%12 - blind date

470 83 98
                                    

"Merhaba," restoranta girip, kör randevumu ararken garsonlar tarafından yanına götürüldüğüm genç, karizmatik bir sesle konuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Merhaba," restoranta girip, kör randevumu ararken garsonlar tarafından yanına götürüldüğüm genç, karizmatik bir sesle konuştu. "Ben Jiwon."

"Ben de Lalisa. Memnun oldum, Jiwon." Elini sıktım ve sandalyemi çekişini izledim. Oturduğumda hafifçe geri itti lakin ben sandalyenin havalandığını hissettim.

Uzundu, üstelik yakışıklı ve güçlüydü.
Gerçek bir aşık.

"Ben de memnun oldum." Sesi kısa bir süreliğine kulağıma çok yakındı ardından nefesini hissettim. Ancak hemen uzaklaştı,bu nedenle art niyetsiz oluşunu anladım.

Menüdekilere göz atarken, nazik tavırlı orta yaşlı bir garson yanımıza yaklaştı. Güzel bir mekandı, beklentimi yüksek tutarak kaliteli bir gül şarabı rica ettim, yanında büyük bir tabak kremalı, mantar ve tavuklu fettuccine istedim.

Jiwon ise orta pişmiş T-bone ve kırmızı şarap tercih etti. Şişe açtırmamış, şarabı bardak sipariş etmiştik.

"Kaç yaşındasın, Lalisa?" Resmi bir şekilde konuştu lakin sesi samimiydi.

"Yirminci yaşıma geçen yılbaşından önce basmıştım." Gülümsedim, önümdeki büyük kumaş peçeteyi, kucağıma serdim. Kısa elbisem, sade ve gösterişsiz kesimi, göze batmayan soluk moru ile bacaklarımın küçük bir kısmını örtüyordu. "Peki ya sen, Jiwon?" dedim, ellerimi masada birbirine yerleştirerek.

"Ben yirmi beşime gireceğim yakında, bana oppa⁽¹⁾ diye seslenmelisin." Güldüm, onunda yüzünde eğlenceli bir gülüş vardı. Yiyeceklerimiz gelene kadar sakince muhabbet ettik, birbirimizi tanımaya çalıştık ve fark ettim ki kör randevu veya değil, seni aşağılamayan, düşüncelerine saygı gösteren bir karşı cinsle vakit geçirmek düşündüğümden daha eğlenceliydi.

"Pekala, neden şu zamana dek sadece bir erkek erkek arkadaşın oldu?" Bir et parçasını ağzına attığında yemek geleli saniyeler olduğundan aç olduğunu düşündüm.

"Birine aşık oldum ve o," yutkundum. Konunun açılmamasını o kadar çok isterdim ki. "Bilirsin beni reddetse de, atlatamadım."

"Şimdi?" Şarabından bir yudum aldığında, etrafta gözlerimi gezdirdim. Gözlerine bakarsam, yine Taehyung için ağlamaya başlayacağımı biliyordum.

"Atlatmak için hiç olmadığı kadar çaba sarf ediyorum. İlk defa kör randevuya çıktım." Konunun beni üzdüğünü fark etse de, sessizce mırıldanmakla yetindi.

"O gerçek bir kaybeden ya da ahmak olmalı. " Yanaklarımın kızardığını hissetmedim bile.

"Pek sayılmaz," dedim, kısık bir sesle. "Şu an mutlu." Gözlerini tüm sevecen tavrını yıkıp geçecek şekilde, kıstı. Tehlikeli, tecrübeli bir bakışla suratıma baktı.

"İnsanlar kaybettikleri şeyleri, zamanla anlar. Şu an mutlu lakin yakında, üzülecek." Derin bir sesle konuştuğunda, onun bu olayla ilgili bir yarası olduğunu anlamıştım. İçerisinde bir yudum şarap kalan bardağı dudaklarıma götürdüm. Konuyu samimiyetsiz, yamuk gülüşümle kapatmaya çalıştım.

OtioseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin