🌹

389 129 45
                                    

Vişne suyumdan bir yudum alarak, sakinleşmeye çalıştım. Burak denilen o çocuk bana o kelimeleri gülerek söylemişti ve beni o kelimler beni gerçek anlamda etkilemişti. Hayatımda hiç bu kelimeleri duymadığım için bu kadar garip geliyordu. O anlarda kalbimin ritmini dengeleyememiştim. Tüm bu düşüncelerden sıyrılıp, hemen bilgisayarımın başına oturdum.

Tumblr'da biraz gezindim ve çok güzel gönderilerle karşı karşıya geldim ve hemen beğenme tuşuna bastım. Şu son zamanlarda gerçekten kendimi sosyal medyalara adamıştım. Sosyal medyada çok fazla geziniyordum ve harika gönderilerle karşılışıyordum. Aslında benim şimdi oturup ders çalışmam gerekiyor fakat ben oturup sosyal medyada geziyorum.

Üç gün sonra okullarımız açılıyor ve ben hiç heyecanlı değilim. Okulumun bu sene değişmesini hoş karşılamıştım. Diğer okulum da çok güzeldi ama çok uzaktı. Bu yüzden okulumun İlayda ve kardeşlerimin okuluna alınmasında bir sorun görmemiştim. Bir an önce okulumu bitirip, üniversiteye gitmek istiyordum. Üniversite hayatını aşırı derecede merak ediyordum. Benim aksime İlayda çok heyecanlıydı. Sürekli okulda beni bir sürpriz beklediğini dile getiriyordu. O sürpriz eminim saçma sapan bir konudur. Ben ise o saçma konuyu sebepsizce merak ediyordum.

🌙

~ 3 Gün Sonra ~

Sabahın erken saatlerinde tekrar alarmım ötmeye başladı. Erken olmasının yanı sıra çok yorgundum. Dün geç saatlerde uyumuştum ve bu benim sabaha yorgun uyanmamı sağlamıştı. İlayda başımda bir alarm misali bağırıyordu :

" Eylül, kalk artık. Daha saç yapacağız, makyaj yapacağız, elbise seçeceğiz. Okula geç kalacağız. "

Sonunda pes ettim ve kalktım. Uyanmadan İlayda'nın beni yalnız bırakmayacağını biliyordum. Hemen banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve duş aldım. Duş almadan okula gidemeyeceğimi biliyordum. Duştan çıktıktan sonra İlayda'nın zoruyla bir bluz giydim. Bana kalsa T-shirt giyer okula giderdim. Kıyafetime özen göstermem ve elime ne geçerse onu giyerim.

Teyzem aşağıda kahvaltı hazırlamıştı ve bugün evdeki yardımcımız Zehra teyze izin almıştı. Zehra teyze yardımcıdan daha çok sevecan bir anneydi. Onun da bir kızı vardı ve bizi kızından ayrı tutmazdı. Ben bu eve geldiğim ilk gün bir anne edasıyla sarılmıştı bana. Her şeyin düzeleceğini ve mutlu olacağımı söyleyerek teselliler vermişti. Bu yüzden Zehra teyzeyi bir anne olarak görüyordum. Hemen aşağı inip güzelce kahvaltımı yaptım ve teyzem bize başarılar dileklerini göndererek evden çıktık. Okula doğru yol alırken İlayda sürekli sırıtıyordu ve dayanamayıp sordum :

"İlayda, neden sürekli sırıtıyorsun ? " diyerek ona sorumu yönelttim. O ise istifini bozmadan bana cevap verdi :

" Bugün çok önemli anlar yaşanacak da onun için sırıtıyorum. " diye cevap verdi. Ben ise şaşkın bir ifadeyle onu izliyordum. Ne demek istediğini hâlâ anlayamamıştım. Fazla uzatmadan yolumuza devam ettik. İlayda'nın ehliyeti vardı ve arabayı o kullanıyordu. İlayda 18 yaşında olduğu için ehliyetini alabilmişti ve teyzem de ona en güzelinden bir araba almıştı. Aynı sınıftaydık çünkü o bir seneliğine sınıfta kalmıştı. Ortaokuldayken devamsızlık sebebiyle kalmıştı. Bu yüzden o benden bir yaş büyüktü. Kırmızı, parlak güzel bir arabası vardı.

Okula vardığımızda okul çok güzel ve ihtişamlıydı. Okula hızlı adımlarda vardık. Okulun içine girdiğimizde okulun ortasında büyük bir koltuk vardı ve hemen sağ tarafında kantin yer alıyordu. Merdivenleri çıkıp sınıfa doğru yol aldık. Tam o sırada bir bedenle çarpıştım ve yere düştüm. Düştüğüm sırada karşımdaki kişi bana elini uzattı. Uzattığı eli tuttum ve ayağa kalktım. Çehresi bana çok tanıdık geliyordu. Bu yüz bana üç gün önce yaşananları anımsattı. Geçenlerde karşılaştığım Burak'tı bu kişi. Aynı sırıtışıyla bana o günü anımsatıyordu. Tam o sırada konuşmaya başladı :

" Görüyor musun Eylül? Allah bile bizi ayırmak istemiyor. " diyerek beni sinirlendirmeyi başardı. Ben de daha fazla susmayıp konuşmaya başladım :

" Ya senin ne işin var burada? Her yerde karşıma çıkıyorsun. Peşimi bırak artık! " diyerek bir nevi onu azarladım. Her yerde karşıma çıkması beni sinirlendirmişti. Ondan kurtulup hızlı adımlarla okula doğru yürüdüm ve arkamdan Burak bağırdı :

" Çok inatçısın Eylül Ateş ama o inadını kıracağım. Kendi ayaklarınla bana geleceksin."



Son GüzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin