#ŞEVKET DAĞ#

39 32 10
                                    

🤗Bu bölümü bts_zulal_v çOK İSTEDİĞİ İÇİN YAZDIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ 🖌

Abidelerimizin, özellikle mimarlık sanatının ışıklı eserlerinden olan camilerimizin ünlü ressamı olan Şevket Dağ, 1876'da İstanbul'da Küçük Mustafa Paşa Mahallesi'nde doğdu. Babası, deniz önyüzbaşılarından Çerkez İsmail Kaptan'dı.

Şevket Bey ilk eğitimini Âşık Paşa'da Hacı Ferhat Okulu'nda, orta eğitimini Öğretmen Okulu'nda yaptıktan sonra Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'na girdi. Burayı birincilikle bitirdi. Camilere karşı olan tutkusu yüzünden fırçasını bu konularda kullandı. Bu janrda o derece başarılı oldu ki, yabancı ülkelerden bile takdir aldı. Bazı tabloları Viyana'da, Atina'da satıldığı gibi en ünlü tablosu Japon Elçisi tarafından satın alınarak Tokyo Müzesi'ne gönderildi.
İkinci Dünya Harbi'nin başladığı sırada Almanya'nın Ankara Büyükelçisi olan Von Papen, Şevket Bey'in evine gelerek seçtiği bir cami tablosunu satın aldı ve Berlin'e gönderdi.
Şevket Bey yukarıda belirttiğimiz gibi, dış sanat dünyasında da tanınan bir fırçanın sahibiydi. 1927 yılında Japonya'dan Türkiye'ye (Şuin Natyo) adında ünlü bir ressam geldi. Türkiye'de iki buçuk ay zarfında üçü pano olmak üzere altmışa yakın yağlıboya tablo yaptı. Konu olarak Rumeli Hisarı'nı, Dolmabahçe Sarayı'nı, Cihangir'den bazı manzaraları, kar altındaki İstanbul'u, III. Ahmet Çeşmesi'ni ve eski Türk evlerini tuvallere geçirdi. Bu ünlü Japon ressam, Kız Öğretmen Okulu'nu, Güzel Sanatlar Akademisi'ni, Galatasaray Lisesi'ni de ziyaret ederek, buradaki resim öğretmenleri ile görüştü. Bu arada ressam Şevket Bey'le tanıştı. Onun cami resimlerindeki ustalığına hayran oldu. Hatta Şevket Bey'i Japonya'ya davet etti. Şevket Bey Japonya'ya gidemedi, ama şaheser denilebilecek cami tabloları onun yerine Japonya'ya gitti.
Şevket Bey 1909 Münih Sergisi'nde altın madalya kazanmış, 1933'te Paris'te "Salon des Artistes Français" de üç tablosu sergilenmiş, büyük takdir kazanmıştır.

Son İran Şahı'nın babası Şehinşah Rıza Pehlevi -Atatürk'ün konuğu olarak- 1934 yılında Türkiye'ye geldiğinde, İstanbul'da tarihi eserleri ziyaret etti. Bu arada Şevket Bey'in bir Yeni Cami tablosunu gördü. Tahran'daki Gülistan Sarayı için satın aldı.

Şevket Bey'in orijinal bir imzası vardı. Bu imza bir paletti. Yaptığı tabloların -genellikle- baş tarafına küçük bir palet oturturdu. Bu, onun imzasıydı.

Şevket Bey (palet) imzasına o kadar bağlıydı ki, Rumeli Hisarı'ndaki yalısının cephesine bir palet çaktırmıştı. Oradan geçenler paleti gördükçe bu ünlü ressamımızı hatırlardılar.

Elli yılı aşkın sanat hayatında çok sayıda cami tabloları yaptı. Bu arada Atatürk'ün sezişi ve takdiri ile -bir abideler şehri olan- Konya'dan milletvekili seçildi. Bir devre açıkta kalan Şevket Bey, İnönü'nün önerisi ile ikinci kez milletvekili oldu. Bu defa doğuda Siirt'i temsil ediyordu.
Şevket Bey, ressamlığı yanında güçlü bir resim öğretmeniydi. Ayasofya'da sekiz sene çalıştıktan sonra, çok sevdiği hocalığa döndü. Resim öğretmenliğine 1902 yılında Mahmudiye Rüştiyesi'nde başladı. Sırasıyla Galata, Nişantaş, Aksaray, Feriköy, Koca Reşit Paşa ve Kadıköy Numune Okulları'nda, Vefa, Nişantaş, Galatasaray Liseleri'nde resim öğretmenliği yaptı.
Galatasaray'da, -ünlü ressamımız Fikret Mualla'nın hocası oldu. Fikret Mualla, anılarında Şevket Bey'in ilk dersini şöyle anlatır:

"- Pehlivan yapılı, zarif, iri gözlü ve pos bıyıklı idi. İlk dersimize girdiğinde cebinden üç kurşun kalemle bir çakı çıkarttı. Kurşun kalemin nasıl açılacağını ilk ders olarak gösterdi. Şevket Bey her konunun alfabesinden ve temelinden başlayan bir eğitimciydi."
.......................................................................
.
.
.
.

#RESSAMLARA YOLCULUK#(WATsYS2020)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin