Barış beni bekliyordu. BMW'si direk görüş açıma girdi. Arabadan indiğinde bana küçük dilini yutmuş gibi baktı. El salladım ve yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. Gözlerini gözlerimden ayırmadan yanıma geldi. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdi.
"Çok güzel olmuşsun." dedi. Kalbim atmayı bıraktı bu sefer de midemde tuhaf bir his vardı yumruk yiyordum ama yemiyordum.
"Sende idare edersin yani." dedim ve göz kırptım. Barışta sırıtıyordu. Arabaya ilerledim. Ben kapıyı açmadan Barış benden önce davrandı. Kapımı açtı. 32 dişimi birden göstererek arabaya bindim. Kemerimi bağladığımda Barış'ta arabaya bindi. O da kemerini bağladı ve arabayı çalıştırıp bilmediğim bir yere sürdü. Arabayı durdurduğunda çok hoş gözüken bir restoran'a geldik. Kapımı açtım ve dışarı çıktım. Barışsa arkamdan onaylamaz sesler çıkartıyordu. Sanırım neden böyle yaptığını anladım. Onun benim kapımı açması gerekiyordu. Ben böyle şeylere alışık değilim ve açıkçası alışmakta istemiyorum. hiç maceraya gerek yoktu kapımı barış gelmeden açtım ve çıktım. Barışa döndüm ve dil çıkartıp koluna girdim. O benim dil çıkartmama güldü. Beraber restoranın kapısına ilerliyorduk. İki tane görevli dikilmiş etrafa bakınıyordu. Biri bizi farketti. Gözleriyle Barış'a baktı ve selam verdi.
"Merhaba Barış bey hoşgeldiniz." Barışsa kafasını sallamakla yetindi. İçeri girdiğimizde duvarlar ten rengi ile boyanmış, masaların üstünde kırmızı bir örtü, sandalyeler tahtadan ve baya eski bir modelde, etrafta loş ışık vardı ve çoğu masada mumlar yakılıydı. Yerdeki halı sade ve ince kırmızı bir halıydı ve her yeri kaplıyordu. Kelimenin tam anlamıyla muhteşemdi. Ben etrafa hayran hayran bakarken Barış beni hayata geri döndürdü.
"Artık ilerleyecek misin tatlım?" Ne! Tatlım mı allahım sana geliyorum. Bana ne yapıyor bu çocuk böyle kesinlikle hayati dengemi kaybediyorum. Kalpten gidicem yakında ya. Ben onun söylediği cümleyle gözlerimi ve ağzımı iyice açtım. O benim bu halime kahkaha attı. Bende dirsek geçirdim. Ama maalesef ki yaptığım hareket hiç bir işe yaramadı çünkü gülmesi ikiye katlandı. Restorandaki herkes şu anda bize 'Ne yapıyor bu mallar' diye bakıyordu. Kendime gelmeye çalıştım ve ciddi bir şekilde.
"Gülmeniz bittiyse beyfendi şurada bir yer buldum hadi oraya gidelim." Ciddi söylediğim için 32 dişini birden gösterdi ve ilerlemeye başladı. Sandalyesini çekti ve bekledi bir süre bende herhalde bana yer vericek zannedip oraya gittim yaklaşmama kalmadan kendisi oturdu. Hayvan! Sonra sırıttı. İntikam alıyordu aklı başınca. Of neyse bende gittim kendi sandalyemi çektim ve hırsla yerime oturdum. Gözlerimi kısarak baktım ama gülmemek için kendimi çok zor tutuyordum sonra önüme döndüm ve önümdeki menüyü aldım. Kapağını açtım ve bakınmaya başladım. Her şey çok pahalıydı lan neyse zaten ben ödeyecektim hesabı istediğimi alabilirim o yüzden. Kenarda vardı biriktirdiklerim baya bir. Sonunda makarna almaya karar verdim. Bu arada en sevdiğim yemek makarna :D o yüzden makarna alıcaktım. İçecek olarak ayran alacaım ya valla en güzel içecek. Hayır çay olsa çay alırım ama çay yok. Barışa baktığımda bana baktığını gördüm. Bende ona baktım.
"Ne bakıyon." Dedim odun odun tam bana göre bir cümle.
"Hiç sadece düşünürken çok komik oluyorsun ona bakıyordum." Dedi gülerek.
"Çok komikti gülmeyi unuttum şu an." Dedim bende çemkirerek. Garson çağırdım bir tane. Yanımıza hızlıca yaklaştı elindeki küçük not defterini açtıı ve kalemi kağıda bastırmadan konuşmaya başladı.
"Hoşgeldiniz efendim. Ne alırdınız?" Dedi garson nazik bir dille.
"Makarna, içecek ayran tatlı, dilber dudağı tatlının yanında da bir viski istiyorum." Dedim tane tane.
"Bende aynından alayım." Dedi barış garsona bakıp. Garson yazma işini tamamladıktan sonra kafasını salladı ve hızlı hızlı yanımızdan ayrıldı.
"Ee neden beni buraya getirdin?" Dedim barışa dönüp. Barış omuz silkti.
"Hiç sadece iyi hissetmen için. Zeyneple aranda olan tartışma yüzünden moralinin bozulduğunu biliyordum ayrıca baban kılıklı o herifte gelmişti çok üzgün olduğunu biliyordum ve bende seni birazda olsa mutlu etmek istedim." Yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı. Bakışlarım gözlerinde saplandı.
"Teşekkür ederim Barış. Her şey için gerçekten teşekkür ederim. Hep yanındaydın. Seninle çok olmadı tanışalı ama ben seni sanki yıllardır tanıyorum. Yıllardır benimleymişsin gibi hissediyorum." Dedim gülümseyerek. O da gülümsedi. Gülüşü bana çok güzel geliyordu. Nedenini bilmiyorum ama gülmesi çok hoşuma gidiyordu. Aramızdaki bu sessiz dakikalardan kurtulmak için:
"Ben iki dakika tuvalete gidip geliyorum." Dedim başını salladı. Yavaşça ve usulca tuvalete doğru gitmeye başladım. Tuvalete girince kimsenin olmadığını farkettim. Aynaya yaklaştım ve kendime bakmaya başladım. Kahverengi gözlerim o kadar çok parlıyordu ki bu durum hoşuma gitti keşke hep böyle olsaydı. Yüzümdeki hafif makyaj çok hoş duruyordu hem elbisemle de çok uyumluydular. Musluğu açtım ve ellerimi soğuk suyun altına tuttum. Daha sonra musluğu yavaşça kapattım. Arkamı hafifçe döndüm. Aklıma gelen fikirle sırıtmaya başladım. Tuvalet kapısından çıkıp kasaya doğru ilerledim.
"Merhaba biz şuradaki masada oturanlarız hesabı şimdiden ödeyebilir miyim?" Başını hafifçe salladı. Bilgisayar ekranına baktı.
"175Tl efendim." Ağzım açık baktım. Cidden ne yedikte bu kadar pahalı tuttu ki? Yapacak bir şey yok ödeyeceğiz dedik. Çantamdan kredi kartımı çıkarttım. Kartı uzattım. Adam elindeki kartı aldı ve ödeme işlemini tamamladı.
"İyi akşamlar efendim." Dedi. Başımı salladım ve tuvalete ilerledim. Tuvaletten çıkmış gibi olursak anlamaz. Tuvalet kapısından çıkmış gibi yaptım ve masamıza ilerledim.
"Nerde kaldın sen iki saattir seni bekliyorum."
"Öhöm öhöm." Dedim susmasını işaret ederek. Anladı zaten. Yemeğimiz bitince
"Hadi kalkalım artık yarın okul var biliyorsun.." dedim. Başını salladı
"İyi ben hesabı ödemeye gidiyorum."dedi kafamı salladım.
"Ben arabada bekliyorum." Dedim. O da kafasını salladı o gidince gülmeye başladım acaba ne tepki verecek bu tepkisini kesinlikle videoya çekmeliyim. Arabaya geçtim ve barışı beklemeye başladım. Çok geçmeden geldi zaten. Kameramı açtım ve öylece bekledim belli olmasın diye telefonu gizledim ama bizi görecek şekildeydi.
"Sen naptın Sude! Benden gizli hesabı mı ödedin. Bak kızım bu bana aykırı bir şey tamam mı hiç bir erkek kendine yediremez bunu." Omuz silktim.
"Hiç bir kızda yediremez." Dedim. İnanmaz bir şekilde baktı.
"Çıktığım her kız hesabı benim ödememden memnundu." Dedi. Kaşlarımı çattım.
"Ben o kızlar değilim hatırlatırım." Dedim uyarır bir ses tonunda.
"Ya tamam barış hadi uzatma sür şu arabayı." Konuşmasına izin dahi vermeden konuşmuştum. O da konuşmadı zaten arabayı sürmeye başladı. Telefonu gizli gizli aldım ve video kaydını kapattım. Otele geldiğimizde barışa döndüm.
"Her şey için teşekkür ederim barış. Beni düşünmen bile beni çok mutlu etti inan bana." Dedim barış gülümsedi.
"İyi geceler Sude." Dedi.
"İyi geceler barış." Arkamı dönüp inecekken barış bana sarıldı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Bir süre öyle kaldıktan sonra barış ayrıldı. Ben şaşkınca yüzüne baktım. Sonra bir şey demeden arkamı döndüm ve indim. Oteldeki odama girdim. Üzerümi değiştirip yatağıma yattım. Bugün olan şeylerin hepsi gözümde canlanmıştı...
Evet arkadaşlar biliyorum uzunca bir süredir hikayeyi yazamadım. Hesabıma bir türlü giriş yapamamıştım bir kaç aksaklıklar oldu moralim falan bozuktu ama şu an sizinle birlikteyim. Hikayeyi de yazmaya devam edeceğim. Okuduğunuz için gerçekten minnettarım. Arkadaşlarınıza da önermeyi lütfen unutmayın!
Sizleri seviyorum bir sonraki bölümde görüşmek üzere... ♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimseye Söyleme
Teen FictionOkuluna 3 yıl ara veren Sude yeni okuluna kayıt yaptırmıştır. Sude çok zor bir hayat geçirmiştir ve tüm bu olumsuzluklar onu diğer insanları umursamaz yapmıştır. Ancak hayatına girecek olan Barış Sude'yi nasıl etkileyecek...