%22 - watching the hurricane

493 77 133
                                    

Üniversitemin kitap kokan kütüphanesine güzel bir haftasonunun ardından, keyifle girdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üniversitemin kitap kokan kütüphanesine güzel bir haftasonunun ardından, keyifle girdim. Geçen hafta kendi çapımda Taehyung'a veda etmiştim ki bu kolay değildi ve geçen bir haftalık süreçte kendimi sürekli yormuştum.

Aklıma onun dalgalı, güneşten daha çok gözümü kamaştıran saçları mı geliyor; hemen bir kitabın ilk sayfasına saat ve günü yazıyor soluksuz kitabı okuyordum. Kitabı okurken aklıma gelmesin diye asla romantik okumamıştım ki bu hiç ama hiç kolay değildi çünkü ben gerçek bir romantiktim, Stephan Hawking'in kitaplarını, hatta Hitler'in meşhur manifestosu gibi alakasız eserlerle vakit geçiriyordum.

Aklıma onun koyu pembe, şekilli dudakları ve güzel çene kemikleri mi geliyor; bir koşu spor çantamı alıyor ve annemle beş yıllık üyeliğimizi yaptırıp toplasan on kere gitmediğimiz spor salonuna koşuyordum. Dinlediğim müzikler, bana onu çağrıştırmasın diye kendi zevkim bile değildi. Metal açıyordum, böylece ağır metale bile sempati duymaya başlamıştım.

Aklıma onu, babaannesi ile beraber büyükbabasının mezarında görüşüm ve onun bir inci kdar berrak gözyaşları mı geliyor; oturup sigaramı içerken umutsuzca ağlıyordum...

Onu tamamen aklımdan çıkarmanın imkansız olduğunun bilincindeydim, o benim en büyük paradoksumdu ve ben sürekli ona dönüyordum. Lakin haftanın yedi günü ve uyumadığı zamanlar haricinde her dakika onu düşünen kızın yerine, onu aklından atmak için çabalayan kızın varlığı bana güçlü hissettiriyordu.

Hayır, onu sevmek güçsüzlük değildi. Hiçbir zaman böyle hissetmemiştim. Sevmek asla güçsüzlük olamazdı lakin benim güçsüzlüğüm onun için çektiğim acının artık beni parçalamasıydı.

Onu ilk defa fark ettiğimde sıradan bir lise öğrencisiydi. Üçüncü sınıfın yaz tatiline kısa bir süre kalmıştı ve son sınavlarımız henüz bitmişti. Onlar için ise sırada büyük sınav vardı ve o, tembel bir öğrenci olduğunu gösterecek şekilde sürekli bahçeye iniyor ve dostlarıyla eğleniyordu. Ders çalışırken, sınıfın camından aşağı baktığım sırada gülerek arkadaşının koluna vurduğunu görmüştüm. Öyle tasasız görünüyordu ki imrenmiş ayrıca kalp şeklindeki gülüşüne hayran kalmıştım. Güzel bir gülümsemeydi ve kendimle ilgili yeni bir bilgi daha öğrenmemi sağlamıştı.

Güzel gülümseye sahip erkeklerden hoşlanıyordum.

Okullar tatil olana dek, ders çalışmaktan arta kalan dakikalarımda penceren onu izledim. Beni fark etmesi imkansızdı çünkü ne onunla ilgilenen kızları, ne de bakışları umursuyordu. Çok ilgi çeken biri değildi o zamanlar, cidden sıradan bir suratı vardı lakin öyle garip hareketleri vardı ki bir şekilde tüm bakışları üzerine topluyordu.

Sınava girdiler, sınavdan çıktılar, okul tatil oldu ve ben yaz tatilinde ona benzeyen birisiyle tanıştım. Bu güzeldi çünkü ona sadece bir heves gözüyle baktığımı düşünüyordum. Tasasız haline, gülüşüne ve eğlenceli oluşuna kapılmıştım, şansa bakın ki bunların hemen hemen aynılarına sahip Baekhyun beni kesinlikle tatmin etmemişti. Onun gülüşünü görünce içimde kıpırdanan bir şey yoktu, eğlenceli hareketlerine gülüyordum ancak tüm bu davranışları aklıma gelince şapşal şapşal sırıtmadığım da barizdi. Kısacası ilk sevgilimden ayrıldığımda, ona tutulduğumu fark etmiştim. Yine de kesinlikle Taehyung'a bağlı kalmamam gerektiğini, onunla aramda bir şeyler olmayacağını kendime telkin ettim.

OtioseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin