-Almilla’nın Bakış Açısı-
Şebnem şarkıyı bitirince tüm bar ile beraber alkışlamaya başladık. İnanılmaz güzel söylemişti! İçimden evrene gönderdiğim pozitif enerjilerin işe yaradığını düşünüyordum çünkü insanlar ıslık çalmaya ve bağırarak iltifat etmeye başlamıştı.
Uzun alkış merasimi devam ederken omuzuma dokunan bir elle irkildim. Aniden arkamı döndüğümde benden yaklaşık 10 santimetre kadar uzun, küçük gözleri ve büyük gülümsemesi olan bir adamla karşılaştım.
“Almilla!” diye bağırırken kaşlarımı çatarak yüzüne anlamsız bakışlar gönderdim. Adam, tek kaşını kaldırdı.
“Tanımadın mı beni?” Başımı olumsuz anlamda salladım.
“Özgür ben. Özgür Sağlam.” Ne?
GEÇMİŞ
Ben Almilla Peker.
Çoğu yaşıtımın aksine, boyama kitapları yerine astroloji kitaplarıyla ilgilenen, falında çıkanları yaşayacağı günleri bekleyen, psişik bir kızım. Ayrıca annemin verdiği yoga dersleri sayesinde küçük yaşlarda da yoga yapmaya başladım.
Annem 30’lu yaşlarında, benim gibi kıvırcık ve turuncu saçları olan gayet alımlı bir kadındır. Kendisi de doğal taşlar, evren ve yoga ile oldukça içli dışlı yaşayan biridir. Her gün İzmri Güzelbahçe’de bir yoga merkezinde, yetişkinlere yoga dersi verir. Benim de yapmaktan en çok hoşlandığım şey, onunla beraber yoga merkezine gidip, yoga yapmaya çalışmaktır.
Yine annemin yanına gittiğim haftasonlarının birinde annem büyük ve aynalı bir salonda ders verirken, aralık duran kapıdan yaptığı hareketleri izleyerek taklit etmeye çalışıyordum. O sırada “Yine yanlış yapıyorsun.” diyen alaycı bir ses duyarak, irkildim. Oturduğum yerden ayağa kalkıp, arkamı döndüm. Tabii ki oydu, kaşlarımı çattım.
O da babası, annem gibi ders veren bir öğretmen olduğu için gelmişti. Kim o diyeceksiniz... Tabi ki de ‘o’ iğrenç şakaları ve laubali tavırları olan afacan “Özgür Sağlam”dı.
En sinirli ses tonumla “Sen kendine bak!” dedikten sonra yüzümün önüne düşen kıvırcık saç tutamına hızlıca üfleyerek önüme döndüm. Bir bacağımı yukarı kaldırdım ve annemin yaptığı hareketi taklit etmeye devam ettim. Özgür de yanıma gelerek içeriye baktı.
“Öyle değil...” Kendisi de annemin yaptığı hareketi yaptı. “Böyle...” Tekrar kaşlarımı çatarak ona baktım.
“Kes sesini!” Güldü.
“Yanlış yapıyorsun Almilla, bacağını daha yukarı kaldırman gerek.” Söyledikleri kafamı karıştırmıştı, anneme daha iyi bakarak bacağının nerede olduğunu kestirmeye çalıştım. “Haha! Ne oldu bak, haklıyım değil mi?” Gözlerimi kısarak sinirli bir şekilde Özgür’e döndüm. Havada olan bacağımı yere indirip yüzümün önündeki saçları hızlıca ellerimle, geri attım.
“Ben gidiyorum!” Tam bir iki adım atmıştım ki Özgür kolumdan tuttu. Yüzüne baktığımda masum bakışlarla bana bakıyordu. “Tamam ya, özür dilerim. Şaka yaptım. Sen en güzelini yapıyorsun, yoga prensesi!”
ŞU AN
Tam karşımda duran, yıllar öncesindeki anılarıma ait adama cevap verecektim ki sahneden inen Şebnem yanımıza geldi.
“Hadi gidelim hemen.” Şebnem’e baktığımda pek de iyi görünmüyordu. Muhtemelen yorgundu. Şebnem’e ‘peki’ anlamında gözümü kırparken ikimizin de bakışları Özgür’ün yanına gelen iki çocuğa kaydı. Çocuklar da ağızını açamadan Kainat lafa girdi.
