%31- violence

171 25 45
                                    


"Hey, nasılsın kızım?" Lisa aramayı yanıtladığında, Chaeyoung neşeli sesiyle onu yanıtladı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hey, nasılsın kızım?" Lisa aramayı yanıtladığında, Chaeyoung neşeli sesiyle onu yanıtladı. 

"Ben," bir süre duraksayıp durumu tarttı Lalisa. Denizin karşısındaydı ve güneş vücudunu ısıtırken oldukça lezzetli bir kokteyl içiyordu. "Ben çok iyiyim, Chae. Galiba ilk defa bu denli faydalı bir öneride bulundun." 

"Ooops! Kızım, senin şu patavatsız ağzın! Kalbim kırılacaktı lakin bunun için fazla esnek." Lisa kıkırdadı ve uzattığı bacaklarını çevirip şezlongdan kalktı. Bardağı bitmek üzereydi, yenilemek için sahil barına ilerledi. Ortalıkta gezen garsonlara neredeyse acıyordu çünkü zavallı insanlar gülümemelerini sabit tutmaya çalışırken ellerindeki tepsiyle koşuşturuyor ve alınlarındaki teri silmeye bile zor zaman buluyorlardı. 

"Buraya gelmeyecek misin?" Lisa, telefonun mikrofon kısmına elini yerleştirip içkisini yeniletti. 

"Oh, aslında bunu gerçekten istiyorum ve belki yarın ödev teslimden sonra gelebilirim." Chaeyoung o sırada dersten yeni çıkmıştı ve kitaplarını kucaklamaya çalışıyordu. Derslik hızla boşalırken yakın arkadaşıyla sohbet ederek toparlanmaya devam etti. "Tanrım, baban hala eskisi kadar ateşli mi?" 

"Chae, babamdan uzak dur lanet olası!" Chaeyoung kocaman bir kahkaha attı ve oturduğu sırada bir şey bırakıp bırakmadığını kontrol ettikten sonra kapıya döndü. Ancak görmeyi beklemeyeceği yegane insan orada, kapıya yaslanmış kendisini izliyordu. Chaeyoung, konuşmayı duyup duymadığını merak etti. 

"Hey, Lice. Seni sonra ararım, olur mu?" Lisa bardağını almış, siyah pahalı gözlüklerinin arkasından şezlonguna giden yolu izliyordu. 

"Pekala. Dikkat et, kicibe. Seni seviyorum." Chae, aceleyle yanıtladı. 

"Ben de, sürtük."

Telefon kapandığında Lisa kısa bir süreliğine mesajlarında gezindi. Jiwon'dan gelen mesaja gözleri takılsa da, hemen telefonu kilitleyip plaj çantasına fırlattı. Kafasını dinlemesi gerekiyordu ve Jiwon ile konuşmak onu sallayacaktı. 

Lisa'nın duygusal karmaşasının bir benzerini kilometrelerce uzakta, yakın arkadaşı da yaşıyordu.

"Tanrım! burada ne yapıyorsun, Kim Taehyung?" Chaeyoung, sert bir sesle konuşurken güçlü adımlarla kapıya yürüdü. "Bu ne sikim?"

"Nerede?" Taehyung üzerine siyah bir metal grubu tişörtü giymişti ve başında siyah bir bandana vardı. Üzerine şeker pembesi mini eteğini ve beyaz tül gömleğini giyen Chaeyoung onun yanında böbreğini çaldıracak küçük bir çocuk gibiydi. 

"Anlamadım?" Chae, ani soruyla saf bir şekilde adama baktı. Taehyung, bir anda yumruğunu dersliğin kapısına vurdu ve Chaeyoung korkuyla geriledi. Taehyung her geçen gün biraz daha korkutuyordu kadını. Mesajlaşmalarının üzerinden geçen her gün, Taehyung ona Lisa'yı soran mesajlar atmıştı. Chae sadece geçiştirse de, adamın kayıtsız karakterine aykırı düşen ilgili soruların onu gerdiğini hissedebiliyordu.

OtioseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin