다섯

2.3K 222 291
                                    

"Yarın Bay Park ilk dersine gelecek."

"Tamam, ben hazırlanırım anne."

"Yarın evde olmayacağım."

"Ama..."

"Öğretmenin yanında olacak ya."

"Pekala..."

Üzgünce başımı eğip odama gittim. Yalnız kalmaktan korkuyordum.

••••

Uyurken zil çalmıştı. Kim gelebilirdi ki? Uyku sersemiydim ve yataktan kalkmaya gerçekten üşeniyordum. Birkaç kez daha çalınca aşağı indim. Kapıyı açtığımda karşımda Bay Park vardı. Ah, rezil oldum... Üstümde kaykaylı pijamam var ve saçlarım dağınık... Gözlerimi kocaman açıp konuştum.

"B-Bay Park... Üzgünüm, siz içeri geçin ben hazırlanıp geliyorum."

"Sorun değil, nereye geçmeliyim?"

Hafiften sırıtan öğretmenime baktım

"Ah, göstereyim."

Oturma odasındaki masada çalışacaktık. Oraya yönlendirdim ve koşarak odama çıktım. Yüzümü yıkadıktan sonra üstümü değiştirdim ve kitaplarımı aldım. Annem kurabiye yapmıştı. Onları da tabaklara yerleştirdikten sonra oturma odasına gittim.

"İ-içecek bir şeyler ister misiniz?"

"Olur."

Mutfaktan meyvesularını doldurdum. İçeri girerken Bay Park elimdekilere bakıp güldü.

"Bir sorun mu var?"

"Yok." dedi gülümseyip.

"İsterseniz başka bir şey getireyim. Ben... Ben m-meyvesuyu içiyorum ama siz içmiyorsanız-"

"Sorun yok. Hadi, başlayalım."

Kafamı sallayıp sandalyeye oturdum. Kitaplarımı açtıktan sonra başladık.

Bir buçuk saattir ders anlatıyordu. Yavaştan gözlerim kapanıyordu ve gözlerimi açmaya çalışsam bile zar zor açabiliyor, devamında tekrar gözlerim kapanıyordu.

"Yeo Sang."

Sesini duymamla hemen gözlerimi açtım.

"Yorulduysan ara verebiliriz."

"Ş-şey... Aslında... İyi olur."

"Tamam o zaman. Ah bu arada güzel olmuş."

"Hı? N-Ne güzel olmuş?"

Yanlış anlamıştım. Tanrım, tam bir aptalım.

"Kurabiyeler."

Böyle demesiyle gülümsedim.

"İsterseniz size daha çok getiririm, okulda."

"Olabilir."

O da gülümsedi. Kalktım ve yüzümü yıkayıp geri geldim.

"Yeo Sang, aklıma geldi de... Senden özür dilerim."

"Ne için?"

"Ben Kang Dae'nin sana bunu yaptığını bilmiyordum ve seni onunla oturttum..."

"Sorun değil, ben de hiç ses çıkarmamıştım zaten, benim de hatam..."

"Sen hep böyle misin?"

"N-nasıl?"

"Melek gi- ah şey... Çok iyisin."

Gülümsedim.

"Teşekkür ederim."

•••••

Bay Park'ı kapıdan geçirdikten sonra korkuyla odama gittim. Telefonumu alıp annemi aradım.

"Anne, gelmiyor musun?"

"Geliyorum az sonra, bir sorun mu var?"

"Evet! Şu an tek başımayım ve bir hırsız tarafından kaçırılabilirim. Lütfen gel."

Annemin güldüğünü duyunca kaşlarımı çattım.

"Saçmalama Yeo Sang. Geliyorum tamam."

Eğer bir hırsız tarafından falan kaçırılırsam yine gülecek miydi?

"Görüşürüz."

Telefonumu sinirle kapatıp masaya koydum. Gerçekten korkuyordum.

JongHolar da gitmişti. Madem bu kadar kısa kalacaklardı ne diye gelmişlerdi ki?

••••

Elimde tuttuğum kaptaki kurabiyelerle öğretmenler odasına ilerliyordum. Kapıyı çaldım. Açtığımda içeride hiçbir öğretmen yoktu bende Bay Park'ın masasına gidip bir post-it aldım, üstüne 'Bay Park, beğendiğinizi söylemiştiniz. Anneme söyledim. Sizin için yaptı :)' yazıp kutunun üzerine yapıştırdım. Bana ders veren bir öğretmendi ve böyle yaparak saygımı göstermeliydim.

Sınıfa girince sırama oturdum. Dersin başlamasına beş dakika vardı. O zaman içinde eşyalarımı çıkarıp masama koydum.

Ders resimdi ve neredeyse ders 'boş' diyebilirdim. Resim öğretmenimiz Bayan Yang resim defterlerimizi açtırıp istediğimizi çizmemizi söylüyordu. Tabii ki, resim bağımlısı olmayanlar dışında kimse bir şey yapmıyordu. Ben ilk günümde çizmiştim fakat kimsenin çizmediğini görünce çizmeyi bıraktım. Test kitaplarını çözüyordum. Bay Park'ın özel derste ödev olarak verdiği testler bitmek üzereydi.

-yazacak güzel konu arıyorum, umarım düzgün bir şeyler elde edebilirim. birde yazmak istediğim çok fazla fic var ve hepsini aynı anda yazamayacağımı çok iyi biliyorum. yine de yeni bir şeye başlamak daha istiyorum dfğfprprp
birde artık yeosang yavaş yavaş kekelemeyi bırakacak... pddlxkdkd

teacher-seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin