%17 - boys are just/hurt like that

419 74 38
                                    

"Pekala, güzel bebeğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Pekala, güzel bebeğim. Artık maili açmalıyız." Başımı iki yana salladım. Bahar tatili bitmek üzereydi ve kabulümle ilgili mail henüz gelmişti.

Daha doğrusu, yarım saat önce ve ben yaklaşık on beş dakikadır açıp açamayacağım konusunda kararsızdım.

"Ama anne!" Ağlayacak gibi oldum, en son üniversite sınav sonuçları açıklanırken böyleydim. "Ya kabul edilmediysem?" Annem tam yanımdaydı, bürodan saat akşam sekizde gelmiş bana çok sevdiğim kremalı ve sebzeli makarnadan yapmıştı.

"Bebeğim, başvuru yapan herkesten daha yüksek bir ortalaman var ki ortalamana değil üniversiteye girdiğin seneki puanına bakıyorlar. Lütfen artık." Başımı salladım. Sulugöz olmanın en büyük zararı olarak, gözlerim yanmaya başlamıştı.

Maile tıkladım ve mail, ilk defa nefret etmeme neden olacak şekilde hızlı internetimiz sayesinde hemen açıldı.

Kabul edilmiştim.

"Anne," dedim son harfi uzatarak, afallamıştım. "Ben yanlış mı görüyorum?"

Saçlarımın üzerine bir öpücük kondurup yerinden kalkarken, kahkaha attı.

"Hayır, bebeğim. Kabul edilmişsin. Toparlan ve masaya gel de bunu kutlayalım." Kendimi yere bıraktım ve sanki tekrar üniversite kazanmışım gibi bağıra bağıra güldüm. Annem masayı hazırlıyordu, ayak sesleri bir süreliğine uzaklaştığında kilere gittiğini düşündüm.

"Hadi, Lalisa. Kalkman gerekiyor." Bardak seslerini duydum ve bilgisayarı sehpaya bırakıp içeriye yürüdüm, annem sakladığımız kaliteli kırmızı şaraplardan birini açmıştı.

"Anne," bir şişeye bir de anneme bakıyordum. "Ciddi misin sen? Bunları daha özel günlere saklıyoruz sanıyordum." Omuz silkti ve bar sandalyesine oturup, masa olarak kullandığımız Amerikan usülü ada şeklindeki masaya oturdu.

"Bu gayet özel bir gün, Lalisa. Sonunda o çirkef veletten vazgeçiyorsun ve Jiwon ile ikinci randevunuza çıktınız."

Krem rengi sandalyelerden birine kurulduğumda annem, makarnasını ağzına götürdü. Yüzünde öyle mutlu bir gülümseme vardı ki, ben de mutlu olmak zorunda gibiydim.

"Birincisi," dedim, önce merakla şarabın tadına bakarken. "Jiwon ile arkadaş da olabiliriz, bir karara varmadık ve ikincisi ise Taehyung bana yazdı." Annem kaşlarını çattı ve o da şarabından içti. Annem ve ben ciddi şarap gurmelerindendik ve şarap içmeye bayılıyorduk.

"Ne yazdı, peki? Sevgilisi yok mu bu çocuğun?" Başımı salladım.

"Evet, var. Ben de o yüzden soğuk konuştum. Çok zordu, anne. Her an onu sevdiğimi söyleyecek gibiydim ve ellerim titriyordu çünkü ilk defa bana mesaj attı ve bomba kısım şu, kıskanmış gibiydi."

"Anlamadım, niçin kıskandı?" Yüzümü dikkatle incelerken yerimde dikleştim.

"Jiwon ile ilk randevumuzda bizi görmüş, bana onu sevdiğimi söylediğimi ancak başka erkeklerle gezdiğimi söyledi. Sonra profil fotoğrafımı değiştirdim ve Jiwon ile bir fotoğrafımızı koydum. Hemen sonra bana güzel olduğumu söyledi. Yani dolaylı yoldan." Annem sırıtmaya başladığında kötü haberi verdim. "Artık egosunu tatmin etmediğim için üzgünmüş."

OtioseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin