Sevgilim!

21 2 0
                                    

Asel eve gelince meraklı bakışlara aldırmadan odasına geçti. Umut ise tek tek açıkladı durumu.
"Anlayacağınız Asel size çok kırgın Seda Teyze. Açıkçası ben de sizin bu davranışınızı pek hoş bulmadım. Ama Asel istiyor ki bu konu daha fazla uzamasın, burada kapansın. Yarın her şeye baştan başlayacağız. Umarım, Asel gibi bir kızı daha fazla üzmezsiniz. İzninizle, odama gidiyorum."
Umut en son bunları söyledi ve uyumak için çıktı odasına.

" Umut! Tut şu bıçağı oğlum! "
Diye seslendi Asaf Dede. Kurban kesme işine çoktan başlanmıştı. Öğleye kadar sürecek olan bir açlık savaşına girmişlerdi. Herkeste bir telaş, bir kıpırtı... Kimse boş durmuyor, herkes bir şeylerle uğraşıyordu.

"Böylesi güzel bir kahvaltı yapmadım hayatımda. Her şey mükemmeldi..."
"Bizim bayramlar hep böyledir oğlum. Sen hep gel, hep güzel geçer bayramın."
"Gerçekten Serpil Nine... Sabahtan beri o kadar şey yapmamıza rağmen hiç yorgun hissetmiyorum bile."
"Mübarek gün, mübarek bayram oğlum ondan."
"Asel, annecim... Sofrayı kaldırın da gezin yavrum siz."
"Ee... Daha etlerle iş bitmedi ki..."
"Olsun nenem olsun. Siz gezin, biz yaparız yavaş yavaş."
"Sen ne dersin baba? Gidelim mi biz?"
"Gidin kızım gidin. Dördünüz beraber gezin güzelce."
Alya hemen itiraz etti.
"Yok baba. Biz Buğra'yla arkadaşlarla buluşup takılacağız. Umut Abi'yle ikisi gezsin."
"Eh,peki madem. Ben kızınızı biraz kaçırıyorum o zaman."
"Kaçır nenem kaçır..."
Seda hemen hatırlattı.
"Akşam 7 gibi anneannenlere gelin. Malum ilk gün hep orada oluyoruz. Yemeğe yetişin."
"Tamam anne, yetişiriz."

Yolda giderken Asel'in aklına bir şey takıldı.
"Annem... Bugün niye bana böyle davrandı? Başına saksı falan mı düştü acaba bu kadının? Allah Allah... "
Umut hafifçe gülümsedi.
"Senin değerini öğrendi belki de."
Asel bir an duraksadı.
"Aaaa.... Sen konuştun, tabi yaa!"

"Asel, bu kafe ne kadar güzelmiş böyle." dedi Umut kafeyi incelerken.
"Ben de çok seviyorum burayı. Rastgele keşfettiğim ama aşık olduğum bir yer."
"Zaten hep öyle olmaz mı? Rastgele karşılaşılan şeylere aşık olursun. Bazen bir telefon, bazen bir kıyafet, bazense sevdiğin kadın..." dedi Umut.
"Sevdiğin kadınla... Rastgele mi tanıştın?"
"Rastgele tanışılan insanlar... Daha çok sevilmez mi? Tesadüfler güzeldir, tıpkı senin gibi..."
Asel yaşadığı şokla kahvesini zor yuttu.
"Te... Teşekkür ederim..."
"Çok mu ileri gittim? Ben öyle şey ya-" derken Asel'in telefonu çaldı.
Asel huzursuzlukla
"Melih,arıyor..." deyince Umut bir anda kızın elinden telefonu kaptı.
"Ne var? Niye hala rahatsız ediyorsun kızı? Vermiyorum, n'olcak? Bana söyle bana! Ne diyeceksen bana de! Yok yaa! Bir de ayağına gelelim ha? Ya bi' si*tir git! S*keri-" derken Asel elinden aldı telefonu ve kapattıktan sonra başladı kızgınlıkla konuşmaya.
"Ya Umut sen ne yaptığını sanıyorsun? Bir kızın elinden telefonu lambur gümbür alıp da ana avrat saymak nedir ya? Senin böyle bir şey yapmaya hakkın yok! Kendine gel ve yapabileceklerinin farkına var! Sen kim oluyorsun da bunu yapabiliyorsun?"
Umut tüm bunları duyunca dondu kaldı. Sonra
" Hay a*asını s*keyim böyle işin! Ben kimim ki zaten, değil mi? Ne diye 2 gün önce tanıştığım kızla buralara geldiysem! Hangi akla mantığa sığar ki bu?" diye söylenirken elindeki kahve fincanını ölesiye sıkıyordu. Derken fincanın kırıldığını fark etmemişti bile. Hala küfür ediyordu.
Asel Umut'a kızgınlıkla bakarken elini gördü. Hemen elini tuttu.
" Umut! Ne yaptın sen? İyi misin Umut?"
Umut elini sinirle geri çekti ve
"Ne yaptım ben değil mi ya? Ne diye geldim ki senin peşinden? Ne di-"
"Ya Umut, kes sesini! Elini diyorum!"
Umut elini o an fark etmişti,
"Bir şey yok Asel ya!" dedi ve kalktı ayağa. Gitmek için adımını atacaktı ki Asel bileğinden tuttu. Umut ani bir hareketle elini çekti ve
"Asel, bırak!" diye bağırdı. Hızlı adımlarla arabaya doğru yürümeye başladı. Asel de kafeye parayı bıraktı ve koşa koşa takıldı peşine.
"Dursana Umut! Nereye gidiyorsun?"
"Evime! Belli ki buraya gelmekle büyük bir hata yapmışım."
"Saçmalama Umut! O dediklerim bir anlık sinirle oldu. Hem bak eline... Kanlar içinde... Gel hastaneye gidelim hadi."
"Evime gideceğim Asel, evime!" Umut arabaya binerken Asel elinden anahtarı kaptı.
"Ne yapıyorsun Asel? Ver şunu!"
"Ben kullanacağım arabayı. Geç diğer koltuğa."
"Of Asel! Ver şunu dedim sana."
"Umut, geç hadi!
Asel Umut'u çekeledi ve uzun uğraşların sonunda hastaneye getirebildi.

" Umut, istersen elimi tut. Canın her acıdığında sık elimi... Ki ben de çekeyim acını." dedi Asel elini uzatırken.
Umut pansuman yapılan eline baktı, hemen ardından Asel'e. Canı yanıyordu. İlk başta tutmak istemese de o acıyı çekmek istemiyordu. Asel tam elini geri çekiyordu ki tuttu elinden.
Hemşire
" Yarayı temizledim, şimdi dikiş atacağım. Umarım hazırsınızdır." deyince Umut sakince onayladı.
"Bravo Umut. Ne diye o kadar sıkıyorsun ki fincanı!"
"Sen sus Asel. Zaten hepsi senin yüzünden oldu."
"Benim yüzümden mi? Telefonu lap diye elimden kapan sensin, farkında mısın?"
Hemşire
"Tamam gençler! Sakin olun da işimi halledeyim." diye çıkışınca sustu ikisi de.
Kısa bir süre sonra dikiş işi de bitti ve eli sarıldı Umut'un. Hastane bahçesindeki banka oturdular biraz.
"Umut... Ben, özür dilerim."
"Özür falan dileme. Senin de dediğin gibi, öyle bir şey yapmaya hakkım yoktu. Haklısın."
"Yok yok, hayır. Tamamen haksızım o konuda. Sen benim... İyiliğimi istedin ne de olsa."
"Demek ki istememeliymişim."
"Ya Umut... Gerçekten o dediklerim anlık sinirle çıktı ağzımdan. Sana öyle bir şey der miyim yoksa ben?"
"Dedin Asel. Sinirle de olsa dedin. Ama sen haklısın, hakkım yoktu."
"Vardı Umut, vardı! Her şeyi yapmaya halkın var benim için."
"Neden? Abin miyim, baban mı, sevgilin mi?"
"Sevgilim!"

(Sanırım ilk kez kavga etti bizimkiler😂Sinirlenince küfür eden beni orada yansıtmak istedim, diğer sinirli beni de Asel'e vereceğim😄)

Umut'lu Düşler~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin