''Batarya!Batarya zayıf!''
''Yo yo yo olamaz dostum ne yapacağız?''
''Lanet olsun!Yat yere!''
''İpek Hanım?''
''Öhöm...Buyrun Sedat Bey?''
''İşinizle meşgul olun lütfen hanımlar.''
İpeğin aksiyon peşinde iken kaçıncı kez patrona yakalanışı bilmiyorum ama beni eğlendirdiği kesin İpeğin de pek taktığını sanmıyorum.Birçok konuda düşüncelerimiz eş değer onunla.
''İpek,yaklaşsana biraz.''
''Sence ben kalkıp on adım atıp yanına gelip nefes ver...''
''Tamam tamam orda kal.Sence biz neden bu kadar garibiz?''
''Bence garip diye birşey yok ahbap.''
''Nasıl yani?''
''Yani herkesin garip olduğunu düşünsene o halde herkes aynı olurdu.''''İyi de İpek garip diye bir şey olmasa sence benzer yahut aynı diye kelimeler de olur muydu?''
''Tanımlayamadığın şeylere kelime hazinen yetmediği için garip diyorsun Fecrim.''
''Bu da garip diye bir şeyin varolduğunu kanıtlar.''
''Tezimi çürütmeden işine dön lanet kadın.''
Gülümsedim.İpekle bazen bu tür konulara dalar ve gerçekten uzun uzun düşünürdük.Felsefeye ciddi anlamda ilgi duyuyordum.Bazen yalnız kaldığım zamanlar felsefe tarihi okuyor,geçmişten bugüne kadar yaşanan ilginç olaylara rastlayıp merakla okuyordum.İlginç ama yazmak ve okumak beni çok rahatlatıyor.Belki de Başer'İn farkı beni onlardan daha çok rahatlatmasıydı.Garip olan yazmayı ve okumayı bırakamam onlar da beni ama keşke bu Başer için de geçerli olsaydı...
-Konferans-
''Etrafıma bakıyorum,biraz inceleyince kimsenin olmadığı çok açık.Başer,Özlem,İpek ve birkaç arkadaş dışında.Peki fazlası gerçekten gerekli mi?Düşünüyorum bazen de yalnız mıyım gerçekten ben bunca insanın içinde?Gerçekten yalnız mıyım?Bunları düşünürken gerçekten de hiç öyle olmadığımı yıllar sonra anlamam üzücü oldu.Hayatın anlamını kaç yaşında fark ettiğimize dair bir fikriniz var mı?Bazen anne ve babanızın bilemeyeceğini de hiç düşündünüz mü?On iki yaşına kadar anne ve babamın her şeyi doğru bildiğini belki bütün insanların onları dinlediğini yahut ne bileyim hiç hata yapmadıklarını düşünürdüm.Öğretmenlerdi,sürekli birilerine bir şeyler öğretir sevmedikleri öğrencileri hakkında konuşurlardı.Bence düşünmeliyim,insanlar düşünmeli.Acaba birilerini mi sevmiyoruz yoksa sevmediğimiz özelliği taşıyan insanların bunu yapmasını mı?Yirmi küsur yaşındayım,şimdiye kadar dış görünüşe içtenlikle önem vermeyen hiç kimseyi görmedim.Biri üzerinize kusar tiksinirsiniz ve yakın arkadaşınızın bunu yapmasından da tiksinebilirsiniz o zaman hiçbir anlamı kalır mı?Hayır,demiyorum ki temiz olmayın.Ben sadece içten olmamız gerektiğini söylüyorum.Dünya anlamsız bir yer mi?Çoğunuz evet diyor.Peki bunu anlamlı hale getirmek için çaba sarf ettiniz mi?Bakın şu kahverengi etekli,elinde kahve fincanı tutan hanımın beni onayladığını ve çaba sarf etmediğini kendine itiraf ettiğini görüyorum.Biz insanlar,hep kendimizi suçlamayız.Bu olur tabii lakin hep değil.Biz insanlarda kendimize itiraf edemediğimiz kişisel şeyler barınır.İtiraf etmeliyim ki ilginç yaratıklarız.Bir gün otururken aklımıza nerden geldiğini çözemediğimiz nerden geldim ben,neden yaşıyorum soruları gelir ve bir süre sonra bunların cevabını ancak neden ölüyoruz sorusuna cevap bulabildiğimizde verebileceğimizi anlıyoruz.Evet Hanımefendi?''
''Ölmeseydik Tanrı olurduk,öyle değil mi?''
Her taraftan onay sesleri yükseldi,bazı kadınlar kafasını sallıyordu.Karşı çıktım.
''Hanımefendi hayır bu halde de Tanrı olamazdık çünkü o sonsuzdur lakin başlangıcı da yoktur.Terbiyesizliğimi bağışlayın ama sizin başlangıcınız babanızın çapkınlığıyla başladı.(Gülümsedi herkes,genç kızlar ağzını kapatarak mütevazilikle ama soylu bayanların mimiklerinde en küçük bile kıpırdama yoktu.)Yani kendisini Tanrı ile kıyaslamaya çalışmayan içinde bulunduğum şu insan topluluğu Tanrı olmanın yollarını aramazken sizin bu tür sorular sormanız bu azınlık içinde bile olmasa bile diğerleri tarafından yanlış anlaşılabilir efendim.'' ''İlkokulda olmadığımızdan ve herkesin anlayışla karşılayacağından eminim ayrıca her durumda bir risk vardır ve ben yanlış anlaşılma riskini göze almadıysam bu soruyu sormazdım değil mi?''''Peki nesiniz?''''İnsan,budist bazen.Adam Fawer'ın Empati'sinde olandan.''''Açıklamanız için ve bizi aydınlattığınızdan teşekkürler.''Gülümsedim.Sıra İpekte idi.Konukların dikkatini çeken her konu başlığı açtığımızda ünümüz çoğalıp,üyemiz artıyor ve bu da bize ve diğer konuşmacılara kazanç sağlıyordu.Bu klüpte konuşmacı olmak için bir yılı aşmış üye olmak gerekliydi.Tipini beğenmediysek bir buçuk yıl.''Evet arkadaşlar biraz da toplum sempatizanlarından konuşm...''''Pardon.''Telefonum çalıyordu.Bilin bakalım kim?Ah,tahmin etmesi çok zor öyle değil mi?Ama bu kez Başer değildi,kesinlikle değildi.Tanımadığım bir numara,endişeye kapıldım.Açmak ya da açmamak?Tüm mesele bu.Yabancı bir numara.Korkunç görünüyor.En iyisi kapatıp telefonu sessize alayım.En mantıklısı.''Drrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr''Herkesin size bakması bazen çok utanç verici.''Ben dışarı çıkayım bayanlar,görüşmek üzere''(1)Adet sesli mesaj mı?Bu da neyin nesi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doksan bir promil
RomanceAşk,sevgi,nefret ve geri kalan her şey.Bir adam,onun kahverengi gözleri;masumiyetten uzak insanlık ve güzel bir kadın bu da onların hikayesi