sofra, natasha'nın emekleri ile hazırlandığında yeni yeni düzene giren nefesimin altından öksürüp belli aralıklarla gelen insanlara bakıyorum.
natatasha, natasha'nın çok yakınında duran ve hatta arkasına saklanmak üzere olan bir kız, peter, peter'ın sevgilisi, siyah saçlı, dimdik duran ve durmadan tuhaf tuhaf gülümseyen uzun bir adam; ve onun yanında, ciddi bakışlarla herkesi süzen oldukça karizmatik, bacak bacak üstüne atarak bilge havasına bürünmüş başka uzun bir adam.
kollarımı birleştirerek olabildiğince insanlardan uzaklaşmaya çalışıyorum.
"rogers değil mi bu, meşhur kazazede?"
tanımadığım adam, kömür karası saçlarından elini geçirerek bana doğru ilerliyor. siyah takım elbisesinin iki düğmesini de açarken sırtıma koyduğu eliyle beni odanın ortasına çekiyor, sinir bozucu gülümsemesi güzel yüzünde parlarken en az onun kadar uzun olan diğer adamın bakışların ikimizi de delip geçişini hissediyorum.
ben de onun yanında yürürken beni sandalyeye oturtuyor, kendisi de eski yerine yerleşirken yukarıya çıkan merdivenlerden gelen ses, kalbimin yine maraton koşmuşum hissini aşılamasına sebep oluyor.
ilk giren tony oluyor, yüzü kireç beyazını edinmiş, her an bayılacak gibi dururken rastgele bir sandalyeye kendini atıyor.
arkasından gelen kişiye bakmak için kafamı tekrar kaldırıyorum şüpheyle.
kahverengi saçlarını savura savura gelen adam, arsızca tony'ye gamzelerini çıkararak gülümsüyor. bir eli cebinde, sandalyeye zıplayarak otururken ve üstündeki kapüşonlusunu kafasına çekiştirirken bile yüzündeki zafer! diye bağıran ifadesi silinmemekte ısrarcı gibi duruyor.şokla olduğum yere yapışırken ellerim telaşla sandalyenin kenarını buluyor, adamla göz göze geldiğimizde ağzındaki sakızı diliyle döndürüp göz kırpıyor.
hızla kafamı çevirirken natasha ortamın tuhaflığından faydalanıp ayağa kalkıyor, tabaklarımızı teker teker verip doldurmasını bekliyoruz.oda o kadar sessiz ki, herkes birbirinin aldığı nefesleri duyuyor.
"ee stark, görevler nasıl, beni çok özlediniz mi?"
tony, genç adam en sormaması gereken soruyu sormuş gibi gözüküyor, rahatsızca yerinde kıpırdanırken, soruyu soran peter'ın hala ismini bilmediğim sevgilisine bakıyorum.
yakışıklı yüzüne hakim olan gülümsemesi hiç düşmüyor, yakalarını kaldırdığı kirli kırmızı ceketinin vücudundan düşmediği gibi."gayet iyi wade," diyor tony sesindeki çatlamanın duyulmamış olmasını umarak. "bucky senin yerine işi ele alıyor. eski dosyalar masanda çürümeden geldiğin sürece sorun yok."
adını öğrendiğim genç adam, yumruğunu sıkıp uzun kahverengi saçlı adama kaldırıyor, böylece yumruğunu wade'e kaldırıp çakan adamın da isminin bucky olduğunu öğrenmiş oluyorum.
"siz üçünüz aynı yerde mi çalışıyorsunuz?"
tüm gözlerin bana çevrilmesi üzerine sormaya pişman olarak sandalyeme gömülüyorum.
natasha beni sakinleştiren ses tonuyla cevaplıyor:"hayır, tony hariç hepimiz aynı şirkette farklı pozisyonlardayız. o da şirketin kurucusu ve sahibi." diyor domates sosu bulaşmış bıçağını esmer adama doğru savurarak.
"wade; bucky ve sen," herkesin nefeslerini tutmasıyla keskin bakışlarla uyarı yapıyor.
"saha görevlerine çıkıyorsunuz. peter finansal işlerle ilgileniyor, tony'nin getir götürlerine de koşuyor, stajyer olacaktı ama bunun için fazla zeki çıktı.
loki'nin ne halt yediğini bilmiyoruz, tuhaf bir herif.
stephen proje görevlisi. yeni fikirler üretiyor ve tony ile birlikte teknolojik gereçleri geliştirip güncelliyorlar. wanda halkla ilişkiler kısmında, yeni stajyerleri de gerekli yerlere yönlendiriyor."başımı sallayarak onun hangi pozisyonda olduğunu sorduğumda isminin stephen olduğunu öğrendiğim adam, buz mavisi gözlerini bana çevirerek adi bir gülümseme sunuyor.
"şirketin ajanı, saha görevlilerini de yönetiyor ve on beş farklı sahte kimliği var, ama sorarsan söylemez."
natasha sakince eti ağzına atıyor, diğer eliyle de stephen'a orta parmağını sallarken devam ediyor.
"stark endüstrileri, teknolojik inovasyonlar yapıyor ve yurt dışına satıyor, genel görevi bu."
"o zaman saha görevlilerine ne gerek var?" dediğimde bu soruyu beklermiş gibi gülümsüyor.
"kağıt üzerinde ve insanlara gösterdiğimiz kısmı bu. dünya genelinde çıkan, polislerin ve hatta fbi gibi kuruluşların müdahale edemediği olayları çözüyoruz, şimdiden yetiştirdiğimiz gençler var. çalışan stajyerlerin haftada altı gün, üçer saatten on sekiz saat antenmanları var.
silah kullanma, yakın dövüş ve akıcı yabancı dil, stresle başa çıkma, potansiyelini kullanma gibi eğitimler kişilerin kapasitesi ve yeteneklerine göre düzenleniyor. bu eğitimleri de dördümüz ve loki veriyoruz. bir grup tamamen eğitilmeden diğer gruplara geçilmiyor, zaten her grupta on kişi var.
saha görevlilerine destek amaçlı gönderiliyorlar ama tabii önemli görevler sadece siz üçünüze ait.""peki bu saha görevlileri şirkette kağıt üzerinde hangi pozisyonda gözüküyorlar?"
"gözükmüyorlar. sen editörsün, bucky işsiz, wade zaten üniversite öğrencisi."
sistemleri ilgimi çekiyor, yaptıkları iş nedenini anlamadığım bir şekilde beni hiç şaşırtmıyor, cevap olarak natasha'ya kafamı sallayarak wanda'nın tabakları toplamasına yardım etmeye başlıyorum.
SinnerOfHeaven THETEENWOLF6
özür dilerimPAKSPWKĞFL2ŞXLQĞSÖWŞÖFQŞKZŞWMFPEKXPWLDP1ÖDPEMDD