"A...abi."
Dükkandan içeriye korka korka girdi Jisung.
"Annem yemeği gönderdi de şey..."
"Korkma bırak şuraya"
Elindeki tabak zart zort sallanıyordu.
"Yavaş yavaş."
Jisung'a bakarken dışarıda oturan Jungwoo'yu gördüm.
"Sen bırak git eve."
Yanından hızla geçtiğimde Jisung elindekini masaya bıraktı.
"Hey! Abi emin misin?!"
"Sana ne dediysem o."
Jungwoo'nun yanına oturdum.
"Neden burdasın?"
"Bundan sana ne?"
"Yoksa... burada mı oturuyor?"
Kafasını çevirdi ve gözlerimin içine baktı.
"Cidden... neyse."
"Ne neyse?"
Gözlerimi yüzünde gezdirdim. Kızları kıskandıra...
"Nereye bakıyorsun? Gay olduğunu düşünmeye başladım."
Ayağa sinirle kalktım.
"Ben? Kafayı mı yedin sen?"
"Sakin ol devrem otur oturduğun yere."
"Gaymiş... güzel olabilirsin ama seni böyle düşünceye iten şey ne? İnceleyemem mi?"
Ayağa kalktı.
"Güzel olduğumu itiraf ediyorsun."
"Neysen nesin bakamam mı?"
"Bol bol bak."
"Tabi sen de kızı kap, bende o göz var mı? O kız benim dediysem benim."
"Tapulu malın gibi bahsetmen sinirimi bozuyor."
Yüzünde tek bir mimik oynamazken omzuma çarpıp gitti.
"Abi! Gay olmak ayıp değil."
Jisung kıkırdarken gülüp dükkanın önüne, yanına gittim.
"Az önce altına sıçıyordun."
"Ama..."
"Jisung, uç kaç işte bir şekilde uza. Sihirli kelimeyi kullanacağım şimdi."
"Bu sefer kanmam."
Yokuş aşağı topukladı.
"5 saniye! Kaçma lan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『 The Girl İs Mine 』 ; luwoo
Fanfic"Jisung, beni bilirsin. Sayıyorum, kaç." Yukhei'nin babası Kore'de alelade bir mahallede ayakkabıcı dükkanı işletmektedir. Evin biricik üyesi Bayan Wong kanserden dolayı ölünce Çin'e yerleşirler. Fakat Bay Wong, Yukhei yeni olgunluğa eriştiğinde ha...
