십오

1.8K 190 152
                                    

Bu defterin kapağını uzun zaman sonra ilk kez açmak istedim. Bunu gerektirecek olaylar oldu. Minik defterime bunları kaydetmeliyim.

Bu dört yıl boyunca onu düşündüm. Düşüncelerimi esir alan bu adamı tekrar gördüm. Gittiği için ondan nefret ediyorum.

Çalıştığım barda benden bir şeyler isteyenlere istediklerini veriyordum. Karşıma Hyunki oturdu.

"Aigoo, annen oğlunun bu hallere düştüğünü bilse kahrolurdu." güldü.

"Ama bilmiyor. Ayrıca para kazanmam gerek. Annemin parasını harcayamam."

Bir süre bekleyip daha sonra "Cidden yoruldum! Gitmek istiyorum." diyerek isyan ediyordum.

"Yeosang kendine daha düzgün bir iş bulabilirdin sana demiştim. En azından bir kafede falan çalışırdın."

"Burda daha çok kazanıyorum."

"Açgözlü."

Yüzümü buruşturdum ve dilimi çıkardım. Güldü.

Hyunki'nin yanına biri oturmuştu ve istediğini söyledi. Zar zor anlayabilmiştim. Yüzüne bile bakmamıştım. İstediğini doldurup önüne koydum.

Hyunki'ye doğru baktığımda yanındakine bakıyordu. Ve yüzü biraz garipti. Ben de o adama gözlerimi çevirdiğimde kalp krizi geçirmeme sebep olacak bir şey yaşandı. Donup kalmıştım. O bana bakıyordu.

"P-Park Seonghwa?"

oydu.

"Bay Park yok mu?" dedi.

Kafamı iki yana salladım. Hayal olmalıydı.

"Hyunki. Gidelim."

Hyunki ayağa kalktı.

"Sanırım halüsinasyon gördüm. Çok yorgunum."

"Yeosang o burada..."

Gözlerimi tekrar oraya çevirdiğimde bana bakıyordu.

"Gidelim." dedim.

Nereye gideceksem? Burada çalışıyordum zaten. Beni lavaboya götürdü.

"Burada mı? Nasıl olabilir?"

"Onu dövmek istiyorum." dedi.

Kolundan tuttum. Bana baktı ve yüzümü yıkamama yardımcı oldu. Çünkü gözlerim dolmuştu.

"Eve gidelim Yeosang. Ben izin alırım."

"O-olmaz. Uzun bir süre için izin almıştım zaten ve iznim bitti."

Hyunki yanımdaydı ve oraya tekrar gittik. Buradan gitmişti. Rahatladım ve aklımı kurcalayan düşünceleri ve beni yoran bu saçma olayları unutmaya çalıştım. Hyunki benimle konuşuyordu. Ben ise istenen içecekleri hazırlamakla meşguldum.

"Belki hâlâ buradadır. Aptal adam."

Cevap vermedim.

Hyunki ile yakın bir arkadaşlığım vardı. Beni hala seviyor muydu bilmiyorum ama o gerçekten iyi biriydi. Bazenleri onu bir arkadaştan daha öte bile sevebiliyordum. Aslında Bay Park ve benim aramdaki ilişkileri yayan oydu. Bir süre sonra dayanamayıp bana söylemişti. Ama ona kızgın değildim. Hiçbir zaman da olmadım. Benim için yaptığını ve benim iyiliğimi düşündüğünün farkındaydım.

Hyunki gitmişti ve ben de buraları toplayıp çantamı aldım. Kıyafetlerimi lavaboda değiştirdim. Kabinden çıkarken kolumdan tutulmuştu. Gözlerimi kolumu tutan elin sahibine çevirdim. Oydu.

"Selam..."

Cevap vermedim.

"Eskiden böyle değildin."

"Nasıl değildim?" dedim gözlerimi yerdeki fayanslara dikip sıkıntıdan onları saymaya başlamışken.

"Öğretmenine karşı saygılıydın."

"Öğretmenim değilsin."

"Hatırlıyor musun?"

Farketmiştim ki saçları siyahtı.

"Neyi?"

"Dört yıl önce bir lavaboda seni sevdiğimi söylediğim zamanı Yeosang? Sırf seni öptüm diye beni sevmediğini bile söylemiştin."

Hatırladım.

Kafamı salladım.

"Merak ediyorum acaba tadı değişmiş mi?"

"N-neyin?" bu sefer yüzüne baktım.

"Şu dudaklarının."

Çenemden tutup kendi dudaklarını dudaklarıma değdirdi.

Ondan nefret ediyordum fakat bu onu sevmeme engel bile değildi.

Gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. Onu ittirdim. Kendini geri çekti.

"Sarhoş musun sen? Rahat bırak beni!"

Sarhoştu. Aptal. Ağlayarak oradan çıktım. Kimse birini zorla öpemezdi ve haklarım resmen ihlal edilmişti. Şikayet edeceğim!

Minicik evime geldiğimde yorgunlukla kendimi yatağa attım. Sonra yatakta dönüp durdum. Ağlıyordum. Yarın okulum olmadığı için şanslıydım. Çünkü okula gidebilecek halde değildim.

Tüm gece, ağladım.

teacher-seongsangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin