Bölüm 6

12 3 0
                                    

Zeynep'in Ağzından:

"Zeynep çok geçmeden konuya geçiyorum." Elimle devam etmesini ister gibi bir hareket yaptım bunu anladı ve devam etti.

"Arda'yı tanıyorsun değil mi? Tanıyorsun muhtemelen. İşte Arda'nın babasıyla ben bir zamanlar çalışıyordum. Bana asla ne üzerine çalıştığımı söylemezdi. Bende para kazanıp içki almak için ne derse yapardım. O zaman alkol bağımlısıydım. Neyse bir gün Sarhoşken annemin yanına gittim. Sude'nin babaannesi. Bana yaptığım işten ayrılmamı söylüyordu sürekli ve Sude'ye bir şeyler olacağından korktuğunu söyleyip duruyordu. Bende sarhoştum sinirlendim. Beni düşünmüyor da torununu düşünüyor diye. Küfürler ettim anneme, kapıyı da çarpıp evime gittim. Sude'nin kolundan tuttuğum gibi annemin yanına götürdüm. Silahı verdim Sude'nin eline vurmasını söyledim. Vurmak istemediği her halinden belli oluyordu. Küçücük bir çocuk zaten kimi öldürmek istesin ki. Bende tehdit ettim Sude'yi istediğimi yapmadığı için 'eğer dedim onu öldürmezsen seni de ben öldürürüm' dedim. O ise hıçkırarak ağlamaktan başka bir şey yapmıyordu." Sesi kısılmıştı ve gözleri dolmuştu. Erdem amcayı ilk defa böyle görüyordum. Sanırım yaptığı her şey yüzünden pişman ama ona şefkatli tabi ki de yaklaşmayacağım! "S-sonra silahın tetiğini çekti ve vurdu. O gürültülü sesle elindeki silahı yere attı Sude kaçmaya çalıştı. Ben ise durdurdum onu 'izleyeceksin' dedim. Ağlayarak baktı babaannesine hem annem yerde bağırışarak ölüyordu hemde Sude onu izleyerek psikolojisi yerle bir oluyordu. Bir ara bana baktı. Bense salak gibi sırıtıyordum. Sude'ye baktığımda benden nefret ediyormuş gibi bakmıştı." Yutkundu ve garson çağırdı.

"Bir bardak su alabilir miyim?" Garson başını sallayıp gitti. Erdem amcaya tek kelime dahi etmedim. Zaten sadece onu konuşturtmaya gittim. Erdem amcanın yüzüne baktığımda gerçekten canının acıdığını düşündüm. Kolay değildi ki annesini kızını karısını kaybedip tek başına kaldı koca dünyada. Garson çok geçmeden geldi ve suyu masanın üzerine bıraktı. Erdem amca suyu içti ve devam etti.

"Sonra bir kaç gün sonra Arda'nın babası benden yine bir görev istedi. Bende 'ne kadar verirsin' dedim. Bana tam 12.000 lira vermeyi teklif etti. Tabi o kadar parayı görünce kabul ettim hiç düşünmeden sonra farkettim ki çok zor bir iş yapamam dedim kendi kendime. İptal etmek için adamın odasına girdim. Konuştum ama izin vermedi beni öldürmekle tehdit etti. Bende o korku bokuna yaptım. Bana verdiği görevdeki adamı çökertmeyi başardım. Sonra tabii bana 12.000 lirayı verdi. Gittim alkol içtim. Bütün gün, kızlar beni almışlar kendi işlerini halletmişler ve cebimde ne var ne yok almışlar. Eve döndüğümde çok sinirliydim. Aklıma annem geldi. Bu sefer daha çok sinirlendim eve girmek için kapıyı vurdum Serap açmadı. Tekrar vurdum yine açmadı. O kadar sert vurdum ki ancak öyle açtı. Etrafa bakındım Sude'yi göremedim. Yine ona sinirlendim. 'Nerde o velet' dedim. Serap bir şey demedi. Tekrar sordum. Yine cevap vermedi. Bende onu dövdüm. Biraz tartıştık sonra Serap mutfaktan bıçak aldı. Beni öldüreceğini söyledi. Sarhoş kafam olduğu için deliye döndüm. Hamle yapıp bıçağı boynuna doğrulttum o sırada da Sude bizi izliyormuş. Farkettiğimde Sude geldi ağlayarak gözüm döndüğü için sadece Serap'ı öldürmek vardı aklımda bende aklıma uydum boğazını kestim. Yerde kanlar içinde yatarken Sude'yi de orda bırakıp gittim." dedi. Erdem amca ağlıyordu. Cidden şu an ağlıyordu.

"Ben böyle olsun istemedim kızım!" dedi.

"Tamam Erdem amca yeter bu kadar!" Dedim kalktım gittim. Onu da orada yalnız bıraktım. Böyle yapmasına hiç gerek yoktu! Hemde hiç yoktu. Ben demedim sana git sarhoş ol sonra da kafana esen her şeyi yap demedim! Çok sinirliydim şu an Erdem amcaya. Bu düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve okulun yolunu tuttum. Okula bir süre sonra varabildim. Ders işlendiği için çokta sorun olmamıştı girmem, güvenlik görevlisi de çay içip biriyle konuşuyordu beni farketmedi bile. Kapıyı çalarak sınıfa girdim. Hocadan özür dileyip sırama ilerlemeye başladım. Sude'ye baktığımda bana gülümsedi. Bende tüm içtenliğimle ona gülümsedim. Sırama oturduğumda Barış'ın grubundan Demir vardı. Çok yakışıklıydı be ya. Sarı saçları, beni benden alan o mavi gözleri ve yeni çıkmaya başlamış sakallarını izlemekten kendimi alıkoyamıyordum. Yine aynısı olmuştu ona bakakaldım. Ona bakınca kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Sanırım onu seviyordum ben. Ama onu bana bakarken hiç görmedim. 'Bu ne biçim hayat ahey ahey ahey ahey' diye ağıt yakmam gerekiyor. Sanırım bu sefer yakalandım.

"Bana bakmanı anlayabiliyorum ama derse bakman lazım." Dedi bana. Tek bir cümlesi bile kalbimi çıkartacak derecede attırırken o anli şaşkınlıkla kafamı kitaba gömdüm. Benim bu haraketim komiğine gitmiş olacak ki güldü. Kafamı kaldırdım. Hiç bir şey olammış gibi davrandım telefonumu açıp Sude'ye mesaj atacaktım.

Gönderilen: Zuzu<3
" kanka ancak bu zaman çıkabildim. Merak etmedin değil mi?"

Yazıp gönderdim. Kafamı Demir'e çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Gözlerim irice açıldı. Hemen önüme döndüm. Sanırım ilk defa bana bakarken yakaladım. Yaşasın! Hayalimde dans bile ettim. Derse odaklanmaya başladım. Ders fizikti. Ben ve Sude sayısaldaki her konuda çok iyiydik. Ben mühendis olmak isterken Sude doktor olmak istiyordu. Ki onun sayısalı benimkinden çok daha iyi. Dersi dinlerken uykumun geldiğini farkettim ve uykuya daldım. Bilin bakalım hangi yöne doğru. Aha aha çok doğru bildiniz tabiki de Demir'in olduğu tarafa doğruu. Beni izlemesi için ona nir şans verdim ve o bunu çok iyi bir şekilde değerlendiriyor bence bana bakarak. :D Sonra yüzümde bir el hissettim benim elim değildi bu. Gözlerimi araladığımda Demir'in elinin yüzümde olduğunu gördüm. Ve gülümsüyordu. Allahım sana geliyorum yarabbim...

———————————————
Sude'nin Ağzından:

Barışın gözleri sürekli benim üzerindeydi. Bense ona bakmamak için resmen kendimi dizginliyordum. Derse odaklanmaya çalışıyordum ki en iyi yaptığım şey bu emin olabilirsiniz. Sayısalım çok iyidir. Büyüyünce doktor olmak istiyorum. Aslında bir kaç sene öncesi böyle bir şey düşünmüyordum. Taaa ki izlediğim bir diziden etkilenene kadar. O diziyi izleyince kendimi hep doktor gibi hissediyordum. Düşüncelerimi benden ayıran şey telefonumun cebinde titremesiydi. Hem böylece Barış'a da bakabilirdim. Değil mi? Sağıma döndüğüm sırada göz ucuyla Barış'a baktım. Resmen dersi filan bırakmış beni izliyordu. Çantamdan telefonumu çıkarttım mesajı açtığımda Zeynep'ten olduğunu gördüm.

Gönderen: Duducumcum*-*
"Kanka ancak bu zaman çıkabildim. Merak etmedin değil mi?"

Güldüm. Başımı Barış'a çevirdiğimde bana kaşları çatık bakıyordu. Sırıttım.

"Ne o kıskandın mı?" Dedim. Bana sırıtarak cevap verdi.

"Kıskanmamı mı istersin?" Gözlerimi devirdim ve onu taklit ettim.

"Koskonmomo mo ostorson?" Dedim sinirle o ise sadece güldü. Uyuz şey!

"Çok kaşınma döverim bak!" Dedim bende kafa tutar gibi. O da benim taklidimi yaptı.

"Çok koşonmo dovorom bok!" Of ya bu çocuğa neden her şey bu kadar çok karizmatik duruyor ki. Ben kesinlikle hayvan gibi yapmışımdır. Dilimi çıkarttım ve telefonuma döndüm.

Gönderilen: Duducumcum*-*
"Yok kanka neden merak edeyim haber verdin zaten. Barış sürekli bana bakıyor neden sence?"

Telefonu kapatıp Barış'a döndüm.

"Bana bakıp durmasana ya dön önüne iki saattir beni izliyon bişey demiyom ama rahatsız olmaya başlıyorum ha!" Ellerimi ben suçsuzum der gibi kaldırdı ve önüne döndü. Bu haline gülerek tepki gösterdim. Bu sefer de ben onu gizlice izledim. Çok yakışıklı ya Froycumcum gibi vardır yani. Ondan daha yakışıklı ama olsun. Kahverengi saçlı, kahverengi gözlü açık ten rengi ve pürüzsüz bir cildi vardı. Ben onu izledim o beni fark etti ama yine de bozuntuya vermedi. Bende bunu farkettim ama bozuntuya vermedim. Ders böyle bitti. Zil çaldığında daldığımı anladım. Kafamı Zeynep'e döndüğümde Demirle gülerek bir şeyler konuştuğunu gördüm. Bende kötü kadın gülüşümü sessiz bir şekilde gerçekleştirdim. Kendimi hemen ağlamaklı bir moda soktum. Zeynep'in yanına gittim. Gözlerin dolu dolu Zeynep'in koluna dokundum. Zeynep endişeyle bana bakıp ayağa kalktı.

"Sude ne oldu!" Kendimi gülmemek için çok sıktım.

"Zeynep çabuk gel lütfen!" Dedim. Başını salladı ve kapıya doğru ilerledik. Tuvalete girdiğimiz gibi gülmeye başladım. Zeynep bana 'noluyor' der gibi baktı.

"Kız aşık mı oldun noldu gülerek bir şeyler söylüyordun çocuğa." Bana gözleri parlar gibi baktı. Yani ben gözlerinin parladığını gördüm.

"B-ben Demir'i seviyorum." Dedi.

Kimseye SöylemeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin