13 • fear the truth

1.6K 180 127
                                    

13

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13.Bölüm • Gerçeklerden Korkmak

Sabahın gün ışıkları, dakikalara ve saatlere dökülerek koca bir karanlığı ortaya çıkarmıştı. Gökyüzünde yerini almış olan ay, etrafa cılız ışıklarını saçıyor ve büyük malikaneyi olabildiğince aydınlatıyordu. Bu sanki, karanlığın içinden sokakları aydınlatan sokak lambası gibiydi. Yorgun, durgun ve bağımsız.

Tam da o sırada çalışma masasında son gözlemlerini yapmayı bitiren Jungkook, bulunduğu odanın içindeki küçük camdan gökyüzünü izliyor ve derin derin düşüncelere dalıyordu. Bir zamanlar, Jisoo yanındayken onunla gökyüzündeki yıldızlara saatlerce bakarlardı. Jisoo'nun siyah, dalgalı ve uzun saçları gökyüzüne bambaşka bir manzara katarken, Jungkook gökyüzünü değilde ablasının güzel yüzünü ve saçlarını izlerdi.

Bunun gibi anılar Jungkook'un beynine dolarken genç prens hafifçe tebessüm etti. Ne ablasını, ne de diğer kraliyet üyelerini arkasında bırakmamıştı. Hatta öyle ki, gün boyunca onlar için çalışmış ve yarın bütün bu olanlara "dur!" diyeceği planını yapmıştı. Veliaht prens Jungkook, yarın Jimin'e son darbesini vurmak için yola çıkacaktı. Ve bu yol, eski yönetimi devreye sokacaktı.

Jungkook çalışma masasının üzerindeki dağınıklığı es geçerek dakikalardır seyrettiği camın önüne geçtiğinde bir süre daha öylece gökyüzüne bakarak oyalandı. Aklına sürekli ablasının gelmesi onun içini kemiriyordu. Jimin, Jisoo'ya bir şey yapmış olabilir miydi?

"Eğer düşüncelerim doğruysa ne yapacağım?" diye söylendi Jungkook umutsuzca. Herkesin aradığı bütün güç içinde saklıydı ancak gücünü öylece bekletmek zorunda olması zoruna gidiyordu. Böyle yaptıkça ailesini tehlikeye attığını da biliyordu.

Aradan geçen birkaç saniyenin ardından Jungkook burnuna gelen değişik kokuyla yavaşça odasından çıkarak etrafa bakındı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken, adımlarını mutfağa doğru yönlendirmesiyle görüş açısına giren Chaeyoung ile şaşkınca kapının pervasızına yaslandı.

Sarı saçlarını arkadan küçük bir topuz yapmasına rağmen önüne düşen birkaç saç tutamıyla önündeki yemeği tabaklara dolduran Chaeyoung, şimdi Jungkook için oldukça masum görünmüştü. Arada sırada ayağına takılan uzun ve siyah elbisesinin içinde yemekleri tabaklara koyma işlemini bitiren Chaeyoung, tabakları masaya götürmek için arkasını döndüğü anda gördüğü Jungkook ile afallayarak hızlıca Jungkook'un önünde saygıyla eğildi.

Bu ufak selamlaya şaşıran Jungkook'un şekilli kaşları havalandındığında Chaeyoung gülümseyerek onun yanından geçti ve elindeki tabakları salonda bulunan koca masaya yerleştirmeye başladı. Malikanenin koca mutfağında bildiği birkaç yemeği yapması gerçekten zor olmuştu ve uzun zaman almıştı. Ancak sonunda Chaeyoung işin içinden çıkabilmişti, hemde karşısında onu izleyen bir Jungkook bularak. Jungkook ise sadece öylece duruyordu, kaç dakikadır Chaeyoung'u izlediğini bilmiyordu. Ancak bildiği bir şey varsa sabah söylenilen o sözü unutamadığıydı.

legend あ rosekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin