#PAUL CEZANNE#

91 80 1
                                    

Paul Cézanne, 19 Ocak 1839'da Fransa’nın güneyindeki Aix-en-Provence’de doğdu. Louis-Auguste Cézanne ve Anne-Elisabeth-Honorine Aubert çiftinin üç çocuğundan en büyüğüydü. Babası şapka imalatı işiyle uğraştıktan sonra 1848’de kendi bankasını kurdu ve kısa bir süre sonra Aix-en Provence’ın en zengin vatandaşlarından biri oldu. Cézanne, on üç yaşına geldiğinde yatılı öğrenci olarak Aix-en Provence’ın en iyi eğitim veren okullarından Collège Bourbon’a gitti. Burada ileride dönemin en büyük Fransız yazarlarından biri olacak, kendisinden bir yaş küçük Émile Zola ile derin bir dostluk kurdu. 1857’de Aix Resim Okulu’na gitmeye başladı ve hocası Gilbert’in gözetiminde alçı modelleri kopyaladı; canlı modellerle çalıştı. Bu okulun düzenlediği resim yarışmasında yaptığı bir yağlıboya resmi ile ikincilik ödülü kazandı.

 
Ressam olmayı ciddi olarak düşünmeye başlayan Cézanne, babasını razı edememişti. Saygın bir meslek sahibi olmasını isteyen babasının isteği üzerine 1858’de üç yıl okuyacağı Aix-en-Provence’daki Hukuk fakültesine kaydoldu. 1859'da babası Aix-en Provence’ın batısında bulunan 18. yüzyıl tarzı Jas de Bouffan yazlığını satın aldı. Cézanne’ın evi Jas de Bouffan yaşamının en önemli yıllarını geçirdiği ve ilk yapıtlarını verdiği yerdi. Genel itibarıyla iyi durumda olmayan Jas de Bouffan’un restorasyonu esnasında Cézanne’a odalardan birinin duvarlarını boyamasına izin verilmişti. Cézanne salonda dört yarı dairesel niş üzerine yerleştirilen panellere geleneksel bir tema olan dört mevsim alegorisini çizdi. Bu resimler Cézanne’nin bilinen ilk eserleriydi.
 
Zola mezun olduktan sonra Paris’e gitmişti ve mektuplarında Cézanne’i Paris’e çağırıyordu. Hukukçu olmak istemeyen Cézanne ise Paris'te bulunan arkadaşının yanına gidip sanatçı olmanın hayallerini kuruyordu. Sonunda babasının onayını aldı ve arkadaşı Zola'dan da cesaret alarak sanat eğitimi almak için 1861'de Paris’e gitti. Paris’te düzenli olarak Suisse Akademisi’nde resimleri için canlı modellerle çalıştı. Kısa bir süre sonra çalışmalarının ilerlemediğini düşünerek Aix-en-Provence’a döndü. Burada babasının bankasında çalışmaya başladı. Burada da fazla duramadı. Babasının yoğun desteğiyle artık ressam olmaya kesin karar veren Cézanne 1862’de tekrar Paris’e gitti.
 
Yine düzenli olarak Suisse Akademisi’nde çalışıyordu. Daha önce burada tanıştığı, kendisine açık havada çalışmayı öğretecek olan ön izlenimcilerden Camille Pissarro’yla tekrar karşılaştı. Ayrıca Auguste Renoir, Alfred Sisley ve Edouard Manet gibi, kısa bir süre sonra izlenimciler olarak tanınacak sanatçılarla tanıştı. Cézanne kendi dönemindeki sanatçılar için büyük bir ilham kaynağı olan Fransız romantik ressam Eugène Delacroix'ya yakınlık duyuyordu. Onun resimlerinin birçok kopyasını yapmıştı. Mor, Veronese yeşili ve Prusya mavisi gibi artık Cézanne’ın resimlerine de egemen olan renkleriyle Delacroix, Cézanne’ın resimlerini doğrudan etkileyen ressam oldu. Cézanne Delacroix kopyalarının yanında kendisi de hayal ve şiddet içeren resimler üretmişti.
 
Paris’teki ilk yıllarında yaptığı bu karanlık resimler ayrı bir kategori oluşturuyordu. Genellikle edebiyat, mitoloji ya da kutsal kitaplara dayanan bu konuları son derece bireysel ve çarpıcı bir stille tuvale aktardı. Cinsellik, baştan çıkarma, kız kaçırma ve cinayet konulu bu yapıtlara bir saldırganlık ve acımasızlık egemendi. 1860‘ların sonunda bu kaba güç betimlemelerinden sonra bir dizi insanlı manzara resim yaptı.
 
1869'da Cézanne kendisinden on bir yaş küçük Hortense Fiquet ile Paris’te tanıştı. 1870’te Fransa-Prusya savaşı sırasında Hortense’le birlikte Fransa’nın güneyinde Marsilya yakınlarındaki küçük balıkçı kasabası Estaque’a gitti ve savaş bitene kadar orada kaldı. Estaque’da açık hava ve kırlık bölgeleri konu olarak aldı. Renk kullanımı ve dışavurumcu fırça darbeleri açısından ilk dönem yapıtlarından pek farklı olmamakla birlikte doğanın yakından gözlenmesini esas alan bu dönem, Cézanne’ın sanatsal gelişiminde keskin bir dönemeç oldu. İleriki birkaç yıl boyunca resimlerinin en önemli konusu manzara oldu ve bu seçimi hayatının sonuna dek hiç değişmedi.
 
1871’de Paris’e döndü. Kısa bir süre sonra Hortense de geldi ve ertesi yıl oğulları Paul doğdu. 1872’de ailesiyle birlikte Paris’in kuzeybatısındaki Pontoise’a gitti. Burada yaşayan Pissarro ile birlikte çalıştı. Pisarro sanatçıyı açık havada çalışmaya teşvik etti ve Cézanne'ın kariyerinin kalan kısmı boyunca sürdüreceği bu çalışma yönteminin temellerini attı. Pissarro’dan çok etkilenen Cézanne birkaç ay içinde konularını doğrudan doğadan almaya başladı. Pissarro’dan öğrendiği daha parlak renk kullanımı, düzenli fırça vuruşları ve doğanın yakından gözlenmesi, Cézanne’ın sanatına yepyeni bir yön verdi. Pissarro’nun etkisiyle Cézanne daha parlak renkler kullanmaya başladı ve ilk dönemin son derece dışavurumcu konularının yanı sıra, resim tekniğini ve koyu renklerini de terketti.
 
1872 sonunda Cézanne ailesiyle birlikte Pontoise yakınlarındaki Auvers-sur-Oise’e taşındı. İlk ciddi hamilerinden Vincent van Gogh’un doktoru ve dostu Doktor Paul Gachet, Cézanne’ın yapıtlarıyla ilgilenen ve resmini alan ilk kişiydi. Bu sanatsever doktor, kısa sürede Cézanne’ın yapıtlarına hayran olmuştu. Cézanne, Doktor Gachet’nin daveti üzerine 1874 baharına kadar Auvers-sur-Oise’da doktorun evinde yaşamıştı. Aynı sene Cézanne, fotoğrafçı Gaspard Félix Nadar’ın Paris’teki stüdyosunda açılan ilk izlenimciler sergisine katıldı. “Asılmış Adamın Evi” adlı resminin yanı sıra Édouard Manet'nin “Olympia” adlı resmini kendi görüşüne göre yeniden ele aldığı “Çağdaş Olympia” adlı tablosu, düzenlenen bu sergide yer aldı.
 
Cézanne daha sonraki yıllarında Aix-en-Province, Estaque ve Paris arasında gidip geldi. Bu dönemde zamanını kırsalda geçiriyor ve açık hava resimleri yaparak manzara tekniğini geliştirmeye çalışıyordu. Genelde Aix-en-Province’daydı ve 1880’lerin başında yaşamının sonuna kadar işleyeceği Aix bölgesinde uzun bir şerit biçiminde uzanan Saint-Victoire Dağı temalı ilk diziye başlamıştı. Cézanne’ın kızkardeşi Rose ve eşi Maxime Conil, Aix-en-Provence’ın güneybatısında bulunan Bellevue çiftliğine yerleşmişti. Cézanne, Sainte-Victoire’ın bu çiftlikten görünüşünü konu alan çeşitlemelerde yaptı.
 
1886 yılı Cézanne’ın yaşamında önemli bir dönüm noktasıydı. Zola, kahramanı Claude Lantier adlı başarısız bir ressam olan ve Cézanne’dan esinlendiği söylenen L’Oeuvre (Yapıt) romanını yayımladı. Bu durum iki çocukluk arkadaşının arasını daha düzelmeyecek biçimde açmıştı. Aynı yıl Cézanne’ın babası hayatını kaybetti ve büyük bir servet bıraktı. Para sıkıntısı çekmeden yaşama olanağına kavuşan Cézanne Aix-en-Provence’da Hortense Fiquet ile evlendi. Yeni stüdyosunu yaptırana kadar, aile evinde Jas de Bouffan’da yaşamaya devam etti.
 
Çevredeki kırları ve yakın bölgeleri çizerek sade bir hayatı tercih etti. Çok sayıda kendi portresinin yanında eşi Hortense’in birçok portresini yaptı. Cézanne’ın portrelerine Jas de Bouffan’daki işçiler de modellik yapmıştı. Manzara ve portre yanında çalıştığı diğer büyük tür de natürmorttu. Cézanne natürmortlarında, aynı nesneyi iki farklı açıdan betimleme yöntemini sık kullanıyordu. Çok fazla sayıda elma çalışması vardı. Elmalar, geleneksel perspektif tekniklerin dışında yassı bir yüzey üzerinde hacmin resmedilmesini araştırmanın bir aracıydı.
 
1890’da beş aylık İsviçre gezisine çıkmıştı. Bu, Cézanne’ın tek yurtdışı seyahatiydi. 1895'te ilk kişisel sergisini Paris'te sanat koleksiyoncusu Ambroise Vollard’ın galerisinde açtı. Yaşadığı dönemde geniş kabul görmemişti ve ilk destekçileri çoğunlukla diğer sanatçılardı. Bu sergiden sonra yapıtları bambaşka bir gözle değerlendirilmişti. Birçok sanatsever, Paris’te sanat dünyasının merkezinde yaşamak yerine, Aix-en-Provence’ta gözlerden uzak çalışmayı seçen Cézanne’ın yapıtlarını ilk defa tanıma fırsatı bulmuştu. Eleştirmenler değerini, ancak yaşamının son on yılında anlamıştı.
 
1897’de annesini kaybetmişti. 1899’da ise neredeyse tüm yaşamını Jas de Bouffan’da çalışarak geçirdiği ev satılmıştı. Hortense ise genellikle oğlu Paul ile birlikte Paris’teydi. Eşi ve oğluyla birlikte Paris’te yaşadıktan sonra Aix-en-Provence’ın merkezindeki Boulegnon Sokağı’nda, küçük bir stüdyosu da olan bir apartmana yerleşti ve Madam Bremond adlı bir yardımcı tuttu. Ayrıca üzerinde çalışacağı konulara yakın bir yere malzemelerini depolayabilmek için kırsalda da küçük barakalar ve odalar tutmuştu.
 
1901'de Cezanne sonunda Aix-en-Provence’ın kuzeyinde, henüz gelişmemiş Lauves tepesinde bir arsa satın aldı. Buraya yüksek ve iyi aydınlanmış bir stüdyosu da olan bir ev yaptırdı. 1902’de burada çalışmaya başladı. İlk kez büyük bir stüdyoda çalışma olanağı buluyordu. Yine de kentteki evinde kalıyor, sabahları erkenden Lauves yoluna koyuluyor ve öğlende kasabaya dönüp sonra tekrar stüdyosunda çalışıyordu. Cézanne Lauves’da yeni stüdyosundaki çalışmalarını, daha sonra en tanınmış yapıtları arasına giren birkaç temayla sınırlamıştı. Bunlar Sainte-Victoire Dağı manzaraları ve yıkananlar grubu çeşitlemeleriydi. 1880’lerde de birkaç kez Sainte-Victoire Dağı’nı resmetmişti. Bu tema, Cézanne’ın son döneminin ana konularından biri oldu. Bu konuyu tekrar işlediği geç dönem resimlerinde dağ, resmin esas öğesi oldu. Yıkananlar konusunu ise yağlıboya, suluboya, desen ve taşbaskıda ele almıştı.
 
Cézanne yaşamının son yedi yılını da, yıkanan kadınları konu alan üç büyük resim üzerine çalışarak geçirdi. "Kâğıt Oynayanlar"ın bir versiyonu dışında, bunlar yaptığı en büyük boyutlu resimlerdi ve boyut seçimi bile Cézanne'ın bu resimlere büyük bir önem verdiğini gösteriyordu. Açık havada portre yapmaya da başladı. Yaşamının son yıllarında genellikle bahçıvanı Vallier’nin portrelerinden oluşan dizi üzerinde çalıştı. 1906’daki portreler, Cézanne’ın portre ressamlığının doruğu olarak gösterilen eserlerdi.
 
1906’da zatürreye yakalanan Cézanne, 22 Ekim’de Aix-en-Provence'da hayatını kaybetti. Ölümünden bir yıl sonra yapılan iki retrospektif sergi, onun gelişimini ilk kez kapsamlı bir biçimde izleme olanağı vermişti. 20. yüzyılın ilk yıllarında Cézanne’ın yeni mekan anlayışı ve geleneksel perspektif kurallarına karşı çıkışı, resim için yepyeni bir çıkış noktası oldu. Modern sanata katkıları ve etkisi ona modern sanatın babası payesini verecekti.

🤗Yorum we oy vermeyi unutmayın 🙏

#RESSAMLARA YOLCULUK#(WATsYS2020)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin