High School (7)

509 44 18
                                    

Shen Wei, hiç olmadığı kadar mutluydu. Bir hafta kadar önce yaşadığı, hayatında derin bir iz bırakacağına emin olduğu o olay Shen Wei'ye hayal bile edemeyeceği güzellikte birisini hediye etmişti.
Zhao Yunlan'ı.
Birbirlerine duydukları sevgi her geçen gün katlanıyordu. Gözleri birbirine her değdiğinde birbirlerini ilk gördükleri anki kadar heyecanla doluyorlardı.
Herşey çok güzel gidiyordu.

O sabah, o güzel günlerden birisiydi. Shen Wei bir haftanın ardından görevine geri dönüyordu. O akşam orada olan olayı herkes çok farklı bildiği için Shen Wei'nin başı ağrımayacaktı.
Zhao Yunlan sayesinde olay, Mingyang Jiang Shen Wei'ye öldürmek için saldırmış gibi duyuldu. Jiang'ın Shen Wei'ye olan ilgisini gerçek aşk gibi bilen birkaç öğrenci dışında kimsenin kafasında soru işareti kalmamıştı. Neredeyse herkes zavallı profesörlerine üzülüyordu.

Shen Wei okula girdiği an birçok geçmiş olsun dileği ve hediyelerle karşılandı. Genç adam öğrencilerinin bu sevgisiyle karşılaşınca duygulandı, kalbi yumuşadı. Yüzüne yerleşen buruk gülümsemeyle birlikte hepsiyle elinden geldiğince muhabbet etti ve odasına girdi. Aldığı bir kucak dolusu hediyeyi yerleştirdiği sırada kapı çalınmadan açıldı. Gelen kişiyi azarlamak üzere arkasına döndüğünde biricik sevgilisinin gülen yüzünü görmeyi beklemediği için şaşırdı.

"Çalışıyorsun sanıyordum." dedi sevgilisini sıcak bir sarılma ve derin bir öpücükle karşıladıktan sonra.

"Hiçbir iş senden önemli değil." dedi Zhao Yunlan ve kollarıyla sıkıca sarmaladı. Bir süre sessizce öyle dikildiler.
Günlük rutin haline getirdikleri bu sessiz sarılma olayı ikisine de iyi geliyordu. Zihinleri tazeleniyor gibi hissediyorlardı. "Seni iyi karşıladılar mı?"

"Tahmin edemezsin, şu hediyelere baksana." Yunlan, Wei'nin işaret ettiği yığına baktı. Eski kitaplardan tut çiçeğe kadar birçok şey vardı. "Geçmiş olsun dileklerini iletirken bile hepsi kelimelerini özenle seçmeye dikkat ediyor gibiydiler."

"Yaşadığın şeyler ağırdı, senin kırılmandan korkmuşlardır." Shen Wei onu başıyla onayladıktan sonra güldü.

"Bu olay bana senin gibi güzel bir hediye verdi, belki de bu yüzden kalbimde hiçbir üzüntü yok." Zhao Yunlan o an eridi. Odadaki rahat deri koltuğa attı kendisini ve elini kalbine koydu.

"Sen böyle şeyler söylemeye devam edersen kalp krizi geçireceğim." neşeyle kıkırdadılar.

Derin bir sohbete daldıkları sırada çalan kapı ikisini de kendilerine getirdi. Zhao Yunlan, kollarına aldığı sevgilisinden istemeyerek uzaklaştı ve koltuğun öbür ucuna kaydı hızla. "Gel." diye seslendi Wei. İçeri giren kişi Zhu Hong'dan başkası değildi. Wei, Yunlan'ın gülümsemesinin solduğunu gördü.

"Geçmiş olsun Profesör Shen." dedi Zhu Hong ve kucağındaki çiçekleri genç adama uzattı. Shen Wei çiçekleri diğerlerinin yanına koymak üzere arkasını döndüğünde Zhu Hong flörtöz bir havayla Yunlan'a baktı. "Sen de mi buradaydın Kun Lun?" diye sordu genç kadın sanki yeni fark ediyormuş gibi. "Seni evinden çok burada görüyorum sevgili komşum." Shen Wei tekrar eski yerine oturduğunda genç kadın geniş deri sandalyelerden birisine kuruldu.

"Kun Lun?" diye sordu Shen Wei şaşkınca. Kadının hala bilmiyor oluşunu garipsemişti. Zhao Yunlan iç geçirdi.

"Evet, Profesör. İsmini biliyorsunuz sanıyordum?" Shen Wei hafifçe güldü.

"Fazlasıyla iyi biliyorum Bayan Zhu Hong. Tahmin edemeyeceğiniz kadar iyi hemde." Zhu Hong, Shen Wei'nin neyi ima ettiğini anlamadı. Zhao Yunlan oturduğu yerde doğruldu.

"Baksana Zhu Hong, lisedeyken Zhao Yunlan diye birisi vardı onu hatırlıyor musun?" Zhu Hong'un yüzü buruştu.

"Hatırlamaz olur muyum? O salak yüzünden dalga konusu olmuştum." Konu işte o an Shen Wei'nin ilgisini çekti. İkisinin komşu olduğunu biliyordu ama liseden tanıştıklarını bilmiyordu.

For A Week (Weilan BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin