Umudum Part2

2.7K 113 78
                                        

1 hafta sonra...

Hazar'dan;
Göz kapaklarım birbirine yapışmış gibi hissediyordum. Nefes almakta zorlanırken boğazımın kurduğunu  hissettim. Gözlerimi hafifçe aralarken elimi tutan bir eli yeni farketmiştim. Karnımda bir baskı hissettiğimde hafifçe doğruldum. Kuzeyi görmemle gözlerim büyürken bana ne olduğuna anlam vermeye çalışıyordum. En son aptalın biri beni kaçırmıştı. Kaçıyordum. Gerisi yoktu. Kıpırdanmam ile Kuzey başını kaldırıp bana baktı. Uyandığımı görünce gözlerinden geçen o şeyi anlamlandıramasam da gülümsemeye çalıştım. Dudaklarım kurumuştu ve gülümseyince acı veriyordu. Sesimi bulmaya çalışarak konuştum :
"Su! "
Sesim çatallı çıkmıştı. Kuzey beni duyar duymaz ayağa kalkıp başucumdaki sürahiden bir bardak su doldurdu. Yavaş yavaş bana içirirken gerçekten susamış olduğumu farkettim. Kuzey gülümseyerek konuştu:
" Ben annenlere haber vereyim güzelim. Kadın perişan oldu."
Ardından odadan çıkarken annemin ne kadar üzüldüğünü düşünüyordum.
Odamın kapısı hızla açılırken annemi babamı ve yanında doktor olduğunu tahmin ettiğim birini gördüm.
Annem hızla yanıma gelirken sevinçle konuştu:
"Hazar! Çok korkuttun bizi kızım."
Bir yandan ağlarken bir yandan konuşuyordu. Ben de hafifçe gülümserken elini tuttum ve konuştum:
"İyiyim anne. Bir şeyim yok bak."
Nefes almakta çok zorlanıyordum. Sırtımdan vurulduğumu hatırladığımda bunun normal olduğunu farkettim. Akciğerlerim etkilenmiş olmalıydı. Gözlerimi usulca kapattığımda annemlerin dinlenmem ile ilgili bir şeyler konuştuğunu farkettim. Bilincim tekrar beni terkederken kendimi uykuya bıraktım...

Kuzey'den...
Uyanmıştı..
Sevdiğim kız uyanmıştı. Ona bir şey olma korkusunu iliklerime kadar hissetmiştim hastanede. Yorgunluktan tekrar uyuyakaldığında annesi ve babası dışarı çıkmış ben ise yanındaki koltuğa oturmuştum. Uyurkenki masumiyetine hayran kalırken fısıldadım:
"Kalbinin temizini istiyorum."
Onu sevdiğimi söylemeyecektim. Beni sevme ihtimali yok gibiydi.
Masmavi gözleri benim Gökyüzü'm olabilir miydi? Bana ait olur muydu o gözler? Bana aşkla bakar mıydı? Bu ihtimaller oldukça düşük geliyordu.
Oturduğum koltuktan kalkıp hastanenin bahçesine indim. Hava almam gerekiyordu. Temiz havanın kokusunu içime çekerken içimde oluşan huzur ve mutluluk engellenemezdi. O uyanmıştı. Doktor yarın sabah taburcu olabileceğini fakat kendini yormaması gerektiğini söylemişti. Dinlenmesi için elimden geleni yapacaktım. Saat sabahın altısına geliyordu. Birkaç saat sonra çıkabilirdik.

Hazarın kıyafetlerini toparlamış giyinmesini bekliyordum. Artık çıkabilirdik. Kapı usulca açıldığında oraya döndüm. Hazarın koluna girip aşağıda bizi bekleyen ailesine doğru ilerlemeye başladım.
Hazar hafifçe bana dönerek konuştu:
"Beni hastaneye kim getirdi?"
Gülümseyerek cevap verdim:
"Şimdi bunları düşünme güzelim. Ben sonra sana uzun uzun anlatırım."
Başıyla onaylarken küçük adımlar atıyordu. Akciğerleri zarar görmüştü ve biraz fazla hareketinde nefes darlığı çekiyordu.

Eve vardığımızda anne ve babası biraz işleri olduğunu söyleyip evden ayrılırken hazara çorba yapmaya karar vermiş ve mutfağa geçmiştim. Aslında nasıl çorba yapılır bilmiyordum. Ama bir çorbayı yapmak ne kadar zor olabilirdi ki? Tencereye kaynaması için su koyarak başladım işe. Sonra elime geçen sebzeleri doğrayıp içine attım. Tuzunu da atıp kaynamasını beklerken telefonum çaldı. Koray arıyordu. Cevapladığımda konuştu:
"Abi Azra ile birlikte hazarlara gidiyoruz. Nerdesin?"
Hazara çorba yapıyorum demeyecektim tabi ki.
"Gelin koray. Ben hazarın evdeyim."
Telefonu kapattığımda çorbanın kaynamış olduğunu gördüm. Altını kapatıp blenderdan geçirdiğimde güzel göründüğünü düşündüm. Tadına baktığımda hiç de fena değil idi. Bir kaseye koyup yukarı çıktım. Hazar yatakta oturmuş elleri ile oynuyordu. Düşünüyor gibiydi. Çorbayı komodinin üzerine bırakıp yatağa oturdum. Çorba kasesini elime alıp konuştum:
"Evet güzelim ben kendimi yorup sana çorba yaptığım için bu çorba bitecek."
Hazar itiraz etmeden bir yudum aldığında yüzünü buruşturdu.
"Kuzey bunun tadı çok kötü. Kusacağım."
İtiraz istemeyen bir ifade ile birkaç kaşık daha yedirdim. Burnu çorba olmuştu. Biraz aksiyon hiç fena olmazdı. Çorbayı kenara bırakıp hazarın üzerine eğildim. Şaşırırken konuştu:
"K-kuzey n-n-ne yapıyorsun."
Ciddiyetimi bozmadan yaklaşmaya devam ettim. Görüş açıma dudakları girdiğinde kendimi zaptetmem biraz zor oldu. Tam elimi uzattığım anda kapı açıldı ve bir ooo sesi geldi.
Koray gülerek konuştu.:
"Biz yanlış zamanda geldik herhalde. Size kolay gelsin."
Hazar kızarırken bir küfür mırıldandım. Bunlar eve nasıl girmişti lan!

Evet yeni bölüm geldi. Yorumlarınız benim için önemli. Voteyi unutmayın. Teşekkürler...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 08, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YENİ OKULUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin