın bir yere koyduktan sonra inmiş ve kafamdaki kaskı çıkararak motora koymuştum. Siparişi alarak tekrar koyu renkli eve doğru ilerlemeye başladım.
Kalbim, tekrar kontrolsüz bir şekilde atıyordu. Çok hızlıydı.
Elimi zili çalmak için kaldıracağım vakit, kapı açılmıştı. Karşımda gördüğüm beden ile beraber gülümsemem gittikçe büyümüştü. O da beni gördüğü zaman geniş bir şekilde gülümsemişti.
"Selam," demişti dün geceki gibi yumuşak bir ses tonu ile. "Sen getireceksen hep sipariş verebilirim."
Dediği ile beraber gülmemi tutamamıştım. Ben gülerken, o da gülüyordu. Tek fark ise, birbirimizin gözlerine bakıyorduk.
"Onun yerine, oraya da gelebilirsin. Madem beni görmek istiyorsun."
Karşılık olarak söylediğim cümle ile beraber kıkırdamış, elimdeki siparişi uzatmıştım. Siparişi alırken elimin üstüne elini koymuş, bir süre bu şekilde kalarak beni izlemişti.
O böyle yaparken, kendimden geçiyorum desem yalan olmazdı.
"Jaehyun."
İsmini seslenmem ile beraber irkilerek kendine gelmiş, siparişi alıp kapının yanına koymuştu. Kapıya yaslanarak bana bakmaya başladığında, konuşmama izin vermeden kendisi konuşmuştu.
"Bugün, her şeye açıklık getireceğim. İş çıkışı gelsem beni kovar mısın?"
Duyduğum cümle ile beraber bir süre şaşkın bir ifade ile ona bakmaya başlamıştım. İlk geldiğim anki gibi yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu, onu görünce de kalbim sıkışıyor gibi hissetmeden duramadım.
Kapıya yaslanmayı bırakmış, bana doğru yaklaşmıştı. Kollarını belime dolarken, başını boynuma koymuş ve bir süre o şekilde kalmıştı. Kollarımı, boynuna dolarken sessiz bir şekilde konuşmuştum.
"Seni bekleyeceğim."
Gülümsediğini hissettiğim zaman ben de gülümsemiş, ondan sonra da birbirimizden ayrılmıştık. Siparişin parasını verdikten sonra, beni motora binip gidene kadar izlemişti.
Ben ise gülümseyerek dükkana doğru ilerlemeye başladım. Bir ay sonra, belki de tekrar bir araya gelecektik.
![](https://img.wattpad.com/cover/192619632-288-k825601.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ex Boyfriend •DoJae
Fanfiction"Eski erkek arkadaş olabiliriz, ama yeni başlangıç da yapabiliriz." Jung YoonOh + Kim DongYoung