일곱

2.1K 202 187
                                    

Gözlerime ilişen güneş ışığı ile gözlerimi açtım. Gözlerim, yanıyordu. Ayrıca ağzımdaki tat... İçimde kusma hissi yaratıyordu.

Şu an üstünde bulunduğum siyah yatak bana ait değildi. Benimki beyazdı. Neredeydim? Tanrım! Kesin kaçırılmıştım.

Korkarak yataktan kalktım. Ağlamak üzereydim. Karşıma merdiven çıkınca oradan aşağı indim.

"Kimse var mı?"

Mutfağın kapısı açılırken nefesimi tutuyordum. Bu evde bulunmamın sebebi kaçırılmış olmam olurdu herhalde. Ya da Woo Younglardaydım ama Woo Young olsa ya annesi ya da kendisi karşıma çıkardı, değil mi?

"W-Woo Young sen misin?"

Kapı açılırken sarı saçlı öğretmenimi görmemle tuttuğum nefesi dışarı verdim. Fakat daha sonra öğretmenimin evinde olduğum aklıma gelince gözlerimi kocaman açtım.

"B-Bay Park."

"Bir sorun mu var Yeo Sang?"

"Ben neden buradayım?"

"Ah, dün bardaymışsın. Bende oradaydım. Ayrıca bu bar meselesi yüzünden ailenle konuşacağım. Okula da bildireceğim."

Ah, olamaz.

"Bay Park, lütfen yapmayın."

"Üzgünüm, bu yaptığın çok kötü bir şey. Daha reşit bile değilsin. Söyle, senle beraber başkalarıda var mıydı? Az önce Woo Young demiştin?"

San ve Woo'yu söylersem ispiyoncu durumuna düşecektim. Yok der gibi kafa salladım.

"Pekala. Bir şeyler hazırlamıştım. Yedikten sonra eve git. Annen merak etmiştir. İstersen seni bırakırım."

"Teşekkür ederim ama... Lütfen söylemeyin. Lütfen lütfen."

"Daha fazla zorlama Yeo Sang."

deyip eliyle mutfağı gösterdi ve mutfağa girdi. Bende arkasından geldim. Söylememeliydi.

Masaya oturduğunda bana otur demesini bekledim. Yoksa oturmak ayıp olacaktı.

"Oturacak mısın?"

"Ha? Evet. Oturayım."

Masaya oturup Bay Park'ın yemeye başlamasını bekledim. O başladıktan sonra bende utana utana yiyordum.

O bitirince bende daha fazla yemedim.

"Şey... Ben gidebilir miyim? Annem bekliyordur."

"Tamam, bırakmamı ister misin?"

"Aslında..."

"Tamam çıkalım."

••••

Arabadan inip evimin önüne doğru yürüyordum. Arkamdan Bay Park da geliyordu. Aah, anneme söyleyecek.

Kapıya vurdum. Annem açtı.

"Yeo Sang. Nasıldı eğlendiniz mi?"

"İyiydi anne."

"Arkandaki Bay Park mı?" dedi arkamdan yanımıza gelen Bay Park'ı gösterip.

"Ah, evet."

"Selam Bay Park." dedi annem.

"Selam."

"Siz neden..."

Bay Park "Bendeydi, Yeo Sang." dedi.

"Woo Younglarda kalacağını söylemişti..?"

"Anne. Yolda karşılaştık da..." dedim.

"Yeo Sang'ı barda buldum."

"Ne?"

"Anne... Açıklayabilirim."

"Gir içeri Yeo Sang."

Aishh! Napacağım? Annem kapıyı kapatıp dışarı çıktı. Kalbim... Kalbim küt küt atıyor. Umarım ölmem.

Bir süre sonra annem eve girmişti.

"Yeo Sang! Anlat bana."

"Ya anne..."

"Hani Woo Younglarla kalacaktın? Birde tek başına gitmişsin!"

"Anne, tek gitmedim ya!"

"Bay Park'a niye öyle dedin o zaman?!"

"Woo Younglar ile aramın kötü olmasını istemiyorum ben."

"Aishh!" dedi alnına vurup. "Aptal ve saf çocuk. Annen bu kadar akıllıyken sen nasıl böyle oldun acaba?"

Kafamı eğip odama gittim. Annemin yüz karası mıydım? Aptal ben.

•••••

Uyandığımda tuvaletteki işlerimi halledip giyindim. Mutfağa gittiğimde annem yemek hazırlamış ve tek başına yiyordu.

"Ya anne, yapma böyle."

"Yiyeceksen ye. Çabuk ol."

Trip atıyor.

"Ama..."

Kafamı eğip bir şey demeden yedim. Bitince dişlerimi fırçaladım ve dışarı çıkıp arabaya bindik.

"Anne, özür dilerim. Bir daha yapmam!"

Yanağına yanaşıp öptüm. Cevap vermeyip arabayı çalıştırdı.

Okulun önüne geldiğimizde geç kaldığımızı anlamıştım.

"Görüşürüz!" deyip hızla arabadan indim ve sınıfıma ulaştım.

Kapıyı çalıp içeri girdiğimde pazartesileri hep ilk dersimiz onunla olan Bay Park vardı.

"Geç kaldığım için özür dilerim."

Önünde eğildikten sonra sırama geçiyordum ki Kang Dae konuşmaya başladı.

"Bardan mı geldin?" gülüyordu.

"H-hayır."

Nereden öğrenmiştiler?

Jung Hee "Oo Yeo Sang! Sen kaç yaşındaydın? 15? 16? Bar senin için uygun mu ki?" o da alaycı bir gülüş attı.

"Onyedi..." diye mırıldandım.

"Susun! Bir daha bu konu açılırsa hepinizi müdüre vereceğim!" dedi Bay Park.

Woo Young ve San bana mahçupca bakıyordu. Gözlerimi kısıp sinirlice baktım. Tabii gözlerim dolduğundan gözlerimi kısınca gözlerimde biriktirdiğim yaşlar birbir süzülüvermişti. Hemen elimle yüzümü silip Ha Neul'un yanına gittim. Çantamı bırakıp oturdum. Sıra altımdan matematik kitaplarımı çıkarıp kafamı kaldırdım ve öğretmeni dinlemeye başladım.

Tabii ki üzüntüden dinleyemiyordum. Parmağımı kaldırıp bekledim.

"Efendim Yeo Sang?"

"Bay Park... Ben kendimi iyi hissetmiyorum... Eğer izniniz olursa, revire gidebilir miyim?"

"Neden? Ne oldu?"

"Kötü hissediyorum."

"Pekala. Gidebilirsin."

Kafamı eğip sınıftan çıktım. Revire gitmeyecektim. Dinlenme odasına girip bir yatağa yattım. Ağlamaya başladığımda kendimi durdurmadan ağlamaya devam ettim..

-bu bölüm saçmalamış olabilirim!!!!!!!!! OLSN DÜZELTİRM. AKLIMDA ÇOK GÜZEL BİR SAHNE VAR AMA HENÜZ YAZAMIYORUM ÇÜNKÜ HALA BİRBİRLERİNDEN HOŞLANMIYOLAE?!?!?!?!!
Aptal mısınız ya, hoşlansanıza.

teacher-seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin