3.Bölüm..
Hayat...
Beş harflik kısacık bir kelime ama onlarca anlama, onlarca hislere sahip. Bazen zehir kadar acı, bazen bal kadar tatlı. Öyle bir zaman gelir ki hayat son bulsun istersin ama komik bir şeye güler, yediğin bir yemekten keyif alır, biriyle mutlu olursun. O zaman yaşanan tüm acılarda sanki geride kalır. Omuzunda ki onlarca yüke rağmen yaşamaya devam edersin ya işte bu tam olarak hayatın özeti demekti.
Bazen yorulur, pes eder ve ağlarsın. Bazen güler, kahkahalar atar ve mutluluktan ağlarsın. Hayat tüm her şeyin bir karmaşası gibi.. Ve her şeye inat devam ederdi.
Çiçek için de böyleydi. Asla üstesinden gelemem dediği anlar olmuştu. Ölmek istediği, artık yok olmak istediği ve olduğu yere çöküp saatlerce ağladığı, kimi zamanda yorgunluktan pes ettiği zamanlar olmuştu ama devam etmişti. Nasıl bilmiyordu ama her koşulda ayağa kalkmış yara bere içinde olsa da yürümeye devam etmişti hayat denen bu yolda. Zaten insan yürümeyi öğrenirken defalarca düşmez miydi? Hayat da böyleydi işte emin adımlarla yürüyebilmek için düşmek, yara almak gerekiyordu ve kimi zaman pes etmek ama her şeyin sonunda ayağa kalkıp devam etmek.
Çiçek açık pencereden yüzüne vuran meltemin serinliği ile gülümserken gözünden düşen bir damla yaşı sildi. Acaba annesi gitmeseydi hayatları nasıl olurdu? Güzel olur muydu bilmiyordu ama en azından babası intihar etmez onun ardından abisi bir serseriye dönüşmez ve Çiçek kocaman hayatta küçük yaşta kimsesiz onlarca sorumluğun altında kalmazdı. Ama işte hayat buydu ya onları böyle bir şey ile sınamış ve bu yolda düşe kalka yürümeleri gerekiyordu.
Aklı ona gitti. Pens gibi görünen o mükemmel adama. İyi bir ailesi ve iyi bir yaşamı olduğuna emindi. Gerçi yüzünde hep bir soğukluk, gözlerinde tuhaf bir acı vardı ama o mükemmel duruşunun ardında iyi bir ailesi olduğunu düşünüyordu.
"Sen bir prenssin Devran Bey, bense bir külkedisi bile değilim." Diye mırıldanırken nasıl olup da kendisini her zaman bu kadar ezebildiğine şaşırıyordu ama her gün ayna da gördüğü soluk benzi, koca siyah gözleri, şekilsiz saçları, yorgun göz altları ve donuk yüzü.. her şey, ona dair her şey bir hiçsin diye haykırıyordu adeta.
"Onun yanına yakışacak son insan bile değilsin. " diye bir kez daha kendi kendine mırıldanırken kendi haline güldü. Bu gülümseyiş acı dolu bir gülümsemeydi.
Oysa eskiden zengin oğlan fakir kız gibi şeyleri saçma bulur. Aşk denen şeyin mala mülke, kıyafete, eğitim durumuna bakmadığını düşünürdü ama şimdi Devranı her gördüğünde onun yanına yakışmadığını düşünüyordu ki zaten onu hatırlamamıştı bile.
"Allahım ..." derin bir soluğun ardından tek kelimeyle sustu. Bu harika kelimeyi bir kez daha söylerken " Allahım sen bu aciz kulunun kalbini hayırlısından başkası ile yorma lütfen. Dağına göre kar verirsin bilirim ama eğer o olmayacaksa onu aklımdan da, gönlümden de ... " dedi ama kelimenin sonunu getiremedi. Dili onu aklımdan da gönlümden de sil diyemedi. Sustu. Biliyordu ki ne yaparsa yapsın devamını söylemeye gücü yoktu.
Sustu ve uzun bir süre camdan dışarıya, kurumuş çalılara bakıp odada ki tik tak seslerini dinledi. Ardından iç çekişle karışık derin nefesin ardından "Hayırlısı" diye mırıldanıp oturduğu yerden kalkıp yatağına uzandı. Üzerine çektiği yorganın altında bir top gibi büzülürken gözlerini sımsıkı kapattı. Her şeye rağmen yarın onu görecek olmak bile bir sonra ki güne uyanmasını sağlıyordu. Bunun için bile onun kalbinde ki varlığına binlerce kez şükür dedi.
...
Çiçek sabah gözlerini açtığında banyoda ki işini halledip dolabın başına geçti ve zaten birkaç tane olan kıyafetlerine hızlı bir göz attı. Eli dolabında ki tek elbiseye gitsede son anda vazgeçti ve dolaptan siyah bir kot ve kısa kollu siyah bir tişört aldıktan sonra üzerine toz pembe uzun, geniş örgü hırkasını giydi ve dalga dalga olan asi siyah saçlarını asla beceremediği saçma bir topuzla tepesinde topladı. Aynada ki yansımasına bakıp mutfağa gitmek üzere yönelmişti ki geri dönüp aynanın karşısına geçti ve gülümsedi. Böyle kocaman bir şekilde, işte gamzesi çıkınca daha mı güzel olmuştu ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİÇEĞİM (Sevdalı Adamlar 2)
RomanceTanıtım... Bir adam ki sevdiği kız uğruna tüm tabularını yıkmış. Bir kız ki tek bir bakışı koca adamı yakıp kavurmuş. Bu aşk hikayesi değil. Bu bir sevda hikayesi. Bu, kocaman bedeninde çocuk gibi, yaralı bir kalp taşıyan Devran ve sessiz, narin...