Belki Ömrün Boyunca?

65 9 12
                                    

Seda Asel'in geldiğini duyunca tam konuşacakken Alya
"Anne,yapma lütfen. Ablam artık yetişkin bir kız ya. Bir sal artık kızı." derken Asel de damladı yanlarına.
"Sanırım ilk kez aynı fikirdeyiz Mualcığım. Anne,senden kurtulayım diye istedim burayı. Yoksa aşkımın burda olduğundan falan değil. Senden ve senin damat arayışından kurtulmak için. Yarın güle oynaya git evden,kimselere de o boş ağzınla bir şeyler uydurup anlatma. Yeter anne yeter. Millete de rezil ediyorsun beni!" 
"Aman be! Kime ne anlatayım ben? Evlen diye didiniyoruz şurada. Kendin bul madem kocanı!"
"E bırak da ben bulayım anne!" Seda
"Üf,neyse ne! Gelin hadi yemek yiyelim. Acıktım ben" deyince konu orada kapandı.

Masada hiç konuşmadılar ve yemekleri yiyip televizyona daldılar. Seda sessizliği fırsat bilip Alya"ya
"Alya,koş dolaptaki dondurmayı kap gel." dedi.
Asel 'dondurma' kelimesini duyunca annesine ufak bir tebessümle baktı. Annesi iyi tanıyor kızını. Zayıf noktasını da iyi biliyor. Hazır ortam yumuşamışken Seda başladı konuşmaya.
"Ben senin iyiliğini istedim be kızım. Evde kalacaksın diye korkuyorum. Bul kendine göre birini,sen de kurtul ben de kurtulayım."
"Aman anne ya! Ne zaman erkek ARKADAŞlarımı görsen hemen damadım diye dolanıyorsun peşlerinde. Yok yok,ben henüz istemiyorum. Zaten doğru zaman geldiğinde doğru kişiyi bulacağım. Evde falan kalmayacağım,söz veriyorum. (ufak bir kahkaha) Ama sen de bu konuyu bir daha açma lütfen,olur mu?"
Seda hafiften huzursuzlansa da
"Tamam anneciğim tamam. Ama bak eğer evde kalırsan gebertirim seniii! " dedi gülerek.
Asel son dondurmayı da kaşığına alıp büyük bir aşk ve son parça olmasının verdiği üzüntü ile karışık,dondurmayla bakıştı. Alya masadaki dondurma kutusunu çöpe atmak için aldığında Seda
"Onu güzelce yıka da yarın giderken götüreyim ben Alya."
diye seslendi. Alya sessizce mutfağa gitti. Asel ise kendini tutamadı.
"Anne,evinde tamı tamına 107 tane saklama kabın var! Rekorlar kitabına girmene 18 kap kaldı. Ve hâlâ dondurma kabında mı gözün var?"
"Bu zamanda tutarlı olmak lazım. Ben ev ekonomisinden anlarım. Saklama kabı ayrı dondurma kabı apayrı. İkisini bir tutamazsın."
"Evet evet,107 saklama kabın olduğundan belli ne kadar tutarlı olduğun Mual Sultan."
O sırada Alya geldi yanlarına.
"İyice yıkadın mı sen o kabı?"
"Yıkadım anne yıkadım. Kuruladım da. Bu arada abla 107 değil,108 saklama kabı oldu. Bugün yine aldı 1 tane."
Alya ve Asel kendi aralarında gülerken Seda ikisini umursamayıp televizyon kanallarında gezindi. İzleyecek bir şey bulamayınca da uykusu geldiğini söyleyip Asel'in yatağını işgal etti.
"Eee abla,biz nerede yatacağız?"
"Koltuktaaa... Ben şimdi nevresimleri bulup getireyim de ayarlarız bir şeyler."

"Hadi abla kendine iyi bak artık. Sakın hasta olma bakalım,sana bakacak kimse de yok artık. İşte o zaman çok ararsın beni de bulamazsın." dedi Alya gülerek. Asel
"Tamam ablacığım tamam. Aman senin eline düşmeyelim biz. En son ben hastayken yaptığın çorba yüzünden midemi yıkamışlardı." dedi ve kocaman sarıldı Alya'ya. Seda
"Aman be kızım,yavaş yavaş öğrenecek yemek yapmayı o daha. Sen gel sarıl bana,hadi bakayım." deyince Asel de dayanamayıp sıcacık sarıldı annesine. Alya da araya girip
"Mual sarılmasıııı!" diye bağırdı. Sonrasında da otobüse bindiler ve gittiler. Annesiyle her ne kadar çok tartışsa da işte o an,o terminalde yarım kaldığını hissetti Asel.
"Acaba gerçekten yarım kalan kısmı doldurmanın vakti geldi mi?" diye söylendi kendi kendine. Yolda tek başına yürürken telefonu çaldı. Arayanın Güney olduğunu görünce keyfi yerine geldi.
"Alo canım... İyiyim diyelim sen nasılsın? Evet evet az önce çıktılar yola çok şükür... Ay evet ya tamamen özgürüm artık... Sen neler yapıyorsun,işler nasıl? Hmm... Anladım canım... Öykü'yle nasıl gidiyor? Yine mi tartıştınız ya? Valla ben bile bıktım sizin şu tartışmalarınızdan... Yok be Güney... Daha dün geldim İzmir'e,ne ara bulacağım birini?Ya aslında düşünmüyor değilim... Doğru kişi... Sence doğru kişiyle tanışınca bunu hissetmez miyim? Zamanla diyorsun yani? Yok yok Alya'yla Yağız ayrılmadılar... Alya garibim annemle nasıl tanıştıracağını düşünüyor çocuğu... Güney...Ben az önce tanıdık birini gördüm de,seni başka bir zaman arasam? Tamam canım görüşürüz."

Caddenin karşısında Umut'u gördü,hemen gitti yanına.
"Naber dalyan çocuk?"
Umut birden şoke olsa da
"A-aaa! Prenses de buradaymış. Mahkemeden dönüyorum, çok susadım da su aldım marketten." dedi elindeki su şişesini havaya kaldırarak.
"Sen ne yapıyorsun, nereye böyle?"
"Annemleri yolcu ettim de,terminalden geliyorum. Nereye gittiğimi inan ben de bilmiyorum..."
"Ne o,pek keyfin yok gibi?"
"Ya aslında Umut,annemden bıkan ben,az önce çok yalnız hissettim kendimi o gidince... Niye böyle oldu?" deyince Umut boş eliyle Asel'e sarıldı.
"Yalnız hissettim dersen darılırım valla! Ben varım ya kız burda!"
"Daha dünden beri varsın,peki ya geçmişteki unutulmayan yalnızlıklarım?"
"Geçmişine takılı kalırsan ne anı yaşarsın ne de gelecek için hayaller kurabilirsin prenses. Ben şuan seninleyim,ve bence şimdilik yeterim sana. Belki de ömrün boyunca?"

(Biraz değişik bir bölüm oldu sanırım? Olsun olsun benim içime sindi.)

Umut'lu Düşler~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin