Ağzına kadar dolu asansörde Jeongin en orta da duruyordu ve elleri ile dudağı titriyordu. Korkudan başını kaldıramıyor ve sabit bir noktaya bakıyordu. Dişlerini sıkıp yutkundu. Az kalmıştı. 4.kat, 5.kat, 6.kat...
Birisine tutunma ihtiyacını bastırmak adına bir eliyle diğer elini bileğinden tuttu ve yumruğunu sıktı. Geçen sefer sokakta yaptığı şeyden çok utanmıştı. Tanrıya şükür adam bozuntuya vermemişti
Peki adam ellerinin titrediğini görmüş müydü? Doğru düzgün konuşamayıp kekelemiști de zaten. Ahh yine rezil olmuştu!
Jeongin gözlerini kapatıp bu alandan ve işkenceden kurtulduğunu, rahat evinde tek başına oturduğunu hayal etmeye çalıştı
Onu izleyen kimse yok, rezil olacağı kimse yok, kendisini rahatsız edecek kimse yok. Ne güzel bir yerdi ev!
10.katta asansörün kapısının açılmasıyla Jeongin aceleyle dışarı attı kendini. Sonunda işkenceden kurtulmuştu!
Rahat bir nefes alarak hala titreyen elini kalbine götürdü. Korkudan deli gibi atıyordu
Kalabalık alanlar, rezil olmak ve insanlarla aşırı yakın temas Jeongin'i deli gibi korkutuyordu
Kendini toparlayıp işine odaklandı. Ürkek bakışlarını geniş binada dolaştırdı. Yüksek tavan sayesinde rahat hissetmişti. Hemen sağdaki eve yönelip kapıyı çaldı. İçeriden bir adamın "Geliyorum!" diye bağırdığı duyuldu. Çok geçmeden sert yüz hatlarına sahip orta yaşlı bir adam kapıyı açtı. Jeongin'i görür görmez gözlerinin içi güldü
Jeongin çekingen bir şekilde iki eliyle omzuna çapraz geçirdiği çantanın kordonunu sıkarken karşısındaki adama bakıp başını salladı "Merhaba baba"
Adam heyecanla Jeongin'e sarıldı "Hiç uğramıyorsun yanıma kerata!"
Jeongin istemeyerekte olsa boynuna yapışan babasının sırtına koydu ellerini
"Lütfen bana ayakkabı çekeceği demeyi bırak" babası Jeongin'den ayrıldığında Jeongin'in saçlarını karıştırdı "Lafın gelişi o!"
Babası içeri geçmesi için kenara çekildiğinde Jeongin ayakkabısını çıkardı
Saçları bozulmuştu! El şakalarından nefret ediyordu!
Somurtarak oturum odasına geçti. Tıpkı babası gibi evde de değişen hiç bir şey yoktu. Koltuklardan birisine geçip oturdu. Sırt çantasını da kucağına koydu. Babası misafir gibi oturduğunu gördüğünde Jeongin'e kızdı "Burası senin evin. Rahat ol!"
Jeongin gözlerini kaçırarak "Böyle rahatım" dedi
Babası kötü birisi değildi. Ondan nefret etmiyordu. Edemezdi de zaten. Kendisini sevgi ile büyütmüștü. Tek problem hiç bir zaman Jeongin'in sorunlarını anlamamıștı
Biraz fazla cana yakın, el şakalarını seven, deli dolu bir babaydı. Sarılmayı ve öpmeyi severdi. Bir şey yapmadan önce düşünmez ve sadece nasıl mutlu olacaksa öyle yaşardı
Jeongin ise tam tersi fazla sakin, insanlarla temas etmeyi sevmeyen, yaptığı her şeyde bir hata bulan çekingen bir tipti
Babası evin her zaman kalabalık olmasını ve mutlu bir ortamı severken, Jeongin kalabalıktan korktuğu için tek başına yaşıyordu ve akrabaları ile görüşmüyordu
"Nasıl gidiyor?"
"Her zaman ki gibi" babası burukça gülümsedi
"Hala korkuyor musun?"
Jeongin bir şey demeden sessizce başını salladı
Eskiye kıyasla daha çok korkuyordu
Dışarı bile çıkamayacak derecede değildi ama dışarı çıktığında sürekli içinde bir yerlerde 'bir şey olacak' korkusu ile dolaşıyordu. Bir miktar paranoyaktı
"Senin için yapabileceğim bir şey var mı?"
Jeongin tekrar başını salladı. Psikoloğa gitmek istemiyordu
"Sadece iyi olup olmadığını görmek için geldim"
Babası sessizliğini koruyunca Jeongin ayağa kalktı "İyi olduğunu gördüğüme göre kalkayım ben. Rahatsız ettiğim için kusura bakma"
"Sen benim oğlumsun. Senden nasıl rahatsız olabilirim?"
Babası da arkasından kalkıp Jeongin'e kapıya kadar eşlik etti "Sadece utanç kaynağıyım"
"Öyle değilsin"
Jeongin kapıyı açıp ayakkabısını giydi "Öyleyim" ayağa kalkıp kendisine endişeli gözlerle bakan babasıyla göz teması kurmaya çalıştı
"Kendine iyi bak"
Bu sefer boş olan asansöre rahatlıkla binip evinin yolunu tuttu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Autumn Day // HyunIn
FanfictionAşırı yakın temastan ve sosyalleșmekten korkan Jeongin yakışıklı bir çocuğa rezil olmuştu