16. Bölüm...
Çiçek dağılmıştı. Sanki karşısında cayır cayır yanan evle birlikte onun da bir parçası yanıyordu. Çocukluğu, babasının emaneti ve hayatta sahip olduğu tek şey, doğup büyüdüğü ev yok oluyordu.
Bu koca dünya da sahip olduğu tek şey bu evdi. Babasından ona kalmıştı ve her zaman, en zor durum da bile en azından başımı sokacak bir evim var derdi. Fakat şimdi o da cayır cayır yanıyordu. Çiçek alışıktı bir şeyleri kaybetmeye. Öncesi annesi çekip gitmiş sonra babası, daha sonra abisi onu yapayalnız bırakıp gitmişti şimdi evi gidiyordu. Kalbinde açılan boşluk dolmak yerine gittikçe genişliyordu.
Dudaklarından bir iç çekiş dökülürken gözyaşları içinde yere dizlerinin üstüne çökmek istedi fakat belini sıkıca sarmış kollar buna izin vermiyordu. Onu sıkıca sarıp göğsüne hapsetmiş adamın kollarının arasından kurtulmak istedi ama sıkı tutuşu kıpırdamasına bile izin vermiyordu. Sanki bıraksa Çiçeğin o ateşe gideceğini biliyordu. Bıraksa dizlerinin üstüne çöküp bir daha asla doğrulamayacağını biliyordu. Bu yüzden Çiçek bedenin tüm yükünü onun taşımasına izin verdi ve kendini onun kollarına bıraktı. Dudaklarından dökülen hıçkırıklar itfaiyenin fren seslerine karışıyordu.
İtfaiyenin ateşi söndürme çalışmalarını izlerken "Çok geç" diye mırıldanmadan edemedi. Bu evde kendi gibi ölmüştü, belki de sırf Çiçeğin hatırına ayakta kalmıştı bu zamana kadar.
"Her şeyimi kaybettim." Derken gözyaşlarını hırkasının kollarıyla sildi.
Evet Çiçek maddi manevi her şeyini kaybetmişti. Şimdi üzerinde ki kıyafetlerden başka hiçbir şeye sahip değildi. Nerede kalacaktı? Ne yapacaktı? Kazandığı iki kuruş ile kendisini nasıl toparlayacaktı?
"Sakin ol Çiçek her şeyi halledeceğiz."
"Nasıl Devran? Bu ev benim sahip olduğum tek şeydi. Şimdi sadece üzerimde ki kıyafetler var. Ne yapacağım? Nerede kalacağım?"
Devran onu tutup kendisine çevirdi ve başını kaldırıp kendisine bakmasını sağladı.
"Ne saçmalıyorsun sen kadın. Nerede kalacağım? Ne yapacağım da ne demek? Ben varım. Ben! Sana tutarsam o eli bir ömür bırakmam dedim. Bu demek oluyor ki gülsen de, ağlasan da hatta yere çakılsan da her şeyi beraber yaşayacağız. Yorulduğunda yükünü taşımak için, düştüğünde seni kaldırmak için, ağladığında seninle ağlamak için yanındayım. "
Çiçek dudaklarından kaçan hıçkırıklara engel olamadı. Hangi sevabının karşılığıydı bu adam bilmiyordu. Ama ALLAH iyi ki onu kalbine düşürmüştü. Karşısında ki adama sımsıkı sarılırken başını göğsüne koydu derin bir soluk aldı.
Hayır, içinde ki boşluk büyümüyordu aksine bu adam içinde ki her boşluğu tek tek dolduruyordu ve henüz her şeyini kaybetmiş değildi. Sağdı, sağlığı yerindeydi ve en önemlisi böyle bir adama sahipti.
"Teşekkür ederim" derken ona daha sıkı sarıldı.
Ardından gerçekleşen olaylar Çiçek için karman çormandı. Yorgundu ve bitmiş durumdaydı. Başına toplanan insanlara, ona sorular soran polise ne dediğini bile doğru düzgün hatırlamıyordu. Yarım saatin sonun da söndürülebilen evinden geriye kalanlar ise koca bir çöp yığınıydı. Çiçek o koca yığından tek bir şey bile kurtaramamıştı. Bir aile fotoğrafı bile yoktu artık. Öylece durup o yığına bakıp yanında ki adama sığınmıştı. Yangın nasılda silip götürmüştü her şeyi...
Saatler sonra Devran'ın evine geldiklerinde Çiçek sersem gibiydi. Artık ağlamıyordu aksine sadece sessizliğe gömülmüştü. Oturduğu koltukta dizlerini kendine çekip kollarını etrafına sardığında başını da dizlerinin üzerine koyup gözlerini kapattı ve öylece durdu. Ağlamadı, sesini çıkarmadı. Sanki koca yıkımın ardından oluşan bir ölüm sessizliği sinmişti üstüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİÇEĞİM (Sevdalı Adamlar 2)
RomanceTanıtım... Bir adam ki sevdiği kız uğruna tüm tabularını yıkmış. Bir kız ki tek bir bakışı koca adamı yakıp kavurmuş. Bu aşk hikayesi değil. Bu bir sevda hikayesi. Bu, kocaman bedeninde çocuk gibi, yaralı bir kalp taşıyan Devran ve sessiz, narin...