Shen Wei bir önceki gece yaşadıklarını unutmanın kolay olmayacağının bilincindeydi ama Yunlan ona destek olmaya devam ederse kısa sürede iyi olacağından emindi.
Polis geldikte sonra sorgu için karakola gitmiş, oradan da hastaneye geçmişlerdi. Zhao Yunlan'ın tanıklığı sağolsun, Mingyang Jiang sağlam bir ceza alacak gibi görünüyordu.
Hastanede Shen Wei'yi güzelce tedavi edip bir serum vermişler ve ne olur ne olmaz diye o gece yatırmaya karar vermişlerdi. Zhao Yunlan gece boyunca Shen Wei'nin yanından ayrılmamış, elini tutmuş ve uyanık olduğu zaman diliminde onu sevgiye boğmuştu.
Shen Wei sabahın ilk ışıklarıyla taburcu olduğunda Zhao Yunlan onu evine bırakmış ve istemeye istemeye karakola dönmüştü. Jiang'ı vurduğu için uğraşması gereken şeyler vardı.
Shen Wei, Yezun evde olmadığı için kendisini şanslı hissediyordu. Hala yorgundu ve Yezun'un bitmek tükenmek bilmeyen sorularına cevap vermek ona bir çeşit işkence gibi geliyordu.
Üzerini değiştirip duş aldı ve kendisini yatağına bıraktı. Uyuyup atlatması gereken zor bir olay vardı.Zhao Yunlan ise karakoldaki işlerini halletmişti. Vaktin çoktan akşam olduğunu görünce telaşlanmış ve Shen Wei'in evine gitmek üzere yola çıkmıştı. Trafik ışıklarında yeşil yanmasını beklerken arabanın birisi arkadan hafifçe bindirince küfür ederek motorundan indi ve arabaya döndü. Hem arabayı hem de içindekini tanıyordu.
"Yezun." dedi 'biliyordum' dercesine. Yezun utangaç gülümsemesiyle arabadan çıktı.
"N'aber Kun Lun!"
*
"Peki neden benim bunlardan haberim olmadı?" diye sordu Yezun sinirle kahve yaparken. Shen Wei sessizce köşede oturuyordu, uykunu aldığı için daha iyi durumdaydı. Zhao Yunlan ise Shen Wei'in hemen yanında uyukluyordu. Herşeyi baştan sona Yezun'a anlatmışlardı. Yezun, başta endişeden kafayı yemişti ama şimdi bir yandan kahve yapıyor bir yandan da sinirle söyleniyordu. Mutfakları Amerikan mutfak şeklinde olduğu için hem Shen Wei hem Yunlan rahatça Yezun'un 'kibar' söylenmelerini duyuyorlardı. Yaptığı kahveleri sertçe sehpaya bıraktığında Yunlan yerinde zıpladı ve biraz kendisine gelmek umuduyla kahveye uzandı.
Shen Wei ise sakince Yezun'un konuşmasını bitirmesini bekliyor, bir yandan Zhao Yunlan'ın oldukça sevimli olan uyuşuk hareketlerini izliyordu."Neyse." dedi Yezun derin bir nefes aldıktan sonra. Shen Wei, Yezun'un içini dökmeyi bitirdiğini anladı. "Kardeşimi koruduğun için teşekkürler Zhao Yunlan." dedi git gide yumuşayan bir sesle. Zhao Yunlan rica ederim dercesine bir gülümseyiş sundu. Shen Wei rahatlayarak gülümsedi. Yezun'un sonunda yumuşayacağını biliyordu. "Ayrıca ilişkinize de onay veriyorum." Yezun'un bu sözünün ardından Yunlan ağzındaki kahveyi püskürttü ve öksürmeye başladı. Shen Wei ise oturduğu koltukla bütünleşmeye çalışıyor gibiydi.
"Ortada ilişki falan yok." dedi Yunlan öksürüklerinin arasında hayata tutunmaya çalışırken. Yezun kahkahalara boğulmuştu. Bir yandan sehpayı siliyor bir yandan da gülüyordu.
"Eminim yoktur." Yezun ve Yunlan didişedursun, Shen Wei yüzüne yerleşen gülümsemeyle ikisini izliyordu. Bir ara Yunlan yardım dilenmek için ona baktı ve elini bacağına koydu. Shen Wei gülerek onu geçiştirdi. Yunlan, yine Yezun ile didişmeye dönmüştü fakat eli hala Shen Wei'in bacağındaydı. Shen Wei bir anda tanıdık bir hisle kavruldu. Sadece basit bir dokunuştan tahrik olması imkansızdı, şaşırmıştı fakat bir anda aklına unuttuğu bir etken geldi.
Afrodizyak.
Hastanede yapılan testlerde çıkmıştı. Doktor etkisinin 48 saat kadar süreceğini, zararsız olduğu için vücuttan temizlemek için uzun uğraşlar vermenin gereksiz olduğundan bahsetmişti."Keşke o uzun uğraşlara tamam deseydim." diye geçirdi içinden zoraki gülümserken.
Yaslandığı yastığı kucağına çekti ve kafasını başka yere vermeye çalıştı fakat Yunlan'ın elinden yayılan sıcaklık tüm vücudunu ele geçirmişti. Başka bir şey düşünemiyordu."Neyse." dedi Yezun ve ayaklandı. "Artık gitmem lazım sevgilim bekliyor." Shen Wei gülümsedi ve başını onaylar bir şekilde salladı.
"Bir ara yemeğe davet ettiğimi söyle." dedi kendini dizginlemeye çalışırken. Yezun ile birlikte Zhao Yunlan'da kalkacak oldu. Bu Zhao Yunlan için iyiydi çünkü Shen Wei genç adamın üzerine atlamamak için kendisini zor tutuyordu. "Hop, sen burada kalıp Wei'ye göz kulak olacaksın." dedi Yezun, Zhao Yunlan'ı durdurarak. Shen Wei içinden okkalı bir küfür salladı. Zhao Yunlan omuz silkip geri oturdu. "Sonra görüşürüz!"
Yezun'un gitmesinin hemen ardından garip bir sessizlik oluştu. Zhao Yunlan, Shen Wei'nin kıvrandığını fark edince elini alnına koydu endişeyle. "İyi misin? Ateşin de yok." daha sonra elini yanağına koydu. "Bir şey söyle." Shen Wei kendisine oldukça yakın duran Zhao Yunlan'ın gözlerinin içine baktı. Yunlan bu bakışları biliyordu, içindeki duyguyu okuyabiliyordu.
Tutku...
İçinin eridiğini hissetti. Shen Wei birkaç saniye daha yüzüne baktıktan sonra uzandı ve Yunlan'ın dudaklarına yapıştı.+18 galiba? \(^o^)/
Zhao Yunlan her ne kadar başta şaşkınlıktan afallasa da çabuk toparladı ve koltuğun köşesinde oturan Shen Wei'yi doğrultup bacaklarının arasına yerleşti. Shen Wei çoktan kollarını Yunlan'ın boynuna dolamıştı.
Zhao Yunlan dudaklarını ayırdı ve Shen Wei'nin tişörtünü çıkarttı. Dünden kalma morlukları baş parmağıyla nazikçe okşadı hüzünle bakarken. Shen Wei, Yunlan'ın ensesine attı elini."Ben..." dedi ve hafifçe gülümsedi. "Ben senin izlerini istiyorum." Zhao Yunlan gülümsedi ve Shen Wei'nin boynuna derin öpücükler bırakmaya başladı.
İkiside birbirlerine duydukları sevginin ateşinde kavruluyorlardı. Birbirlerinin tenleri onlara soğuk bir pınar gibi ferahlatıcı geliyordu belki ama birbirlerine karışan alevlerinin sevgilerinin güçlendirdiğinden bir haberdiler.
Her dokunuş, her bir öpücük onları birbirlerine daha muhtaç bir hale getiriyordu.
Hem birbirleriyle yaşamın heyecanını tadıyor hem de ölümün tatlı huzuruna kavuşuyorlardı.
Zhao Yunlan, beyninin düşünme yetisini iptal etmiş, kendisini tamamen duygularına esir etmişti. Zevkten kendisini kaybetmiş olan Wei ise Yunlan ile tanıştığı andan itibaren o yeteneğini kullanmaktan vazgeçmişti.
O an ikisine de büyük bir fazlalık gibi gelen kıyafetlerinden kurtulmuş ve tamamen kenetlenmişlerdi.
Bedenlerinin sıcaklığı ruhlarına sıçramıştı. Büyük bir ahenk içerisinde ettikleri her hareket, dudaklarından dökülen her inleme o an ikisi için de ilahiydi.
Shen Wei, bacaklarını Yunlan'ın beline sardı ve kollarını boynuna doladı. İkisi de nefes nefese kalmışlardı. Yunlan'ın, Shen Wei'nin duvarlarına yaptığı her bir vuruş onu cennetin kapılarına götürüyordu."Seni seviyorum." diye inledi Shen Wei ikisi de sona yaklaştığı sırada. Tutturdukları hız yüzünden cümlesi kekeler gibi kesik kesik duyulsa da Yunlan sevdiğinin dudaklarından dökülen bu güzel sözcükleri kaçırmadı.
"Bende seni seviyorum." dedi hırıltılı sesiyle.
İlk defa böyle bir sahne yazdım şuan bir miktar utanıyorum. ( ꈍᴗꈍ)
Umarım beğenmişsinizdir!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
For A Week (Weilan BxB)
FanfictionÖzel Dedektiflik Bürosu'nun kudretli ve zeki şefi Zhao Yunlan hayatında aşka yer olmadığına emindi fakat yakışıklı yüzünün ve taklit ettiği duyguların arkasına sığınarak yaşadığı hayat bir gün aniden son buldu. Profesörüne saplantılı olan bir genç b...