Bölüm 29

2.5K 370 426
                                        

Bu kışın ilk pazartesi sendromunu atlatmak için harika bir şarkı ve sonuna kadar eğlence vaadeden bir bölümle geldim. Haydi gençler, eller havaya!! 😎😁💃💃💃

Veronika eve döndüğünde iki şeyi düşündü. Birincisi İngrid ile arkadaş olmak istiyordu ama suçluluk duygusu yakasını bırakmıyordu, çok da sık görüşmeseler iyi olacaktı galiba.. İkincisiyse Gordon ve o gece hakkındaydı. Adam gerçekten de kıza romantik tek bir söz bile söylememiş, tamamen eğlence aradığını her haliyle belli etmişti. Eğer işin içine boş ümitler, peri masalları girmiş olsa belki Veronika daha çok üzülecekti.. Gerçi mesele bu haliyle de yeterince kötüydü ama unutmak için elinden geleni yapıyordu işte..

...

Günler birbiri ardına hızla geçip gidiyordu. Veronika halinden şikayetçi değildi ama çok mutlu da sayılmazdı. Dük, Dunsborough konusunu kapatıp yepyeni bir sayfa açmış, Veronika'yı ve diğerlerini karşısına alıp kızın bu sezon mutlaka bir koca bulması gerektiği ve aranılan adamda bulunması gereken özellikler hakkında ardı ardına emirlerini sıralamış, sabrını taşırırlarsa Albay Prescott'un tekrar adaylar listesine ilk sıradan girebileceğini de eklemişti.

Hal böyle olunca, başta çocuklarından ayırabildiği her saniyesini ablasının saadeti için harcayan Sandra olmak üzere, her kolundan tutan kızı bir davete sürüklemeye başladı. Veronika her gün onlarca insanla tanışıyor, güzelliğinden gözleri kamaşan ya da çeyizinin ışıltısıyla kör olan erkeklerin saçma sapan ve gereksiz alakasına katlanmak zorunda kalıyordu. En nihayet bir gün düşündü ve dedi ki..

- Galiba Dunsborough gerçekten de bu adamlardan daha iyiydi..

- Ben sana demiştim.. O adam için dua etmiştim ben..

- Deli misiniz siz? O adam aptalın teki..

Sandra kucağında gülücükler saçan kızına komik suratlar yaparken sohbetten geri kalmıyordu. Veronika uyuyakalan Jon'u dikkatlice dadısının kollarına bıraktıktan sonra kızkardeşine yaklaşıp Kitty'ye dil çıkardı.

- Evet ama en azından dünyadaki varlığının bir anlamı var. Yani askerlik yapıyor, mülküyle alakadar oluyor, ne bileyim.. Etrafım işsiz güçsüz hanımevlatlarıyla sarılı, hepsi manikürlerini benden daha çok önemsiyorlar ve eminim hepsini rahatça dövebilirim..

- Adamları neden dövmek istiyorsun ki?

- Dövmek istemiyorum aslında ama o kadar aptallar ki.. Keşke Michael için daha farklı hissedebilseydim. O harika biri, bir mesleği var ve Therese onun çok önemli mevkilere geleceğini söylüyor. Geçenlerde Dük'ün onu nasıl övdüğünü duydunuz mu?

- O adam senden kısa Veronika, üstelik unvanı da yok, Dük onu överken damat adayı olarak düşünmüyordu kesinlikle yoksa kılıcıyla kovalardı..

Sohbet Arthur'un odaya girişiyle kesintiye uğradı. Genç adamın yüzünde alışılmışın dışında canlı ve neşeli bir ifade vardı. Alexandra'yı yanağından öpüp Kitty'yi kısaca gıdıkladıktan sonra haberini verdi.

- Sarayda Westshire'ı gördüm. Victor dönmüş. Prudence bu akşam yemeğinden sonra aile arasında bir davet veriyor. Hepimiz davetliyiz, Tony ile birlikte sen de gel, olur mu Elena..

- Tabii, geliriz.. Eğlenceli olur mu?

Alexandra hararetle başını salladı.

- Tabii ki, Prudence'ın keyfine diyecek yoktur eminim.. Çok heyecanlı olacak..

- Şeyy.. İngrid'in kocası da dönmüş mü?

Başından aşağı dökülmekte olan kaynar suları belli etmemeye çalışan Veronika elini kolunu nereye koyacağını bilemezken, Gordon'dan bahsedilince sinirleri bozulan Alexandra'nın yüzü bozuk bir şey yemiş gibi buruşmuştu. O aptal adamın sevgili Romeosuyla dalga geçtiğini nasıl unuturdu?..

KARDELEN VE HERCAİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin