Powers (11)

259 28 7
                                    

"Lao Chu!" diye seslendi Da Qing fısıldamaya yakın bir ses tonuyla. Chu, omzunun üzerinden arkasına baktı ne var dercesine. "Bu yaptığımız güvenli mi?"

"Değil." dedi Chu ciddiyetle. "Dixing'de hiçbir şey güvenli değil." Da Qing tedirgince iç geçirdi ve Zhu Hong ile birlikte arkalarından gelen yorgun profesöre kaçamak bir bakış attı. Zarif adamın başına gelenler için kendisini suçluyordu ve burada ölmezse bile yukarıya çıkınca Zhao Yunlan'ın kendisini öldüreceğinden emindi.

"Durun!" diye seslendi Shen Wei çatallı bir fısıldamayla. Eğilerek yürüdüğü duvarın arkasına oturdu ve arkasını işaret etti. Bir grup devriye askeri alçak duvarın arkasından geçiyordu. Dörtlü, tedirgince nefeslerini tuttular. Shen Wei'in yorgunluğuna rağmen bu kadar keskin bir şekilde gözlem yapabiliyor oluşu Da Qing'i etkiledi. Bu adam, bir üniversite profesöründen daha fazlası olmayı hak ediyordu.

Sonunda saraya ulaştıklarında Chu'nun yönlendirmesiyle bir falcının evine benzeyen geniş laboratuvara adım attılar. Etrafta kimse yok gibiydi. Oda Dixing'in geri kalanının aksine fazlaca aydınlatılmıştı.
Chu, seri bir şekilde odadaki notları karıştırmaya başlamıştı. Grubun geri kalanı Dixing yazısından anlamadığı için bu görevi o üstlenmişti. Diğerleri ise odadaki nesneleri kurcalıyorlardı.

"Birileri geliyor." dedi Zhu Hong huzursuz bir şekilde yere bakarak. Genç kadın, yılanlara özgü bir şekilde titreşimleri hissetmiş gibiydi.

"Madem böyle bir yeteneğin vardı neden az önce kullanmadın?" diye sordu Da Qing sitemle. Shen Wei uyarmasaydı az kalsın yakalanacaklardı.

"Orada enerji akışı çok fazla. Hissettiklerim birbirine karışıyor fakat buradayken neyin enerji titreşimi neyin insan titreşimi olduğunu anlayabiliyorum." genç kadının sesi bir yılanın tıslamasını andırdı. Da Qing huzursuz bir ifadeye büründü.
Chu, onlara arkasına geçmelerini işaret etti ve kapıya doğru döndü. Nefeslerini tutmuş bir şekilde gelecek kişileri bekliyorlardı.

Ne olduysa bir anda oldu. Odaya dalan birçok asker onlar karşı koyamadan onları yakaladılar. Laboratuvardan dışarı zorla sürüklediler.
Shen Wei, diğer üçünün amansız çırpınışlarını boş gözlerle izliyordu. Başlarına bir şey gelirse kendisini suçlayacaktı, içi acıyordu. Onlara yardım etmek istiyordu ama elinden birşey gelmiyordu.
Da Qing'in bir an için askerlerin elinden kurtulup kendisine doğru koştuğunu gördü. Kalbi hopladı. Kedi daha ona ulaşamadan tekrar yakalanmıştı.
Diğerler bu kadar çabalarken kaderine teslim olmuş gibi kendilerini sürüklemelerine izin veriyor oluşu utanmasına sebep oldu.
İçinde yükselen öfkeyi hissedebiliyordu. Damarlarındaki kan resmen kaynıyor, halsiz vücudu güç ile hayat buluyordu.
Derin bir nefes aldı.
Karıncalanan avuçlarını yere doğrulttu, dişlerini sıktı ve gözlerini kapattı. Bedeninde dolaşan güç bir anda avuçlarından boşaldığında muhafızlar dört bir yana savruldular.
Gözlerini açtı ve ilk önce avuçlarına sonra da kendisine şaşkınca bakan üçlüye baktı. En az onlar kadar şaşkındı o da.

"Serum işe yaramış." dedi yaşlı adam elleri arkasında bağlı bir şekilde merdivenleri inerken. Shen Wei ciddiyetini toparlayıp adama baktı. "Tahmin ettiğimden daha çabuk toparlanmışsın." dedi Shen Wei'ye hitaben. "Ölmemiş olman büyük şans." Chu'nun şaşkınlıktan düşen savunmasını kolayca aştı ve Shen Wei'in omzuna dostça vurdu. "Artık sen de bir Dixing insanısın... siyahlı elçi."

"Ne verdin ona?" diye sordu kendisini toparlayan Chu saldırmak üzere pozisyona geçerken.

"Farklı Dixing insanlarından alınan örneklerle yeni bir güç doğdu." dedi yaşlı adam. "Öğrenme gücü. Diğer Dixing insanları sadece tek bir yeteneğe sahipken bu güç, tüm yetenekleri öğrenmeye olanak sağlıyor. Üzerinde denediğimiz birçok Dixing insanı maalesef şuan hayatta değil ama sen, Shen Wei. Bu güce rağmen hayattasın." kafaları karışmıştı. Yaşlı adamın böyle bir gücü neden bir düşmana bağışladığını anlamamışlardı. "Güçlerini kullanmayı öğrenmek için kısa bir süren var genç adam. Bu süreyi iyi değerlendir çünkü ben, yaklaşmakta olan savaşı daha fazla erteleyemem." ve birşey demelerine izin vermeden onları yerde bir anda beliren geçide attı.

Lin Jing'in laboratuvarına dağılmış bir şekilde döndüklerinde yeni bir yüzle karşılaşmışlardı. Zhao Yunlan, heyecan içerisinde Shen Wei'ye sıkıca sarıldı. Özlem içerisinde birbirlerini öpüp kokladılar.

"Neler oldu?" diye sordu ekşimiş suratlara bakarak. Sonra bakışları bir kişinin üzerinde durdu. "Bunun ne işi var burada?" diye sordu dişlerinin arasından. Hızla atılıp Chu'yu yakasından yakaladı ve duvara yapıştırdı. Chu gücünü kullanıp Yunlan'ı kendisinden uzaklaştırdıktan sonra olan herşeyi uzun uzun anlattılar. Hikaye bittiğinde Zhao Yunlan boş gözlerle yeri izliyordu. Sindiremiyordu.
Bakışlarını sevgilisine çevirdi ve özür dilercesine baktı. Shen Wei'in elini elleriyle sardı.

"Nasılsın peki?" Shen Wei yorgunca gülümsedi.

"İyiyim. Yaşıyorum ve geri dönebildiğim için mutluyum." Zhao Yunlan gülümsemesine karşılık verdi ve genç adamı kollarının arasına çekti.
Yunlan, yukarıda yaptıklarını da anlattığında bilgi alışverişi tamamlanmıştı. Şimdi, ne yapacaklarını düşünüyorlardı kara kara.

Lin Jing, Shen Wei'nin üzerindeki dinleme cihazını kurcalıyordu. Ses kayıtlarının arasından işlerine yarayacak olan bilgileri seçiyor ve ayırıyordu. Chu bir köşede tanışmaya oldukça hevesli görünen Guo ile muhabbet ediyor, Zhu Hong ve Da Qing başka bir köşede durum değerlendirmesi yapıyorlardı.

"Nasıl hissettin?" diye sordu Yunlan Shen Wei'yi güçleri hakkında sorguya çekerken. Shen Wei avuçlarına baktı.

"Da Qing, Zhu Hong, Lao Chu... Onlar beni korumak için çırpınıp dururken hiçbir şey yapamamak kanıma dokundu, öfkelendim. Bir anda damarlarımda dolaşan gücü hissettim ve... ve o gücün avuçlarımda toplandığını hayal ettim. Sonra ise bıraktım, gitti." Yunlan etkilenmiş gibiydi.

"Yine yapabilir misin?" diye sordu. Shen Wei bilmiyorum anlamında omuz silkti. "Dene hadi."

"Ya size zarar verirsem?" diye sordu Shen Wei tedirgince. Zhao Yunlan güven veren bir gülümseme sundu.

"Geçen sefer onlara zarar vermedin ama, değil mi?" Shen Wei gülümsedi ve avcunu yüzünün hizasında tuttu. Gözlerini kapatıp bedeninde bir güç kırıntısı aradı. Buldu da. Geçen seferki öfkedendi belki ama bu sefer Zhao Yunlan'a duyduğu sevginin yoğunluğu yol gösterdi ona. Avuçları karıncalandı, siyah ve dumanlı bir küre belirdi. Zhao Yunlan şok içerisindeydi. Shen Wei, gözleri kapalı olmasına rağmen etrafı görebildiği için şaşkındı.
Shen Wei sonunda küreyi yok edip gözlerini açtığında Yunlan hafifçe gülümsedi.

"Lin Jing. Yeryüzünde iyi huylu kaç tane Dixing insanı varsa hepsini buraya topla. Zamanımız kısıtlı."

Bazı yerleri aceleyle geçiyorum gibi ama sanırım iyi gidiyorum? Dersler yüzünden aksamalar oluyor bu konuda üzgünüm ama yapabileceğim bir şey yok.

Umarım beğenmişsinizdir!

For A Week (Weilan BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin