4.Bölüm Eski Dostlar

45 6 2
                                    

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bu hayatta ikinci kez olamazdı... Yoksa olabilir miydi? Neden burdaydı ki? Ve sonrasında onca sesin arasında yalnızca bir ses duyabildim...
              "MAÇ BAŞLIYOR"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Savaş sahaya doğru giderken merakıma yenik düşüp ben de sahaya yaklaşmaya başladım. Tellere kadar geldiğimde onun Furkan olmadığının farkına vardım. Şaka gibi gerçekten onun burda olmasını mı hayal etmiştim? Bu kadar mı hayrandım ona? Isınma hareketleri bittikten sonra çok geçmeden maça başladılar. Ah işte o topun sekiş sesi... Maçta birkaç haksız hareket olunca en sonunda dayanamadım ve bağırmaya başladım "Yahu birbirinizi öldürmediğiniz kaldı! Bu mu sizin basketbol anlayışınız! Basketbol sinirle oynanan bir oyun değil sinir atılan bir oyundur. BASKETE KIZILMAZ BASKETLE KIZILIR!" etraftaki insanların gözünü üstümde hissettiğimde sanki onu ben söylememişim gibi oturdum ve maçı izlemeye devam ettim.

Nihayet maç bittiğinde Savaş yanıma geldi. Hırkasını üstüne giyerken bir yandan da söyleniyordu "Bi si.. Pardon senin de dediğin gibi bi öldürmedikleri kaldı!" gülümsedim ve sakinleştirmeye çalıştım "Ya yakışıklım sen ne moralini bozuyorsun. Hem her şeye rağmen yenmediniz mi?" o da gülümsemeye çalışıyordu fakat siniri daha baskın çıkıyordu "Güzelim her şey iyi hoşta basketbol bu değil ki!" "Sen basketten ne anlarsın lan?" diye bir ses geldi arkadan ama bu ses? Tanıdıktı. Para? Furkan?
Hızla arkamı döndüğümde Savaş'ın daha önce döndüğünü ona sinirle yürüdüğünü gördüm "Ne mi anlarım? Ne anlarım biliyor musun? Basketbol sadece ün ve şehvet için oynanmaz! BASKETBOL SEVGİYLE OYNANIR! BİR YERE VARINCA ESKİ TAKIM ARKADAŞLARINI UNUTMAZSIN KÖPEK!" neler oluyordu böyle? Onlar... Onlar tanışıyor muydu? "Ya öyle mi?" arkadan yine bir ses yükseldi bu sefer ki bir kızın sesiydi "Furkan hadi canım maç başlayacak" canım "Evet Savaş hadi gidelim çok bile kaldık" çok bile kaldık? Yahu ergen kızlar gibi ne trip atıyordum çocuğa? Onun da çok umrundaydı. Savaş'ın koluna girip çekiştirmeye başladım. Furkan Savaş'a omuz attıktan sonra sahaya doğru ilerlemeye başladı Savaş beni incitmek istemediği için (yani ben öyle düşünüyorum) çok üstelemedi ve bana ayak uydurup yürümeye başladı bir yandan da kendi kendine küfür mırıldanıyordu. Aralarında ne yaşanmış olabilirdi ki? Neden bu kadar nefret dolulardı birbirlerine ? Bu konunun üstüne daha fazla düşersem Savaş geri dönüp kavga çıkarabilirdi ve bunu kesinlikle istemezdim. Arabaya bindiğimizde Savaş hala çok sinirliydi ve hızlı kullanıyordu Doğa... Yine o günki korku bastı içimi ve konuşmaya başladım "Savaş lütfen yavaşla bu hız kötü sonuçlar doğurabilir. Hem bu Porsche canım boru mu?" hala sinirliydi "Aman yanan araba olsun sıkıntı olmaz da yanımda sen varsın be küçük civciv. O yüzden haklısın aşırı hız yapmanın anlamı yok" o kadar tatlı gülümsedi ki iyi ki tanımışım dedim içimden... Anneannemlerin evini tarif ettim ve az öncekinden daha yavaş gitmeye başladık.

Arabadan inerken ona kocaman sarıldım ve bugün için teşekkür ettim "Sonu pek hoş olmadı ama haberim yoktu Azra. Sonrasında bunu telafi ederim" dedi ve göz kırptı, gülümsedim ve arabadan indim. Eve çıkarken hala sırıtıyordum ne güzel bir gündü böyle... Tamam tartışmalarını istemezdim ama onu gördüm yine! İçimdeki aptal ergen kızı susturup kapı deliğine yavaşça anahtarı soktum sakince çevirdim ve odaya girerken karşımda hala uyumamış bir anneanne vardı...

Furkan Demir;

O şeref yoksunu Savaş'ın yanındaki kız geçen bizim eve gelen kız değil miydi? Neden her yerde karşıma çıkıyor ki? Kız sapık falan olabilir miydi? Sanmıyorum, ama etrafımda dolaşması hiç hoşuma gitmedi.
"Oğlum topa baksana" Emirhan'ın seslenişi üzerine maça döndüm.

Bu aralar Efeste antrenmanlarım yavaşlatılmıştı ve arada gittiğim sokak basketbolunu arttırmıştım, işin kötü tarafı benimle gelebilecek kimse yoktu. Kardeşim Defne çizime çok önem veren bir kızdı ve basketboldan hatta spordan pek haz etmezdi. Evde melek olan kardeşim, dışarı çıktığımızda beni aşırı kıskanan bir şeytana dönüşürdü ve bana sevgilisiymişim gibi davranırdı, rahatsız olduğumu söyleyemem çünkü aşkın kariyerimin önüne geçmesinden hep korkmuşumdur. Hayatımda yalnızca iki aşka yer vardır; Basketbol ve Beşiktaş... Takım arkadaşı olayına gelirsek, Emirhan'la maça çıkmış olabilirim ama bir daha çıkar mıyım ayrı mevzu... Emirhan futbolla ilgilenirdi ve futbolda da çok iyiydi, ona her ne kadar bir takım ayarlayabileceğimi söylesem de henüz öyle bir şey düşünmediğini söylüyordu.

Potada Aşk VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin