Yine o imkansız olarak adlandırdığın bir hayalin gerçekleştiği noktadaydın. Hayallerini süsleyen o mükemmel adamla hayatın birleştirdiğin nokta. Bir zamanlar biri sana bunu söylese güler geçerdin ve ona "Sen kafayı yemişsin." derdin. Gerçi hepimiz böyle yapardık.
Seni hayallere daldıran o adam senin kocan, eşin ve bundan sonra ki hayatının odak noktası olmuştu. Kısaca hayatının anlamı halindeydi. Güzel aşkınızın en tatlı kısmı. Ihtişam, büyük ve ışıltılı şeyler yoktu. Okyanusu en yakından kumsaldan izleyebildiğiniz, onlarca insan yerine sadece en yakınlarınızın olduğu ufak mı ufak şirin bir düğün bunu taçlandırmanıza yetmişti.
Şu balayı denilen -utangaç olman için mükemmel bir fırsat- tatlı olay sizi bir aylık bir süre için Phuket adasında küçük bir müstakil eve yönlendirmişti.
(Phuket adası)
(Ev ve kapıdan çıkınca hemen karşınızda olan kumsal.)
Kısaca gerçekleşen o ilk ve utangaç aynı zamanda mükemmel olan gecenin sabahı sizce nasıl olur? Gelin beraber bakalım..
Jungkook:
Uyandığında etrafa göz gezdirdin ama Jungkook ortalarda yoktu. Banyodan gelen su sesini duyunca gülümseyip dün geceyi tekrar aklında canlandırdın. Dokunuşlar, öpücükler ve şehvet duygusu.. Sen çıplak bir şekilde örtünün altında yüzündeki o saf gülümsemeyle duvarı izlerken Jungkook banyodan çıkmış senin o saf hallerini izliyordu. Sen o kadar çok dalmıştın ki onu fark etmemiştin bile. Aklından geçenleri bir bilseydi..