Asel Ablamı Yiyecek Misin?!

56 6 25
                                    

Yaklaşık yirmi dakika kadar daha gittikten sonra iki katlı şirin bir evin önünde durdular.
"İşte geldik Umuuut! Gel bakalım,tanış benim tontişimle." diye çekiştirdi çocuğu. Avlu (bahçe) kapısını açıp babaannesine seslendi.
"Babaanneee! Kız,biz geldiiiik!"
Avludaki evin kapısından 1.50 boylarında,bembeyaz tenli,yüzüne özenle yerleştirilen kırışıklıkların tamamladığı şirin mi şirin bir kadın çıktı. Ellerini iki yana açıp
"Oy benim güccük guzum gelmiiiş!" diye sevinçle bağırdı. Asel koşa koşa gitti ve kocaman sarıldı babaannesine. İkisinin arasındaki sevgi töreni bitince Asel Umut'u gösterdi.
"Arkadaşım Umut,babaanne." deyince Umut elini öptü kadının.
"Maşallah Umut Bey Oğlum. Serpil ben de. Bizim buralarda Serpil Nene derler bana. Hoşgeldin bakem."
"Hoşbuldum Serpil Nene. Nasılsın?"
"Hamd olsun be oğlum,sen nassın?"
"İyiyim ben de Serpil Neneciğim."
"Gelin hanaya (salon) geçem bakem. Oturun ecik (azıcık)."
"Yok yok babaanne. Dedem evdeyse onunla da selamlaşalım da gidelim biz."
"Gayveye gitti o gızım. Gelmez buyum (daha). Siz şinci (şimdi) gidin madem,öğlen yemeğine annelerle amcane (amcanlar) gelcek ya,o zaman gelirsiniz."
"Tamam madem babaanne. Kal hadi sağlıcakla."
Arabaya biner binmez Umut hevesle konuştu.
"Serpil Nene çok tatlıymış ya! Çok sevdim ben onu."
"Öyledir tontişim benim."
"Ama Allah aşkına hanay ne demek? Bir de buyu mu bugu mu ne vardı?"
"Hanay salon demek. Ama böyle kocaman bir salon. Hanay evin merkezi sayılır,tüm odaların kapısı oraya açılır. Buyuma gelince daha,veya,bakalım,artık gibi birçok anlamı var. Dur buyum,sus buyum,gitme buyum... Kullanıldığı yere göre değişiyor senin anlayacağın."
"Çok değişik. Bakalım daha neler öğreneceğim?"
"Hadi bakalım,çalıştır arabayı da yolu tarif edeyim sana."

Avlunun kapısı açılınca Açelya alt kattaki kapıdan çıktı ve
"Asel Ablaaaa! Babaanne bak Asel Ablam gelmiiiiş!" diye bastı sevinç çığlığını.
Asel'in anneannesi de çıktı geldi yanlarına.
"Anaaam kimlee gelmiş kimleee!"
Asel hemen elini öptü anneannesinin.
"Bu gözel (güzel) oğlan da kim deyive bakem." dedi anneannesi Umut'u göstererek.
"Umut. İzmir'den arkadaşım anneanne." Umut da elini öptü kadının.
"Maşallah maşallah,pek de saygılıymış. E hadi geçin bakem içeri."
Yengesi Gözde içtenlikle sarıldı Asel'e.
"Oy güzelim bu ne hoş bir sürpriz böyle? Hoşgeldin bakalım."
"Hoşbuldum yengem hoşbuldum. Bak size taaa İzmir'lerden misafir getirdim."
Umut başını eğerek
"Merhaba,Umut ben." dedi başını selam verircesine aşağı eğerek.
"Hoşgeldin Umutcuğum,Gözde ben. Arkadaşı falan mısın bizim kızın?"
"Evet evet Gözde Abla. Karşı daireme taşındı da,öyle arkadaş olduk biz de."
"Ne güzel ne güzel."
"Çay içiyoduk gızım biz,size de guyem (koyayım) mi?"
"Ben işin içinde çay varsa reddeder miyim anneannem? Ama sen zahmet etme,ben koyarım bize. İçer misin Umut?"
"Hayır demem valla."
Asel çayları doldururken Gözde Umut'a sorular sormaya başladı.
"Eee Umut,sen de mi okuyorsun?"
"Yok yok Gözde Abla,avukatım ben." Anneannesi girdi araya.
"Maşallah oğlum maşallah. Benim Asel'im okucek de hemşerile  olcek (hemşire olacak) inşallah. Çalışın nenem çalışın. Kolay mı bu zamanda iş bulmak,para kazanmak?"
Gözde sorulara devam etti.
"Sen Asel'den büyüksün herhalde o zaman?"
Umut Asel'in uzattığı çayı alırken yanıtladı soruyu.
"23 yaşındayım ben,3 yaş var işte."
"Hmm... Annen baban ne iş yapıyor?"
"Ben... Onları tanımıyorum... Yetimhanede büyüdüm ben."
"Bak neddin şinci (ne ettin şimdi) sen Gözde ya? Her şeye atlama atlama. Sen onun gusuruna  (kusuruna) bakma oğlum."
"Yok,estağfurullah. Ben alışkınım,dert etmeyin siz."
"Kusuruma bakma ablam sen benim..."
"Yok canım,gerçekten sorun değil."
Asel ortamı yumuşatmak için araya girdi.
"Ee yenge,sünnet çocuğumuz nerede bizim?"
"Yukarıda uyuyor o. Bugün babasıyla Simav'a (Kütahya'nın ilçesi) falan gitti,yoruldu herhalde." Asel
"Açelya,gel bakalım ablam bana." diye seslendi oyuncaklarla oynayan Açelya'ya.
"Hayır. Ben ona gitmek istiyorum. (Umut'u gösterir) Ama kızar diye korkuyorum."
"A-aaa! Hiç kızar mıyım ben Açelyacığım senin gibi bir prensese. Gel bakalım sen bana."
Açelya utana çekine gitti oturdu Umut'un kucağına.
"Yakından daha da güzelmişsin sen Açelya!"
Açelya utangaç ve aşkla karışık gözlerle Umut'a bakıyordu.
"Umut Abiii... Biliyor musun,ben Çağlar Abimin sünnetinde prenses elbisesi giyeceğim."
"Senin prenses elbisesine ihtiyacın yok ki... Sen zaten bir prensessin." Açelya buna pata küte düştü tabi.
"Yaa,Umut Abiii! Ben seni çok sevdiiim."
"Ben de seni çok sevdim prenses."
"Açelya gel guzum sen oyuncaklarınla oyna. Umut Abin rahat rahat içsin çayını."
Açelya 'oyuncak' lafını duyar duymaz Umut'a döndü.
"Umut Abi... Benim şimdi oyuncaklarla oynamam lazım. Sonra konuşuruz tamam mı?"
"Tamam prenses,sen oyna oyuncaklarla. Ben istediğin zaman konuşurum seninle."
Anneannesi başladı konuşmaya.
"Annenler yarın gelcekmiş,öle dedi böyün (bugün). Onlar yokken burda galın bakem bu akşam. Salmam ikinizi de valla."
"Ben de öyle düşündüm anneanne. Öğlen yemeğinde amcamlar falan babaannemlerde toplanacağız,o zamana kadar burada kalırız."
"Eyi eyi  (iyi iyi). Mezere de (mezara;bizim orda her arife günü mezarlığa ölen akrabalara ziyarete gidilir,her bayram köyde olduğum için başka yerlerde var mı bilmiyorum~) öğlen yemeğinden sonra gidersiniz zaten annenle."
"Aynen anneannem,ben zaten bulamam ki mezarları tek başıma. Sahi dedemle dayım nerede?"
Yengesi Gözde girdi araya.
"Kahvede onlar. Klasik dayın işte. Köye gelince akşamları evde mi duruyor?"
"Saat on bir olmuş. Kaç saatlik yoldan geldiniz,yorgun musunuz? Yatak açem mi size ben yukarı?"
Asel Umut'a baktı,Umut Asel'e. İkisi de birbirinin gözlerindeki yorgunluğu görünce başlarını 'olur' der gibi salladılar.

"Yaaa bana ne anne! Ben hem Asel Ablamla hem de Umut Abimle uyumak istiyorum."
"Olur mu öyle şey anneciğim,bak babaannen ikisinin yatağını farklı odalara açtı. Birisini seç canım sen de!"
"Hayır ya hayııır! Ben ikisini de istiyorum!"
"Benimle uyumak ister misin ablacığım? Hem ben yalnız uyumaktan korkuyorum."
"Madem korkuyorsun,Umut Abimle niye uyumuyorsun? Ben de aranızda uyurdum işte ne güzel!"
"Ama prenses,farklı cinsiyetteki insanlar birlikte uyumaz ki."
"Annemle babam niye beraber uyuyor o zaman Umut Abi? Hem el ele de tutuşuyor onlar!"
"Şey gibi düşün prenses, fareyle kedi aynı odada kalırsa ne olur?"
Bu soru Açelya'nın dikkatini çekmiş olacak ki hevesle sordu.
"Ne oluuur?"
"Büyük olan,yani kedi küçük olan fareyi yer." Umut'un bu dediği Açelya'yı korkuttu sanırım ki,gözlerini korkuyla açtı kocaman.
"Ne yani,sen Asel Ablamı yiyecek misin?!"

(Ben bu bölümü çok sevdim😁Kütahyalı olduğum için oradan şeyler de katmak istedim hikayeme☺Umarım bizim Ege ağzından hoşlanmışsınızdır🙋)

Umut'lu Düşler~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin