7.Bölüm Dost Kaynaşması(!)

25 2 2
                                    

•Eveet bir gün erken atayım dedim çünkü yazdığım bölümleri atamamak çok canımı sıkmaya başladı umarım bu karardan memnun kalırsınız hepinize keyifli okumalar dileriiim

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Geri çekildiğimde bir gölge belirdi yanımda sinirli bir ses tonuyla konuşuyordu
"Teke tek bir maça ne dersin, eski dostum ?"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Furkan Demir

Kafam yerinde değildi, her yerinde olmadığında yaptığım gibi Savaş'ın babasının bizim için yaptırdığı basket sahasına gitmeye karar verdim. Çok güzel bir basket sahası mıydı? Hayır, ama anıları o kadar güzeldi ki. Açıktı saha, etrafı yeşil tellerle çevriliydi yalnızca,  ama o kadar sıcaktı ki içerisi. Özlüyordum Savaş'ı bu yalan değildi, fakat nasıl onu bıraktığımı düşünebilirdi? Açıklama yapmama izin vermeden yüzüme bakmayıp çekip gitti. Evet onun gözünde her şey onu bırakmışım gibi duruyordu ama ortada öyle bir şey yoktu, ne kadar yoğun olursam olayım can dostuma hep müsait olacaktım, kendime bile bunun sözünü vermiştim. Savaş ile çok iyi anlaşırdık eskiden. Ne hissettiğimi belli etmesem bile anlardı, ne istediğimi tahmin edebilirdi. Savaş başıma gelen en iyi şeylerden biriydi, bizden tekrar sıkı dost olur muydu bilmiyorum ama ona karşı hala kalbimin bir yerlerinde yer vardı, o gittiğinden beri de boştu orası, o hariç kimse dolduramazdı.

Sahaya geldiğimde Savaş'ın bir kıza sarıldığını gördüm. Yavaşça yanlarına yaklaştığımda onun o kız olduğunu gördüm, Azra... Neden bilmiyorum ama sinirden ne diyeceğimi dahi düşünemiyordum. Onların burada ne işi vardı? Tamam burayı Savaş'ın babası yaptırmıştı ama o kızı buraya getirmesindeki sebep de neydi? Kim sev... sevgilisini buraya getirirdi ki? Yani ben hariç, eğer bir gün sevgilim olursa onsuz sahaya gitmek bile mümkün olmazdı benim için. Sinirlerime hakim olamıyordum sonunda ayrıldıklarında Savaş'a seslendim "Teke tek bir maça ne dersin, eski dostum ?" benim amacım neydi böyle? Savaş'a karşı asla dürüst oynayamazdım, vicdanım el vermiyordu resmen. Her onunla karşı takımda olacağımızda bir şeyler ters gidiyordu, bildiğim basketbolu unutuyor bir çocuk gibi oynuyordum. Kimseye acımayan ben kardeşim dediğim insana karşı korkak bir oyuncu oluyordum. Ya yine aynısı olursa? Azra'nın önünde... Bana hayran mıdır hâlâ? Belkide anlık sinirle konuşmuştur, hem kim kolayca vaz geçebilirdi ki sevdiğinden? Ama o beni sevmiyordu ki, hayranlıkla sevgi başka şeylerdi değil mi? Bana hayran biriyle çıkmak istemezdim, beni ben olduğum için seven biriyle çıkmak isterdim, basketi bıraksam da beni bırakmayacak olan biriyle... "Neden olmasın eski dostum " o da benim gibi *eski dostum* kısmına vurgu yapınca ikimizin de sinirli olduğunu anlamıştım, anlaşılan maç çok eğlenceli geçecekti. Azra'nın Savaş'ın yanına gidip bir şeyler fısıldaması bile sinirlerimi hoplatırken Savaş'ın kolunu onun belinde görmem kendime hakim olmamı zorlaştırıyordu "Hadi lan sabaha kadar senin sevgilinle fingirdeşmeni mi izleyeceğiz"

Azra Toprak

Savaş beni bir kenara oturtmaya çalışırken Furkan sanırım bizden bahsediyordu ve hala oldukça sinirliydi "Hadi lan sabaha kadar senin sevgilinle fingirdeşmeni mi izleyeceğiz" onun siniri adeta bana da bulaşmıştı, Savaş sadece beni ondan kollamaya çalışıyordu o kadar. O ve ben çok yakındık ama biz kardeştik " Savaş beni sadece bir pisliktan uzaklaştırmaya çalışıyor Furkan Demir! Ayrıca sevgilim değil ki olsaydı da seni HİÇ İLGİLENDİRMEZDİ!" kızım değil diyorsun sonra seni ilgilendirmez diyorsun neden senin iç sesinim anlamadım ki Sen bi sus aptal ama haklıyım yinede sus. İlk söylediğim cümlede siniri çok daha baskınken ikinci cümlem onu biraz daha rahatlatmış gibiydi sanırım hakaret etmek yerine emir kipi kullanmam gerekiyordu bu da ne manyak adam. "Doğru diyorsun Azra Toprak beni zerre kadar ilgilendirmiyorsun" bu söylediği üzerine istemsizce yüzüm düşmüştü bu nedenle yüzümü görmemesi için Savaş'a döndüm ve oturacağımı söyledim. Benim bunu söylememle ikisi de sahaya girdi ve kısa süre içinde maçları başladı. Maçta sürekli bir şeyler fısıldaşıyorlar ve daha da sinirli oynuyorlardı. Maç bitmeden Furkan sinirle sahadan çıktı ve bana yaklaştı "Seninle işimiz daha bitmedi Toprak, umarım beni sevmişsindir" dedi ve arkasına bile bakmadan yürümeye başladı fakat ben hala hırsımı alamamıştım "Bitmesin işin Furkancım oyun mu istiyorsun OYNARIZ"
Gönül ister seni sevdiğimi de söyleyim ama sanırım zamanı değil Furkan Bey. Evet sevdiğimi kabullenmem zor oldu ama seviyordum işte, bana sinirlenişi bile çok tatlı geliyordu. Bazen düşünüyordum acaba basketbolla ilgisi olmasaydı ve farklı yollardan tanışsaydık nasıl olurdu, yine severdim. İmkansız bir aşk belkide benimkisi ama seviyorum işte. Gülüşünü, sinirlenişini, sataşmasını... Her şekilde severdim Furkan'ı. İster zengin olsun ister fakir, ister basket oynasın ister bi şirkette çalışsın. Yahu Beşiktaşlı değil Fenerli olsun yine severim. Emin misin? Severim severim.
Sahi Furkan hangi takımlıdır ki? "Hadi Azra gidiyoruz" Savaş'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona döndüm "Ne oldu Savaş? Niye çekip gitti?" onun da yüzünde anlamamış bir ifade vardı "Bilmiyorum Azra ona, ondan ne kadar nefret ettiğimi anlattım, ve gitti. Sanırım Furkan ilk defa önde olduğu bir maçı bıraktı" biraz düşününce aynısını bana Açelya yapsaydı ve biz küs olsaydık ben de çekip giderdim. Eğer hala o benim için değerli olsaydı... "Savaş. O sana hâlâ değer veriyor olabilir mi?"

Potada Aşk VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin