7.Bölüm..
Çiçek söylediği sözlerin ardından odasına giden adamın arkasından baka kaldı. Zihninde aynı kelimeler dönüp dolaşırken, "Seni senden daha iyi tanıyorum" diye mırıldandı. Bunu derken ne demek istemişti. Onunda kendisini hatırladığına şüphesi yoktu artık ama peki ya seni senden daha iyi tanıyorum derken tam olarak ne demek istemişti? Çiçek, Devran'ın kendisi ile ilgileniyor olabileceğini düşünemiyordu bile.
Dudaklarında şapşal bir gülümseme yer edinirken içeride ki koridora bakakalmıştı. Ne yani, bunları söyledikten sonra öylece çekip gitmiş miydi? Oysa Çiçek ona sormak istiyordu. Neyi ima ettiğini? Buraya ilk geldiğinde de onu tanıyıp tanımadığını? Ona soracak bir çok şeyi vardı ama hızla atan kalbi ve titreyen bacakları da odaya gidemiyordu işte.
"Çiçek serviste yardım edebilir misin bize?" Çiçek duyduğu ses ile irkilirken hızla yanında ki garsona döndü ve "Tabi" diyerek kalabalığa karıştı ama aklı karman çormandı ve hiçbir şeye odaklanacak durumda değildi.
Yarım saat koşuşturmaca içinde geçip giderken Çiçek hafiften dönen başı ile bugün daha bir şey yemediğini hatırlayı verdi. Zaten bir saatlik uyku ile ayakta zor dururken işe gelmiş hızlı bir telaş başlayınca ve Devran da işin içine girince Çiçek iyice yemek olayını unutmuştu. Birde onu çocukluğundan beri bırakmayan kansızlığı işi daha kötüye sürüklerken elinde ki tabakları mutfak tezgahına bırakıp boş midesini yatıştırmak için dolaptan bir tane meyve suyu alıp birkaç yudum içti ama ona seslenince tekrar içeri döndü. Gün oldukça hareketli başlamıştı ve öyle de devam ediyordu. Çiçek artık bu kutlamanın bitmesini ve mekanın eski sessizliğine geri dönmesini istedi.
Elinde meyve suyu dolu tepsi ile servis yaparken kısa bir an dengesin, kaybedip öne doğru savrulunca tepside ki her şey önünde ki genç çocuğun üzerine döküldükten sonra yere düşüp parçalara ayrıldı.
"Be..ben özür dilerim." Çiçek eğilip cam kırıklarını toplayacaktı ki kolunu tutan çocuk onu sertçe çekince tekrar doğruldu.
"Sakar mısın sen!! Mahvettin üzerimi, bu nasıl bir sorumsuzluk!"
"Kusura bakmayın. İsteyerek olmadı." Çiçek karşısında ki gencin dudaklarının arasında birkaç küfür mırıldandığını duyunca sinirlendi. Sadece ufak bir meyve suyu lekesiydi.
"Beyefendi küfür etmenize gerek yok. Sadece bir meyve suyu lekesi ve isteyerek yapmadım. "
"Bak sen şuna ya bir de yağ gibi üste çıkıyorsun. Hem suçlu hem güçlü." Çiçek eğer küfür etmeseydi sinirlenmeyecekti. Ama bu tarz tavırlara artık katlanamıyordu.
Derin bir soluk aldığında "Özür dilerim" dedi ve yere eğilip kırıkları toplamaya başladı ama inatla çocuk tekrar onu çekiştirip doğrultmaya çalışırken elini kesen cam kırıklarını yere atıp doğruldu. Yorgundu, açtı, kansızlığı yüzünden fazlasıyla üşüyordu ve şuan en son istediği şey birisiyle uğraşmaktı. Hatalı olduğunu biliyordu ama özür dilemişti ve sadece bir anlık dikkatsizlikti.
"Bu gömleğin parasını ödeyeceksin. Duydun mu beni?! " Çiçek ağlamak üzereydi. Yorgunluktan, sinirden ve bu kadar insanın önünde ukala bir insandan azar işitiyor olmasının utancı ile. Bu yüzden bir şey demedi ve dudaklarını dişleyip başıyla onayladı ama inatla onu tutmuş sarsan çocuğun kendisinden bir onay beklediğine emindi. Çevresinde ki insanların gülüşmelerini duyarken mekanda ki diğer iki garsonun gelip özür dilediğini ve diğer birkaç kişinin de bir şeyler söylediğini duydu ama o an odak noktası mekanda ki tüm sesleri bastıran o sesin sahibiydi.
"Ne oluyor burada? " Çiçek onun sesinde ki hiddeti yüz hatlarında bile görüyordu. Kaşları çatılmış, sinirle dişlerini sıkıyordu. Çiçek sakin adımlarla yanlarına gelen Devran'ın karşısında ki genci kolundan kavrayarak kendisinden uzaklaştırışını izlerken onun bedeninden yayılan öfkeyi hissedebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİÇEĞİM (Sevdalı Adamlar 2)
RomanceTanıtım... Bir adam ki sevdiği kız uğruna tüm tabularını yıkmış. Bir kız ki tek bir bakışı koca adamı yakıp kavurmuş. Bu aşk hikayesi değil. Bu bir sevda hikayesi. Bu, kocaman bedeninde çocuk gibi, yaralı bir kalp taşıyan Devran ve sessiz, narin...