Kek İster Misin?

73 8 25
                                    

"N-ne diyorsun sen Umut? Be-ben... Şey..."
"Asel yani her zaman yanındayım... Şey yani,ben seninle olacağım hep..."
""Eee Umut,sen... Senin işin bitti mi?" (konuyu dağıtma çabaları)
"Bugün iş yoktu zaten,sadece bir sanığın dosyasını bıraktım. Bu arada az önce yanlış bir şey söyledim sanırım... Yani doğru aslında ama henüz erken sanırım... Yani,of! Konuştukça batıyorum sanki,ha?"
"Öyle deme ya,konuyu kapatalım olur mu? Yani pek yıldızımız barışık değil bu konuda..."
"Asel... Ben birden şey yapınca zor durumda kaldın,aslında kaldık. Çok an-" Asel sözünü kesti.
"Umut, az önce ne oldu? Unuttum bile ben." dedi Umut'un ellerini onu rahatlatmak istercesine tutarak.
"Ben sana bir şey demek istiyorum aslında... Malum yarından sonra bayram. Ve benim yarın Kütahya'ya,köyüme gitmem lazım. İşte sana ufak bir teklifte bulunmak istiyorum."
"Neymiş teklifin? Merak ettim prenses."
"Bayram için benimle Kütahya'ya gelir misin? Yani,bayramı burada yalnız geçirmeni istemem... Tabi gelmek istem-"
"Elbette gelirim! Hayatımda aldığım en güzel tekliflerden biri desem yalan olmaz sanırım. Seve seve gelirim prenses."
"Yaa,çok sevindim Umut. Bayram için iznin var mı peki?"
"Var var,yarından itibaren 8 günüm var."
"Hah,süper! Ben yarın çıkacaktım yola. Otobüs bil-"
"Benim kızım var ya,gideriz onunla işte. Ne gerek var otobüse? Hem bu saatten sonra bilet falan bulman imkansız."
"O zaman yarın kaç gi-"
"Birazdan çıkalım mı yola?"
"Bi-birazdan mı? Hem bavul falan hazırlamak var şimdi..."
" Ne var ya onda? İki dakikalık iş... Bir saate yolda bil kendini prenses." dedi Umut göz kırparak. Sonrasında arabayı göstererek
"E hadi bin madem,gidelim eve."
"Bineyim binmesine de,çok ani olmadı mı ya?"
"Ne anisi canım? Daha da öne aldın işte gidişini. Ne güzel işte."

"Umuuuut! Acaba bir çift ayakkabı daha mı alsam sence?"
"Ya kızım dört çift aldın zaten,benim toplam beş çift ayakkabım var. Ne yaptın sen ya?"
"Ya Umut köyde ne olacağı belli mi olur? Alt tarafı iki spor iki de topuklu ayakkabı aldım!"
"Ne o,defileye mi çıkacaksın? Ya daaa,dur dur.. Koyun çobanlığına mı terfi edildin?"
"Çok komiksin canım! Sen karışma bana,sus sus."
"İlk başta sen bana sordun kızım ya. İşe bak,ben suçlu oldum arkadaş."
"Ya Umut sen çok beklemekten sıkıldın değil mi? Ondan mı bu huysuzluğun?"
"Yok canım ne sıkılması... Alt tarafı elli dakikadır hazırlanmanı bekliyorum. Sen hiç acele etme,ben beklerim daha seni..."
"Yok yok ben hazırım zaten. En sona ayakkabılar kalmıştı işte. Hadi hadi bitti benim işim, çıkalım yola."
"Tamam hadi sen al çantanı,ben bavulları taşırım" dedi Umut önündeki koca bavula korkuyla bakarak.
"Ben de senin küçük bavulu taşıyayım bari Umut. Beş dakikada hazırladın, ne kadar ağır olabilir ki?"
"Hafif olmasına hafif de ben taşırım,sen bırak. Al sen anahtarı,arabaya geç."
Asel elinde Umut"un fırlattığı anahtarı tutarken
"Tamam tamam,o iş bende." deyip uçtu gitti. Umut ise çaresizlik içinde bavulları arabaya taşıdı.

Umut ikisinin eşyalarını da yerleştirdikten sonra arabaya bindiğinde derin bir 'oh' çekti. Telefonunun saatine bakarak
"14.48 olmuş saat... Ne ara geçti o kadar zaman ya? Daha yeni çıkıyoruz yola... Kaç gibi varırız acaba Asel?"
"Saati 3 saysak yaklaşık altı-yedi saatimiz var gibi Umut. Akşam dokuz-on gibi varırız. Uzun bir yolculuk olacak."
"Ben hiç uzun yola çıkmadım biliyor musun?"
"Oha! Ciddi misin sen Umut?"
"Evet. Ben ömrüm boyunca İzmir il sınırları dışına bir adım bile atmadım."
"Çok şaşırdım şuan...
Umut
"İlk olacak bu..." dedikten sonra sessizce
"Sen de ilk'im olsan keşke..." diye söylendi kendi kendine. Asel anlamadı bu sessiz mırıldanmayı.
"Efendim? Bir şey mi dedin,anlamadım da?"
"Kızım diyorum,acıkmış. Benzin almam lazım. İlerideki benzin istasyonunda duralım. Hem yiyecek bir şeyler alalım,bu yol böyle boş boş geçmez."

Benzin istasyonunda durdular ve ikisi de indi arabadan. Asel hemen planı yaptı.
"Sen benzin işini hallet,ben de bir şeyler alayım. İstediğin bir şey var mı?"
"Yok yok,kafana göre takıl sen."
Asel en büyük aşkı olan abur cuburlara ulaşmanın verdiği mutlulukla güle oynaya daldı raflara. Elinde iki poşet dolusu abur cuburla bindi arabaya. Umut dolu poşetleri görünce şaşırdı.
"Bunların hepsini yiyebileceğimize emin misin Asel?"
Asel bir kahkaha atıp
"Sen yemezsen ben yerim Umut. Merak etme sen." dedi.
Umut gülerek
"Elli kiloluk kızsın,nerene yiyeceksin güzelim sen bunları?"
"Yolculuk sırasında göreceksin canım sen elli kiloluk kızı. Ben yiyorum ama kilo almıyorum,büyük bir yanılgı içindesin sen şuan."
"Hani şu kızların nefret ettiği kişilerdensin yani? Yiyip yiyip kilo almayan?"
"Ayyynen öyle!"
"Ama ben yine de biteceğine inanmıyorum bunların."
"Göreceğiz Umut,göreceğiz."

Asel arka koltuğa bıraktığı poşetlerden iki paket kek çıkardı. Birini açtı ve Umut'a uzattı.
"Kek ister misin?"
Umut Asel'e bakıp onaylarcasına gülümsedi. Keklerini bitirdikten birkaç dakika sonra Umut öksürmeye başladı.
"İyi misin Umut? Boğazına kek falan mı takıldı?"
Umut zorla konuşarak
"Kek... Kek tarçın... Tarçınlı mıydı?!" deyince Asel hiçbir şeyden habersiz cevap verdi.
"Evet,tarçınlıydı."
"Benim... Benim tarçına...Alerjim var Asel!!"

(Umut'u tahtalıköye göndermezsem iyidir😂 Bakalım ne olacak Umut'a☺)

Umut'lu Düşler~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin